Renk uzmanı akademisyen sonunda kendi markasını kurdu

Güncelleme Tarihi:

Renk uzmanı akademisyen sonunda kendi markasını kurdu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 24, 2005 01:53

İpek Tohumcu’nun hayat hikayesini ‘Herkes gider Mersin’e, İpek gider tersine’ deyimiyle özetlemek mümkün. Türkiye’de az kişinin moda tasarımcısı olmak istediği yıllarda ABD’ye gidip tasarım eğitimi gördü. Okul bitince 10 yılı aşkın bir süre önemli deri, aksesuvar ve abiye markalarına koleksiyon hazırladı.

Dört yıl önce Türkiye’ye döndü. Kendi markası İpek Tohumcu’nun tohumlarını ise geçen yıl attı. İpek Tohumcu’nun ilk koleksiyonu 2005-2006 sonbahar-kış sezonunda görücüye çıkacak. Gelecek ay bir de defile yapmayı isteyen tasarımcı ‘Gerek yurtdışında, gerek Türkiye’de önemli markalar için çalıştım. Başarılı da olduğumu düşünüyorum. Şimdi kendi markamla kişiye özel tasarımlar yapıp, kendime küçük bir dünya kurmak istiyorum’ diyor.

Üniversitesi Boğaziçi, İşletme Fakültesi’ydi. Robert Kolej mezunu olduğu için okulun doğal bir devamı sayılan bu bölüme girmişti. Boş vakitlerini önemli ressamların atölyelerinde ders alarak geçirdi. Çok güzel giyinirdi. Herkes Paris’ten alışveriş yaptığını zanneder ancak o kendi kıyafetlerini kendi dikerdi. Okulu bitirip, işe başladığı ilk gün karar verdi işletmeci olamayacağına: ‘Hayatımın bütçeleme yaparak geçmeyeceğini düşündüm. Başka bir iş ararken, kendime bir okul buldum. New York’ta Parsons Akademi’de moda tasarımı okumak için evden ayrıldım.’

Parsons’a bir dönem devam etti. Sanat değil teknik ağırlıklı bir eğitim almak istediği için New York Üniversitesi Fashion Institute of Technology’ye (FIT) geçti. Mezun olduktan sonra iş bulmakta hiç zorlanmadı. Çünkü 1989’da New York Konfeksiyon Sanayi Ödülü’nü (İlie Wacs, Tailord Design Award) kazandı. ‘Bu ödülü almak için giyilebilir ve enteresan bir tasarım yapmak gerekiyor. Kullandığınız materyali en işi şekilde kullanmanız gerekiyor. Ben Fransız ketenini ele almıştım. İki renkli bir çalışmaydı. Bu ödülü kazandıktan sonra firmalardan teklif üstüne teklif aldım. O anlamda biraz şımarığım açıkçası.’

KİŞİYE ÖZEL TASARIM

İpek Tohumcu Türkiye’ye dört yıl önce geldi. Sarar, Kırcılar Deri, Renk Deri, Emelda Deri gibi markalar için tasarım yaptı. Hálá birçoğuna danışmanlık veriyor. Geçen yıl kendi markasını oluşturmak için kolları sıvayan Tohumcu, buna neden ihtiyaç duyduğunu şöyle anlatıyor: ‘Yurt dışındayken kendi markamı yaratmayı hiç düşünmedim, gerek yoktu. Çünkü hangi marka için çalışıyorsam, adım o marka için anıldı. Sanayi beni bilirdi. Ben Türkiye’de bu konuda bir eksiklik görüyorum. Tasarımcılar ikinci planda kalıyor. Çok yanlış. Çünkü bizler de en az firma sahipleri kadar sorumluyuz. ‘Bu koleksiyonun arkasındayım’ diyebilmemiz lazım. Türkiye’de işler şöyle yürüyor; tasarımcı önce kendini tanıtıyor sonra sanayi ile işbirliği yapıyor. Ben tam tersini yaptım. Önce sanayi ile işbirliği yaptım. Kendi markamı kurmamın da sırası gelmişti.’

İpek Tohumcu markası, kişiye özel tasarıma odaklanan bir marka. Tohumcu ünlülerle de çalışmak, onlara imaj yaratmak istiyor. Moda felsefesini ‘farklı karakterler için farklı tarzlar oluşturmak’ diye anlatıyor. Markanın yaşı yok. Abdi İpekçi Caddesi’ndeki showroom’dan 20 yaşında bir genç kız da, annesi de hatta anneannesi de bir şeyler satın alabilecek. ‘Benim kadınım markayla değil kendi kişiliğiyle öne çıkan bir kadın’ diyor İpek Tohumcu.

Kendini abiye tasarımcısı ya da deri tasarımcısı olarak ayırmıyor. Her ikisini de hatta aksesuvarlarını da kendi tasarlıyor. Fonksiyonellikten yana. ‘Hayatım boyunca giyilebilir şeyler tasarladım’ diyor. Çift taraflı kullanılabilecek montlar, paltolar üretmekten vazgeçmiyor.

HEM RENK UZMANI HEM AKADEMİSYEN

Kadınlar renkleriyle dörde ayrılır, bunun sarışınlıkla esmerlikle ilgisi yoktur

İki yıl önce FIT, İTÜ ile işbirliği yapınca İpek Tohumcu İstanbul Teknik Üniversite’de moda tasarım dersi vermeye başlamış. Aynı zamanda Mimarlık Fakültesi’nde renk kuramı dersi de veriyor. O bir renk uzmanı. Yaptığı işi şöyle anlatıyor: ‘Biz renk uzmanları kadınları dörde ayırıyoruz. Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz kadını... Bunun esmerlikle sarışınlıkla ilgisi yok, doğrudan tenle ilgisi var. Esmer bir kadın da yaz kadını olabilir, sarışın bir kadın da. Bu kadınların giymesi ve giymemesi gereken bazı renk tonları var. Tabii ki hepsi kırmızı giyebilir. Ama biri bayrak kırmızısı diğeri bordoya çalan kırmızı giymelidir. Bir kadının ne kadını olduğunu saçlarını kapatıp, makyajsız yüzüne bakarak anlayabiliyorum. Damarlarını inceleyip, pigmentlerinin durumuna bakıyorum. Doğru renk tonu kişiyi canlı, kendine güvenen ve dinamik gösteriyor. Yanlış renk tonu cansız, yorgun, sağlıksız ve güven vermeyen bir imaj çiziyor.’

MOR MODA DİYE MORA MAHKÛM ETMEYECEĞİM

Miks etmeyi çok seviyorum. Abiye ile deriyi birlikte kullanıyorum mesela. İşleme kullanmayı çok seviyorum. İşlemenin tasarımını da kendim yapıyorum. Müşteriye tenine uygun renk seçme imkanı veriyorum. Bu sezon mor moda diye herkesi mora mahkum etmiyorum. Renk kataloğum var. Katalogdan kişiye gidecek renkleri öneriyorum. Bu sezon tafta ile kadife karışımlarını da çok kullandım. Koleksiyon 70 parça ama her gün yeni bir şeyler ekleyeceğim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!