Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2004 00:00
BAŞBAKAN Erdoğan yakın dostu Remzi Bey’in Ekinlik Adası’ndaki yazlığında bir haftaya yakın tatil yaptı. Remzi Bey kim?Bir işadamı. Varlıklı. Türkiye’de ve İngiltere’de yatırımları var. Konfeksiyon işi yapıyor. Türkiye’deki fabrikalarında ürettiği giysileri İngiltere’ye ihraç ediyor. Ayrıca Londra’daki mağazalarında ürettiği malları satıyor. Remzi Bey sıfırdan bileğinin hakkıyla zengin olmuş bir işadamı.Tayyip Bey’in siyasi gücünden yararlanmış değil. Başbakan Erdoğan, Remzi Bey’le eşiyle birlikte onun yazlığında tatil yapacak kadar yakın arkadaş.O kadar yakın ki Remzi Bey bir amca olarak Erdoğan’ın çocuklarının yurtdışındaki eğitim giderlerini karşılıyor. Öyle az buz bir karşılama değil bu. Yüz bin dolarları buluyor. * * *Şimdi hangi ülkenin başbakanı, böyle bir ilişki içinde olduğu bir işadamının yazlığına gidip tatil yapar da bu tepki görmez. Bırakın tepkiyi eleştirilmez bile... Hangi ülkenin kamuoyu böyle bir ilişkiyi Türk toplumu gibi olağan kabul edebilir. Biz Türkler gerçekten garip insanlarız. Böyle bir olay etik açıdan bizi hiç rahatsız etmiyor. Biz zaten epeydir iktidarı değil de muhalefeti eleştiren garip bir süreç yaşıyoruz. Eleştirmenin de ötesinde muhalefeti paramparça etmek için uğraşıyoruz. Politikacılarımız, işadamlarımız, gazetecilerimiz AKP’ye ve liderine toz kondurmuyor ama CHP’ye ve liderine yüklendikçe yükleniyor. Tayyip Erdoğan’ın Remzi Bey’le olduğu gibi bir başka parti lideri bir işadamıyla ilişki içinde olsa hepimiz kıyameti koparmaz mıydık? Peki Erdoğan için neden bu kadar sessiz kalıyoruz?* * *Görüldüğü kadarıyla uzun zamandan beri CHP’ye karşı sistematik bir yıpratma, hatta çökertme kampanyası sürdürülüyor. Hem dışardan, hem de içerden. CHP’den hazzetmeyen Amerika bu konuda nasıl bir rol üstleniyor? Bunun yanıtını bulmak kolay değil. Ama mutlaka bu kışkırtmanın içinde Amerika var.Neyse, bu derin bir mesele, biz konumuza dönelim. Kemal Derviş’in söylemlerine bakın. Bugüne kadar Derviş’in bir muhalefet partisi milletvekili olarak bir kez bile iktidarı eleştirmemesi size ilginç gelmiyor mu?Hele son zamanlarda Erdoğan’a ve partisine övgüler yağdırması...Derviş türbanı, kadının örtünmesini bile savundu. Oysa aydın, çağdaş bir sosyal demokratın kadının örtünmesini savunması kendisiyle derin bir çelişkiye düşmesi değil midir? Hele bu insan, Cumhuriyet’in modern ve uygar bir toplum yaratmak için nasıl bir ölüm kalım mücadelesi verdiğini biliyorsa...Cumhuriyet’in kazanımlarının ne kadar yaşamsal olduğunun bilincindeyse...Çağdaş bir insan, kadının örtünmesini onaylamayı, hatta teşvik etmeyi nasıl ilericilik olarak tanımlayabilir?Derviş’in sözlerinin gerçek düşüncelerini yansıtmadığını sanıyorum. Türkiye’nin uygar dünyayla bütünleşmesini istiyorsak kadının örtünmesini değil, modern giysilere bürünmesini savunmalıyız. Tıpkı Mustafa Kemal’in yaptığı gibi bunun savaşımını vermeliyiz. Bu, toplumu geriye, karanlığa götürmek isteyenlere karşı aydınlığı savunanların birincil görevi olmalıdır.
button