Rembetiko rüzgârı başlıyor

Güncelleme Tarihi:

Rembetiko rüzgârı başlıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2012 19:59

2009 yılında Stelyo Berber ve Pelin Suer çifti tarafından kuruldu Cafe Aman İstanbul. Şarkılarıyla dinleyicilerini adeta 19. yüzyıla götüren grup, Osmanlı fasıl geleneğinden de esinlenerek hazırladığı Fasl-ı Rembetiko albümüyle Rembetiko’ya yeni bir soluk getirdi.

Haberin Devamı

Şarkılarını Rumca ve Türkçe yorumlayan Cafe Aman İstanbul, Rembetiko’nun yanı sıra Osmanlı Fasıl müziği, Türk Sanat Müziği, Bizans Müziği’nden (dini & ladini) de örnekler çalıyor. Ekip 17 Mart’ta 25 kişilik büyük bir kadroyla TİM Show Center’da konser verecek. Hem konser hem de albüm vesilesiyle Stelyo Berber, grubu ve rembetikoyu anlattı.

- Nasıl tanıştınız Pelin Suer’le?
- Sahnede bir konser sırasında tanıştık ve bu birliktelik hayatı paylaşmaktan müziğe kadar varan bir eksende devam ediyor. Farklı müzik gruplarında solistlik yapıyorduk. Nitekim sağlam bir ekiple birlikte Cafe Aman İstanbul’u kurarak tüm birikim ve tecrübelerimizi gruba aktardık.

- Grubu kurmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
- Amacımız, dönem repertuvarını ve kültürünü tekrar sahneye taşımaktı. 2009 yılında İncesaz ekibinin toplanmasıyla da çalışmalara başladık. Çalışmalarımızı bir atölye mantığıyla sürdürüp eski taşplak ve kayıtları baz alarak kendimize temel bir repertuvar oluşturduk. Bu çerçevede ilk dönemlerde İstanbul ve İzmir ekolü rembetikolarını icra etmeye başladık. Bu repertuvarı belli bir kıvama getirmek ve icrada hakkını verebilmek uzun süren meşakkatli prova ve performanslar sayesinde gerçekleşti.

Haberin Devamı

Rembetiko rüzgârı başlıyor

- Yola kaç kişi çıkmıştınız, şimdi durum nasıl?
- Üç sazende iki solist olarak kurduğumuz grup şimdi dokuz kişi. Yapacağımız projeye uygun olarak sayıları değiştirebiliyoruz. 20 kişiye kadar çıktığımız oluyor. Örneğin 17 Mart’ta TİM’de vereceğimiz konserde 17 müzisyen ve sekiz dansçı olacak.

- Rembetiko çalmak için grubun kalabalık olması daha mı iyi?
- Öyle bir kural yok. Bir gitarla bile belli parçaları icra etmek mümkün. Bizim çalışmamızda kullandığımız saz çeşitleri, yansıtmak istediğimiz ekollerle bağlantılı olarak gelişti. Kaldı ki biz bir adım da ileri götürerek bu farklı ekolleri harmanlayarak sunmayı tercih ediyoruz.

İLK KONSERİMİZDE REKOR KIRDIK

Haberin Devamı

- Türkiye’de rembetikonun yerini nasıl görüyorsunuz? Beklediğiniz ilgiyi buluyor musunuz yoksa hâlâ bu müziği halka tanıtmak gerekiyor mu?
- Aslında bu coğrafyada doğmuş, genlerimizde var olan bir müziği ve tınılarını tekrar sahneye grup olarak taşıyoruz. Türkiye’de geçmişe nazaran bu müziği icra etmeye başlayan gruplar oluştu. Ama daha yolun çok başındayız. Bunun devam etmesi ve geniş kitlelerle buluşması gerekiyor. TİM’de vereceğimiz konserimiz böyle bir amaç taşıyor.

- Biz rembetiko yapıyoruz, dediğinizde ilginç tepkiler alıyor musunuz mesela hâlâ?
- Müziği anlatmak, yapmaktan daha zor. O nedir bu nedir diye anlatırken bazen ipin ucu kaçabiliyor. Hele hele mevzu bahis Rembetiko gibi çok renkli bir kavram ise, işiniz daha da zor. İşin güzel tarafı insanlar performansımızı dinledikten sonra repertuvar üzerinden ya kendisini coğrafi anlamda ilişkilendiriyor ya da teslim olanlar zaten fan kulübe dahil ediliyor. Yani kaçış yok.

Haberin Devamı

- Örneğin ilk konseriniz nasıldı?
- İlk konserimiz 16 Haziran 2009’da Fransız Kültür Merkezi’nin avlusundaydı. Hiç unutmam normalde 170 kişilik kapalı salonda gerçekleşmesi planlanan konseri talepten dolayı avluya taşıyınca geceye 1068 kişi gelerek konsolosluk tarihinin en büyük açık hava etkinliğine birlikte imza atmiş olduk. İnanılmaz bir geceydi...

- Albümden öncesini düşünürsek repertuvarınızdan bahseder misiniz? Eserleri neye göre seçiyordunuz?
- Temel kriterimiz, sevmeyeceğimiz parçayı çalmıyoruz. Farklı kayıtları dinledikten sonra, eseri notaya alıp kendi aramızda nasıl icra edebileceğimizi konuşup hemen provaya başlıyoruz ve ilk fırsatta seyircilerle buluşturmak adına sahneye taşıyoruz. İşte en önemli kriter de orada, yani kabul gördüğü noktada yoluna kendiliğinden devam ediyor. Repertuvarımız Türkçe-Rumca ortak ezgilerin yanısıra, farklı rembetiko ekollerinin örneklerini içeriyor. Bu dönem tamamiyle kendi konseptimiz olan Fasl-ı Rembetiko üzerine yoğunlaştığımız bir dönem. Bunun içinde geniş bir coğrafyayı ve farklı ekolleri içine alan bir repetuvar var.

Haberin Devamı

- Repertuvarınıza ekleyebilmek için özellikle arayıp da bulduğunuz kayıtlar, eserler oldu mu?
- Tabii ki. Örneğin İstanbul’un tarihi kültürel mirasına ait olduğunu bildiğimiz kasapiko ezgilerinin içinden seçerek en belirgin örneklerinden ikisini albüme taşıdık.

KONSERDE SÜRPRİZ ÇOK

- 2009’da kuruldunuz ama albüm çok yeni. Neden böyle bir gecikme oldu? Albüm çıkartmak gibi bir amacınız yok muydu?
- 2009’da bir araya geldik. Albümü de bir yıllık çalışma sonunda hazırlayabildik. Çünkü ekip olarak ince eleyip sık dokumayı tercih ediyoruz. Yaptığımız çalışma bir taklit veya bir kopyalama değil. Gerçek anlamda bir şey üretebilmek için öncesinde onu sindirip kendimize mâl ettikten sonra ancak mümkün olabilir.

Haberin Devamı

- Albüm hazırlığı nasıldı?
- Çalışmalarımızı her zaman bir albümle pekiştirmek düşüncesi vardı. Ama bir yandan hayatın müzikdışı gerçekleri yani oğlumuz Leon’un doğması bu fikri biraz geciktirdi. Nitekim Leon’un doğmasıyla Cafe Aman Istanbul, yürümesiyle de albüm ortaya çıktı. Yani ikisi de yaşıt. Yoğun bir stüdyo çalışmasından sonra kayıtlar birbirini takip etti ve özellikle müzisyen arkadaşlarımın özverili ve titiz çalışmalıyla elimizdeki sonuç doğdu.

- Albümdeki eserlerden bahsedecek olursak neye göre seçtiniz?
- İlk listemizde 30’a yakın parça vardı. Çalışarak bunları eledik ve bizlerle birlikte dinleyicilerin de nabzını yoklayarak 3 yıldır konserlerimizde çaldıklarımızdan bir derleme yaparak albüm repertuvarını oluşturduk.

- Konserde izleyicileri nasıl bir repertuvar bekliyor? Sürprizleriniz var mı?
- Çok keyifli bulacaklarını umduğumuz bir repertuvar hazırladık. Rembetikonun kendi hikâyesi gibi çok keyifli ama bazen de hüzünlü, farklı Rumca ve Türkçe rembetikoları paylaşacağız. Tüm bunları dönem kostümleri ve danslarıyla sunmaya çalışacağız. Perde açıldığında 19. yüzyıl Kafe Amanlarına hep beraber bir yolculuk yapacağız. Diğer detaylar da sürpriz kalsın...

KİMDİR

Stelyo Berber:  Müziğe küçük yaşta İstanbul’da Bizans müziği meşk ederek başladı. Atina’da yaşadığı yıllarda rembetikoyu profesyonel olarak da icra etti. Aslında Atine Pire Üniversitesi Ekonomi mezunu. Ama şimdilerde İTÜ Türk Müziği konservatuvarında ses eğitimi lisansı yapıyor.

Pelin Suer: Çocukluktan gelen müzik sevgisini konservatuar yıllarında meşke dönüştürdü. Müzik eğitimi dışında flamenko dansı ve Yunan halk dansları üzerine eğitim aldı. Dans öğretmenliği ve atölye çalışmaları da yaptı.

Cafe Aman İstanbul konseri 17 Mart saat 21.00’de Tim Show Center’da. Biletler 40-100 lira. Biletix’te ve TİM gişelerinde. (212) 286 66 86.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!