Güncelleme Tarihi:
Adam bana dönerek, ‘‘Beyefendi kediler gezdirilmez, hayvancağıza yazık’’ demez mi... Fesüpanallah! Ben de dedim ki, ‘‘Dinle bakkal efendi, sen sanıyor musun ki ben biricik kedimi keyfimden yürüyüşe çıkartıyor, cimnastik yaptırtıyor ve gıda rejimine tabi tutuyorum. Oku bakalım AB tarafından yayınlanan son bilimsel araştırma ne diyor!’’
Kediyi rejime soktum. Bir kere, eh çay ve kek servisi yapacak halim yoktu ya, nadiren de olsa arada sırada ikindi kahvaltısı niyetine verdiğim ve mağaza reyonunda ‘‘mırnav bisküvisi’’ adı altında satılan nesneyi tamamen kestim.
Sonra, çok ciddi kalori sorunu, diğer abur cuburlara da nokta koydum.
Ben yemek yerken karşıma geçip melul melul baktığında boğazımdan lokma geçmediği için dayanamayıp önüne bıraktığım ve eğer prenseslerinin hoşuna giderse tenezzül buyurmak lütfunda bulunduğu kayıntı taam faslını kapattım.
Şimdi, gramı gramına hesaplanmış sabah ve akşam karavanasıyla yetiniyor.
Zaten isterse zıkkımlanmasın! Sevmediği marka mamaya mırın kırın mı etti, keyfi bilir, hiç gözünün gözünün yaşına bakmadan kaseyi derhal kaldırıyorum.
Miyavlarmış, sürtünürmüş, kartalozluğuna bakmadan cilveye yeltenirmiş, Nuh deyip peygamber demiyorum ve bir sonraki tayına kadar dirhem koklatmıyorum.
Rejim bu, iradesine sahip olsun!..
* * *
Ancak, mide disiplininde önemli mesafe katetmiş dahi olsam idman konusunda başarı kazanamadım. Spora alıştıramadım. Çünkü, işin bu yanını da unutmadım.
İşte bütün zayıflama kitaplarında okuyoruz, rejim düzenli bir cimnastikle tamamlanmadığı takdirde, boğazından kesmişsin kaç para eder?
Dolayısıyla, malum gecenin eşref saati dışında hep pinekliyor, istedim ki biraz hareket yapsın. Kasları gelişsin, patileri güçlensin, kuyruğu diklensin.
Önce, gözümde çapak, sabahları kalktığımda nasıl ilk iş olarak doğru banyodaki tartıya koşuyorsam, aynı işlemi onda da tekrarladım.
Her yirmi dört saatte bir ne kadar ağırlık kaybedeceğini hesaplamak için ensesinden kavrayıp baskülün üzerine koydum. Ama kedi olacak mahluk rahat durmadı. İbre daha kilo gösterecek saniye varmadan, benimkisi vınladı.
Neyse, allem ettim kallem ettim tekrar yakaladım. Biliyorum ham vücut ve alışkanlığı yok, az dozajla başlasın diye hafif bir İsveç cimnastiğini seçtim.
Koltuk altlarından tutup kollarına ritmik hareket yaptırtmaya ve art ayaklarını önce tempoyla esnetmeye, sonra da uygun adım yürütmeye çalıştım.
Vahşi yaratık! Elimden nasıl kurtuldu bilemiyorum, koluma müthiş bir tırmık attı. Boydan boya yırttı. Tabii sırra kadem bastı. Ara ki, bulasın...
Küfür kıyamet tendürdiyot sürdüm ve kanaat getirdim ki, tembeller şahı kedim kendi iyiliği için öngördüğüm spor egzersizleriyle form tutamayacak.
* * *
O zaman başka yöntem seçtim. Seçmez olaydım! Beni rezil-i rüsva etti...
Çünkü, fazla gramajı erisin diye hiç olmassa kediyle yürüyüşe çıkmayı denedim. Dükkan dükkan aradım ve kaniş köpeklerde kullanılan bir tasma buldum.
Bin hilebazlıkla ve yine tırmalamaması için çok dikkatli davranarak kayışı boynuna geçirdim. Şevkat sözleriyle kucağıma aldım ve asansörden aşağı indim.
Tam kapı önündeki kaldırıma bıraktım ki, seninkisi tek bir adım atmaz.
Çek, çek, gelmiyor. Bir de miyavlama tutturdu, bütün mahalle ayağa kalktı.
Başta köşedeki hırsız bakkal, merak kumkuması üst komşu kadın, karşı apartmanın avanak kapıcısı, hiç işleri yokmuş gibi beni kötü kötü süzüyorlar.
Sonra baktım bakkal yanıma geliyor. Adam bana dönerek, ‘‘Beyefendi kediler gezdirilmez, hayvancağıza yazık’’ demez mi... Fesüpanallah !
Biliyorum, kazıkasyonuna dayanamayıp alışverişi onun dükkanı yerine büyük marketten yaptığım için herifin bana garezi var. Aklınca hınç alacak.
‘‘Hazret senin üstüne çok mu vazife’’ diye Tophaneli ağzımı açacağım ama etraf diğer sokak sakinleriyle de doldu. Ben bu insanlarla yaşamaya mecburum.
O zaman aldım sazı elime ve balkondan sarkmış merak kumkuması hatunun dahi duyabileceği kadar yüksek bir sesle dedim ki:
* * *
‘‘Dinle bakkal efendi, sen sanıyor musun ki ben biricik kedimi keyfimden yürüyüşe çıkartıyor, cimnastik yaptırtıyor ve gıda rejimine tabi tutuyorum.
Oku bakalım AB tarafından yayınlanan son bilimsel araştırma ne diyor !...
Geçtim köpekleri, ev kedilerinin de gayet önemli bir bölümü fazla tıkınmaktan ve hareketsizlikten dolayı normal ağırlıklarının çok üstündeymiş.
‘Obezite' denilen bu şişmanlık dolaşım hastalıklarına yol açıyor.
Hayvancağızlar pek genç yaşta ve sekte-i kalpten öbür tarafa gidiyor.
İşte ben de bunun için kedimi diyete soktum ve idmana alıştırıyorum.
Şimdi sen bana engel olarak sevgili kedimin hayatına mı kestediyorsun.’’
* * *
Kakıkasyoncu bakkal süklüm püklüm oldu, karşı apartmanın kapıcısı çöp dökmek bahanesiyle gitti, merak kumkuması hatun da balkondan cehenneme tüydü.
Lakin, o müsibet hayvan tek bir adım atmadı. Pis mahluk pati kımıldatmadı.
Naçar katıma döndüm ve derhal mama rejimindeki disiplini pekiştirdim.
O günden beri sabah ve akşam tayınlarının gramajını daha da azalttım.
Ne yani, beni eleştirerek siz de mi kedimin hayatına kastedeceksiniz ?..