Güncelleme Tarihi:
Yük taşımada kullanılan konteynırlardan oluşan bir yer yaratma fikri nasıl ortaya çıktı?
İzzet Çapa: Boğaz’da tekneyle gezerken aklıma geldi. Ortağım Murat’la gezerken (Özalp) Boğaz’dan geçen konteynırlar gördük. “Neden bunları kullanmıyoruz?” diye düşündük. Hemen Gökhan’ı aradım.
Gökhan Avcıoğlu: Derler ya ‘Kapalı alanda çekildi, evde denemeyin’ diye… İşte aynen öyle, kulağa basit geliyor ama uygulaması hayli komplike. Küçük bir kent yarattık meydanlarıyla, çarşılarıyla... Restoranların, oturma alanlarının, mağazaların eşit ve düzenli dağılması için oldukça kapsamlı bir çalışma yaptık. Konteynırları modifiye bir biçimde kullandık. Yan yana, üst üste, paralel biçimde… Lego gibi.
- Sonbaharda çok sıkı bir AVM rekabeti bekleniyor. Mesela Zorlu Center açılıyor...
İ.Ç: Alışveriş merkezleri, üç aşağı beş yukarı aynı hizmeti veriyorlar. Servise, markalara göre iyi ya da kötü... Ama yapacağımız modelde iş hepsinden farklı. Rakibimiz yok. Bu iş bir olimpiyatsa, onlar cirit atmada yarışıyor, biz gülle atmada. Bir laf vardır: “Sürüden ayrılanı kurt kapar.” Bunun tam tersini kanıtlamanın peşindeyiz.
G.A: Projemiz sadece kapalı alanlara bağlı ‘ayakkabı kutusu’ düzeni değil, çatısı, önü açılan, dışarıya taşan bir model. Açık hava olması çok büyük bir farklılık yaratıyor. Önümüzdeki dönemlerde dizi dizi mağazalardan ziyade, 24 saat geçirilebilecek yaşam yerleri tutulacak. Biz de bunu Türkiye’ye getirdik.
- AVM’lerin çok tartışıldığı bir dönemde siz nasıl bir fark yaratacaksınız?
İ.Ç: Gezi Parkı eylemlerinde en öndeydim. Bir yandan da AVM’lere de maalesef gidiyorum. Yani insanların idealleriyle yaptıkları bazen uyuşmuyor. Gezi eylemlerinden sonra antipati oluşmakla birlikte hâlâ AVM’lere gidiliyor. Biz dedik ki, AVM anlayışına bir çevrecilik getirelim. Neden bu protestolar yapıldı? Yeşile dokunulmasın diye. Sıfırdan bir şey inşa etmek yerine var olanı yeşillendirirsek, bir katma değer oluşur. Gökhan’dan en büyük isteğimiz, yeşilin göstermelik değil, gerçekten var olabileceği bir alan yaratmasıydı.
G.A: Bugün bir ağacın bir binadan daha değerli olduğu noktadayız. Gezi Parkı eylemlerinin ana fikri bu. Toplum şu anda yeni inşaatlar yapma fikriyle pek ilgilenmiyor. “Bunun kente katkısı nedir?” diye sorgulamaya başladık. Bu da bizi daha canlı, eğlenceli, keyifli, bir arada zaman geçirebileceğimiz işler yapmaya yöneltti. Eski dokuları da hayatımıza katmak istedik: Eski arastalara, Kapalıçarşı’ya gönderme yapan da bir tasarım yaptık.
ÇATIDA KİRALIK BOSTAN
- Konteynırların üzerine organik tarlalar var, değil mi?
İ.Ç: Evet. Bizim yarattığımız mekânda doğallık ön planda. Ama şekil için konmadı onlar, işlevselliği var. Konteynırların üzerine tarla kurarsak, restoran sahipleri kendi sebzelerini organik olarak yetiştirebilir diye düşündük. Kiralayacağımız 1 metrekarelik mini bostanlarda ise daha çok çocukları hedef aldık. Aileler bu alanları kiralasın, çocuklar eksin, biçsin daha çok toprakla haşır neşir olsun istiyoruz.
G.A: Cadde’deki mekânlar arasında dövmeci de var, nargileci de... İsteyen sebze-meyve eksin, isteyen birasını içip maç izlesin, isteyen alışveriş yapsın. Herkes için birşeyler var yani; yaş, sınıf vesaire sınırlandırması yok.
Açık alan özellikle sigara içenler için avantaj ama önümüz de kış.. Hava değişimi zorlayıcı olmayacak mı?
G.A: Biz projeyi oluştururken rüzgâr mühendisleriyle çalıştık. Yağmur, kar durumu için özel geliştirilen açılır kapanır tente sistemi yerleştirdik. İçerinin iklimini istediğimiz gibi yönlendirebiliyoruz.
BURAK ÖZÇİVİT DÖNERCİ OLUYOR
Dükkân konseptleri kadar mekân sahipleri de ilgi çekici...
İ.Ç: Evet. Mesela Burak Özçivit bir yer açacak. Menüsünde ağırlıklı olarak döner var. Sette olmadığı zamanlarda işinin başında olacak, sırf onun için izdiham yaşanır. Yeni konsept mekânlar da var. Örneğin Coca Cola ilk defa konsept mağaza açacak. Papa Bubble diye Londra’dan gelen bir şekerci var, gözünüzün önünde şeker hamurunu yapıp, şekilden şekile sokuyorlar. Maraş dondurmasının şeker versiyonunu düşünün, çok eğlenceli. Şu anda kiraya verilmeyen sadece 2 dükkân kaldı, onlarda da seçimde zorlanıyoruz.
6 milyon dolarlık proje
15/30/60/90 metrekarelik dört farklı tipten oluşan, toplam 125 konteynır kullanıldı.
Üzerinde 125 organik tarım alanı yaratıldı. Ayrıca her biri 1 metrekareden oluşan 50 kiralık bostan oluşturuldu.
3 bin metrekarelik alanda 3 adet meydan yapıldı.
Alanda toplam 25 marka var: 15’i restoran ve kafe, 10’u ise aralarında kuaför, dövmeci, piercing’ci gibi farklı konseptlerden oluşuyor.
600 metrekarelik özel etkinlik alanında açık hava sineması, konser alanı ve maç yayını yapılacak.
Projeye ayrılan bütçe 6 milyon dolar.