Güncelleme Tarihi:
Bu albüm Türkçe retro-pop’a dönüşünüzün bir işareti mi?
- Benim için önce şarkının duygusu gelir. Şarkının özü budur çünkü... Bu yüzden, yapılacak düzenlemenin şarkıya hizmet etmesidir esas olan. O duyguyu koruyabildiği ve çoğaltabildiği ölçüde de başarılı olur. Bu albümdeki nostaljik tatlar, sanırım bu dönem benim biraz nostaljik takılmamdan kaynaklandı.
Son yıllardaki albüm soundları, nostaljik pop furyası ve 45’liklerin tekrar ilgi odağı haline gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Müzik dışında modada da, sinemada da dönem dönem nostaljik eğilimler olur. Ben bu eğilimlerin hep bir ihtiyaca cevap vermek için ortaya çıktığını düşünürüm; hayatın günlük akışı içinde kendiliğinden oluşan ve tuhaf bir şekilde herkese iyi gelen bir ortak talebe cevap verirler. Çok açıklanabilir bir şey değil. Kalpten kalbe yol vardır dedikleri bu olsa gerek...
‘Vay’, her albümünüzde mutlaka yer alan, yürek yırtan, rakı şarkılarından biri. Böyle bir şarkı nasıl bir içsel patlama sonucu ortaya çıkıyor?
- ‘Vay’ bence en yalın keder şarkılarından biri. Yıllarla birlikte insan olgunlaşırken acı çekme biçimi de olgunlaşıyor. Ama acı öyle bir şey ki basitin içinde bile gücünü gösterir. Müzikal ya da sözel anlamda ne kadar sade bir dil kullanırsanız kullanın yürek yırtabiliyor. Rakıya gelince bu hepimizin ortak temayülü. Ben de bahanesi oluyorum herhalde...
KİMSE BİR ŞEY ÖĞRETEMEZ
Her albümünüzde farklı tarz ve soundlardan besleniyorsunuz. Bunlara rağmen albümün bütününde sound değişmiyor ve ruhunu koruyor. Bu nasıl başarılabilir, sadece sanatçının köklü imzası yeterli midir?
- Baştan söyleyeyim, bu sanatçının imzası meselesine gereğinden fazla önem yüklememek lazım. Üretimin gücü yoksa, imzadan mimzadan eser kalmaz zaman içinde. Sound’a gelince... Türkiye gibi bir ülkede, yani bu kadar çok rengin ve malzemenin olduğu bir yerde, enstrümantal bazda bir ses bütünlüğü çok da gerekli mi bilemiyorum. Bütüne bakıldığında kullanılan sesler albümün ruhuna iyi hizmet veriyorsa, tamamdır benim için. Son yıllarda sıkça üzerinde düşündüğüm bir konu bu. Kategorize etmek, adını koyamadığı şeylerden dolayı, doğası gereği rahatsız olan insanoğluna iyi gelebilir ama esas olan özdür. Yerli yerinde kullanılırsa ve özün daha iyi hissedilmesine katkıda bulunursa, en eklektik yapı bile kabuldür nazarımda. Bir de albüm süresince bütün müzisyen arkadaşlarımla birlikte hareket etmeyi önemli buluyorum. Sonuçta bütün farklılıklara rağmen bir ortak ses duyabiliyorsanız eğer, bundandır.
‘Ayar’ parçanızdaki söze ithafen; sözle uslanmayana ayar yapmak farz mıdır?
- Ayar yapmak çok mecbur kalmadıkça, yani karşımdaki kendine ayar verdirmek için canını dişine takıp uğraşmadıkça, hasssasiyetle kaçındığım bir durum genelde. ‘Kimse kimseye bir şey öğretemez’ sözüne kalben inandığım için belki... Şarkıda sözünü ettiğim, şu veya bu nedenle zaman zaman ya bize verilen ya da bizim verdiğimiz ayarlar... İnsanoğlunun zaafı bu herhalde. İlk eylem, anlamaya çalışmak değil, kendi doğrularımıza ve kendimize göre ayarlamaya çalışmak çünkü...
Åžarkılarınızın pop müziÄŸimizdeki en etkili aÅŸk ÅŸarkıları olduÄŸuna katılıyor musunuz?Â
- Size ilginç bir şey söyleyeyim. ‘Eksik Şiir’ kitabım çıkana kadar, ben de en çok aşktan söz ettiğimi sanıyordum. Kitap çıktığında gördük ki üçte biri bile değil. Aşkı öne çıkaran, dinleyicinin tercihi olmuş yani. Çok da doğal, şu ölümlü dünyada daha önemli ne var ki.
Tamamdır demeseniz de ‘tamam’a en yakın bulduğunuz şarkınız hangisi?
- Matematiksel bir şeyden söz etmek mümkün değil. His meselesi bu. Bestenin, şiirin kendi müziğine ve ritmine müdahale etmeden, sadece eşlik etmesi gerekir. Bunu da ancak duygularınızla sezebilirsiniz. Ha, yanılabilirsiniz de. O zaman da dinleyiciden bir temiz dayak yersiniz.
VARDIR BENİM DE BİRKAÇ SABIKAM
Albümde Yıldırım Türker’in de ismini görüyoruz ‘Acıtmışım Canını Sevdikçe’deki sözlerini kendinize yakın buluyor musunuz? Hayatınızda hiç çok sevdiğiniz için kanattığınızı düşündüğünüz insanlar oldu mu?
- Vardır benim de birkaç sabıkam...
Hayatınız boyunca kalbinizin sesini bu kadar dinlemenin dezavantajlarını gördünüz mü hiç?
- Kalbinin sesini dinlemeyenler kadar deÄŸil...