Güncelleme Tarihi:
Onu Kanal D ekranlarında Okan Bayülgen'in Televizyon Makinesi programında öfkeli kalabalık skeç grubu ve iki yıl boyunca hazırlayıp sunduÄŸu Radyo Makinesi’nden tanıyoruz. Ayrıca ÅŸimdilerde hafta içi Kanal T ekranlarında gecenin bir vakti ekranlara gelen Velet Dada isimli kendi programını yapıyor.   Â
Ben ona ekrana kafa tutan çocuk diyorum. Kendisine olan güvenini hiç yitirmeden tiyatrodaki başarısını radyoya ve televizyona taşıdı. Çalıştı ve başardı. Aslında başarısındaki en önemli etken biraz da eğitiminden geçiyor Gürgen Öz’ün ailesini ikna etmesiyle muradına eren Velet şimdi kendi programını hazırlayıp sunuyor…
İrfan Aslanhan'la radyodan televizyona geçiş hikayesini, tiyatroya olan bağımlılığını, Dadaizmi ve ‘’Velet Dada’’yı konuştuk..
Â
Veled'in şov hayatı öfkeli kalabalık grubunda başladı diyebilir miyiz?
Â
Kesinlikle... Zaten bir televizyon program ekibiyle birlikte çalışmam ilk Televizyon Makinesi programında oldu. Ekip içerisinde Okan Bayülgen ve yapımcı Reyhan Tüysüz’ün katkıları çok oldu. Televizyon Makinası öyle bir program ki bize televizyonculuk nasıl olur, ekip çalışması, program hazırlığındaki disiplin ve işine göstermiş olduğun saygı yani tam anlamıyla televizyonculuk eğitimi aldık... Benim için öyle bir ekiple çalışmak büyük bir şans olarak görüyorum, bende bu şansı ve önüme çıkan fırsatları iyi değerlendirip kendimi geliştirdim
Peki tiyatroya nasıl başladın?
Â
Tiyatroyla tanışmam ya da başlamam ilkokul sıralarına uzanıyor. İlkokul öğretmeninim kızı konservatuarda okuyor olması ve annesinin de bizim hocamız olmasından ötürü bizimle ilgileniyordu. Tiyatral etkinliklere götürür oyunlar izlettirirdi. Liseye geldim Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nda çocuk ve gençlik oyunlarında rol alıyordum. Derken lise bitti… ÖSS’ye girdim tercihlerimi yaptım Konya Selçuk Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünü kazandım. Ailemde gitmemi istiyordu. Fakat ben her şeyi bir tarafa bırakıp Konya’ya gitmeyip konservatuar sınavına girdim. İlk aşamaları kazansam da ikinci aşamayı kazanamamıştım. İşte o anda ‘Madem kazanamadım, tiyatroyu bırakayım.’ dedim. Annem desteklerdi fakat babam Konya’ya gitmemi istiyordu.
Bir gün Gürgen ağabeyle benim Grafik Tasarım bölümü konuşurken kendisi ailemle konuşacağına dair söz verdi. Derken ailemle konuştu benim istemediğim bölümü okumam ileride mutsuz olacağımdan bahsetti ve ailem de ikna oldu. Aynı yıl Haliç Üniversitesi Konservatuar Tiyatro bölümünü kazandım ve muradıma da erdim. Bu bölümler konusuna da açıklık getiriyim. KSÜ Grafik Tasarım bölümü iyi veya kötü diye gitmedim Ben sadece okumak istediğim bölümü okuyamayacağım için gitmedim…
'Radyo Makinesi' ismini Okan Bayülgen nasıl karşıladı?
Â
Aslında radyo önceden vardı. Konservatuar birinci sınıfta okurken radyoda arkadaşlarla biz neden bu programın ismini 'Radyo Makinesi' yapmıyoruz dedik. Fakat Okan abinin TV Makinesi diye bir showu vardı ve bende orda öfkeli kalabalık grubundaydım. Arkadaşların ısrarıyla olur mu olmaz mı tereddüdünde Okan abinin yayına gittim. Dedim ki Okan abi ben bir küstahlık yapıp radyo programımın ismini Radyo Makinesi koymayı düşünüyorum. Okan abi olumlu karşıladı çok güzel olur dedi ve hatta programın ilk yayınına bağlanıp desteğini verdi. Radyo Makinesi’nin ismi aslında TV Makinesi’nden geliyor.
Â
Peki Radyo Makinesi programının dikkat çeken yanı ne oldu da Televizyon ekranlarına taşındı?
Â
Biz radyo gibi popüler kültüre teslim olmayan, devamlı popçuların ÅŸarkılarının çalındığı bunun yayında maalesef iki kelam duymadığımız ya da sabah veya akÅŸam programlarında duyduÄŸumuz popüler kültüre hizmet edenlerin dışındaydık. Radyo programımız dikkat çekti. Çünkü tiyatroların deÄŸer görmediÄŸi bir dönemde ben radyo da sessiz kalmış ya da yeterince ilgi maalesef görmeyen tiyatro büyüklerimi ağırladım. Genco Erkal, Ali PoyrazoÄŸlu, Devlet Tiyatroları Genel Md. Lemi Bilgin, Orhan Aydın, Hadi Çaman ve Yıldız Kenter gibi üstatlar konuk oldular.Biz bu konuklarla tiyatro üzerine konuÅŸup güncel konulardan sohbet ederdik.Bu program bu yüzden ilgi gördü. Ä°nsanlar tiyatroya aşık bu genç ne yapıyor diye kulak verdi. Yani benim programımda sanatın sorgulandığı bir program haline geldi.Â
 Â
Program ve ilerisi için düşüncelerin nelerdir..
Program tam hayal ettiğim gibi olmada da ben ekrana kafa tutuyorum. Hiçbir zaman programla ilgili tereddüdüm olmadı. Ya tutmazsa demedim çünkü kendime ve ekibime çok güveniyorum.Biz ekranda apolitize olmuş gençliği uyandıran programız.Benim ve ekibimin hayali bu programı büyük bir Talk Show haline getirmektir .Programın içinde Dadaizm olsun, didaktiklik olsun istedim yani ekranda bizi izleyen kitle eğlenirken öğrensin istiyorum.
 Ulusal kanallardan teklif alıyor musunuz?
Program Radyo Makinesi’nde duyulup Kanal T ekranlarında da izleyiciden geçer not almasından ötürü programın bu başarısını birkaç köşe yazarlarımız dile getirdi.’’bu programda iş var, devam etmeli’’ gibi tavsiyelerde bulundular. Bu başarımız ulusal televizyon yöneticilerinde gözünden kaçmadı. Teklifte alıyoruz fakat ben ve ekibim kafamızdaki hayalimizi yazıp, çizip hazır olduğumuz zaman ulusal kanallarımızda da program yapmak istiyoruz.
Radyoculukta başarılı olup televizyona adım atan çokça isim var. Fakat bunların bazıları radyodaki başarılarını televizyona taşıyamadılar. Tabii Beyaz, Kadir Çöpdemir gibi başarı örnekleri de var. Senin bu türden bir endişen oldu mu?
Ben bu programa başlamadan evvel nasıl başarılı olurum sorusuna cevap aradım.Endişem olmadı değil fakat diğerlerinin yolundan gitmek benim için dezavantaj olacağını düşündüm .. Kanal T’nin kuruluş aşamasında kanalın müdürü Turgut Moralı etrafa haber salmış. ‘Benim her gece program yapabilecek, enerjik, zıpır, tabir-i caiz fırlama birine ihtiyacım var.’ diye. Ben de o aralar radyo makinesine Uçankuş’un sunucusu Aydoğan Temel’i konuk almıştım. Aydoğan abi Turgut Moralı’nın program yapacak birini aradığını duyunca kendisine ‘Bizim bir fırlama veledimiz var. Bir dinler misin?’ diye soruyor. Zaten bana hep televizyon programı yapmam gerektiğini söylerdi. Tabii ben de istiyordum ama bunu nasıl gerçekleştireceğimi bilmiyordum. Tabii bu arada Turgut Bey de programı dinlemiş ve ‘Benim aradığım bu. Tamamdır.’ demiş. Turgut Bey’le görüştük. Turgut Bey bana nasıl bir program istediğini anlattı ben de daha öncede yazıp çizdiğim bir hayalim vardı onu aktardım. Velet Dada oluşumu buradan başladı…
 Â
Programın ismi de ilginç ''Velet Dada'' yani Veledi anladık da Dada nerden geliyor?
Â
Velet biraz yaramaz yerinde durmayan biraz da hiperaktifliği başka tabirle fırlamalığı andırıyor. Dada ismi ise Dadaizm akımından geliyor
Â
Dada fikri nerden çıktı?
Â
Dada ismi aynı radyo grubun da çalıştığım üstadım Muzo’dan çıktı. Muzo’yla tanışmadan evvel onu okul yıllarımda gecenin bir vakti herkesin uyuduğu zaman dinlerdim. Yıllar sonra ben Muzo'yla iş arkadaşı oldum. Beni eve programdan sonra Muzo bırakırdı. Yol boyunca hayattan, radyodan konuşurduk. Yine bir program çıkışı abi benim yeni programım başlayacak ne yaparız program nasıl olur ismini nasıl ayarlayalım derken. Muzo da bana yol boyunca sohbet ederken bana hep fikirlerini verirdi, aydınlatırdı. Muzo o akşam Dadaizm diye bir şey var dedi. Ben de tiyatrodan az çok biliyorum. Bunu biraz araştıralım senin o programdaki fırlamalığına uyacak bir şey dedi. Biz Dadaizmi araştırmaya başladık. Dadaizmin diğer sanat akımlarıyla dalga geçen yönü benim de programda işlememe ve programın ismi olmasını da sağladı ve ''Velet Dada'' olarak programın ismini koyduk.
Â