Nuran ÇAKMAKÇI
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 2008 00:00
Bugün Otomobilsiz Şehirler Günü. Yayalar, bisikletliler, engelliler, trafik kazası mağdurları İstanbul’da saat 12.00’de Kabataş’ta buluşup Bebek’e yürüyecek. Yürüyeceklerin arasında bir grup var ki bu yola baş koymuş: Yaya Yaşam Derneği üyeleri. Kurdukları derneğin adına bakıp da onları otomobil düşmanı sanmayın. Dernek üyeleri arasında otomobili olanlar da var, ancak mecbur olmadıkça kullanmıyor, işlerine, evlerine yürüyerek, ya da toplu taşıma araçlarıyla gitmeyi tercih ediyorlar.
Yaya Yaşam Derneği üyeleriyle Taksim’de buluştuk. Onlar önde, fotoğrafçı arkadaşım Senih ve ben nefes nefese arkalarında, kaldırımları işgal eden inşaat barakalarını, tezgahları, arabaları aştık, altgeçide indik, yokuş tırmandık ve yaya olmanın zorluklarını birlikte yaşadık.
Şehirlerin, yayaları yok sayarak yapılmasına çok kızıyor, kaldırımların işgal edilmesine, tezgahların, çukurların, toz ve çamurun yollarını kesmesine fena bozuluyorlar. Bir yerden bir yere giderken gasp, tehdit, taciz edişesi duymadan yürümek istiyorlar. 7 ay önce kurulan Yaya Yaşam Derneği üyeleri, herkesi sokaklarına sahip çıkmaya çağırıyor.
Derneğin kuruluş hikayesi de yine böyle yaşanan tecrübeden çıkmış. Boğaziçi Endüstri Mühendisliği mezunu finansçı Barış Andırınlı, Zincirlikuyu’da çalıştığı ilk işyerinden Rumelihisarı’na yürüyerek gidiyormuş. Bu yürüyüşler sırasında sayısız engelle karşılaşmış. Okul arkadaşlarına yayalar için dernek kurma fikrini açınca kendisi gibi düşünenlerle Ocak ayı sonunda Yaya Yaşam Derneği doğmuş.
Derneğin şimdilik 23 üyesi, ama birçok sempatizanı var. Çünkü öyle kolay kolay üyelik kabul etmiyorlar. Kendi için, şehri için veya daha temiz bir çevre için bir şeyler yapmak isteyenleri bekliyorlar. Yine de iki haftada bir düzenli yaptıkları toplantılar dileyen herkesin şikayet ve önerilerine açık. "Hepiniz okumuş çocuklarsınız, niye böyle birşeyle uğraşıyorsunuz" tepkilerine çok alışmışlar. Ciddiye alınmadıkları da olmuş, gülenler de. Ama, onlar yürümeyi temel ulaşım aracı ve bir kültür olarak benimsiyorlar.
İŞTEN EVE GİDERKEN İKİ OTOBÜS DEĞİŞTİRİYOR
Başkan Barış Andırınlı, diğer dernek üyelerinden farklı olarak otomobil kullanmayı reddediyor. Şu anda çalıştığı
Beşiktaş’tan Rumelihisarı’ndaki evine gitmek için iki otobüs değiştiriyor, kimi zaman dik bir yokuşu elinde bilgisayarı ve takım elbisesiyle tırmanıyor. "Paran mı yok, al bir araba" diyenlere kızgın. "Otomobil kullanarak bu şehirde yaşayanlara iyilik yapmıyoruz" diyor. Yayalar aşağılansa, küçümsense, yok sayılsa da o diretmekten yana. Evden işe zor koşullarda, ayakta, otobüs şoförlerinin sert frenleri, yolcuların itiş kakışı ile yolculuk yapıyor. Ama herkesin kendisi gibi olmasını da beklemiyor. Fiziksel olarak kuvvetli olmayan, zayıf, çocuk, yaşlı insanların neden otomobil aldığını anlıyor ve onlara hak veriyor. Dahası İstanbul gibi bir şehirde yürümenin kolay olmadığını o da kabul ediyor.
İLK HEDEFLERİ KALDIRIMDAKİ ENGELLERYayaların artık şehrin gelişiminde söz sahibi olmasını istiyorlar. Bunun için önce derneğin gücünü arttıracaklar. Kaldırımlar öncelikli hedeflerden biri. Çünkü, derneğin adını duyanların ilk şikayetleri de bu. Önümüzdeki yerel
seçimler istediklerini yapma konusunda önlerini açıyor. Gerekirse sokakları kapatıp, eylem yapacaklar. Sadece kaldırımların, yolların yürümeye engel olmadığını, gasp, taciz korkusunun da yürümeyi zorlaştırdığını söylüyorlar. Bu nedenle birçok sokağın terkedildiğini, buraların çetelere bırakıldığını yetkililere bir kez daha duyuruyorlar.
Bu şehrin asıl sahibi insanlarYaya Yaşam Derneği Başkanı Barış Andırınlı: Bu şehrin asıl sahibi motorlu taşıtlar değil, biz insanlar. Şehir bizim için tasarlanmamış olabilir. Ama, kaybetmiş değiliz. Bu şehrin asıl sahibi olan bizler gelişiminde söz sahibi olalım artık. Arabayla bakkala giden bile var. Bu kadar motorlu taşıtla yaşayacak halde değiliz. Bunun çözümü üçüncü, dördüncü köprü de değil. Entegre şehircilik anlayışı olmalı. Toplu taşımananın iyi şekilde dizayn edilmesi, yaya yürüme yollarının, bisiklet alanlarının meydanlarla çok iyi şekilde bir araya getirilmesi lazım. Örneğin, son olarak Şişli, Metrocity’nin önündeki
trafik lambalarını kaldırdılar. Karşıya geçecek insanları iki kat aşağıdaki metro girişine yönlendirdiler. Oysa genel kural olarak zemin seviyesinden geçmek yayaların hakkı.
EN ÇOK NELERE BOZULUYORLAR?Metro inşaatının uzun sürmesine, şehirciliğin yayaları yok sayarak yapılmasına
Trafik polislerinin kaldırım işgaline ses çıkarmamasına
Karşıdan karşıya geçerken, yeşilin kısa yanmasına, araçların yayaları hiçe saymasına
Uydu kentler kurulunca aile başına en az iki arabayla şehrin içine girilmesine
Bazı sokakların karanlık olması ve güvenlik önlemlerinin yeteri kadar olmamasına
Kaldırımlara araba park edilmesine ve inşaatların kaldırımları işgal etmesine
Kaldırımlara tezgah kurulmasına ve otobüs duraklarının kaldırımlarda yer işgal etmesine
Trafik olmayan ve toplu taşıma araçlarının olduğu güzergahlarda bile otomobile binilmesine
LOGOLARI ÇIPLAK AYAKModern hayattın karmaşasından ziyade ilkelliğe vurgu yapması için logolarında çember ve mor bir çıplak ayak bulunuyor. Çember, yayaların şu andaki durumu, kuşatılmışlığı anlatıyor. Ayağın parçasının dışarda olması, durumu iyileştirmeye çalışan hareketi simgeliyor. Mor ise muhalefet demek. İşte soldan sağa Yaya Derneği’nin kurucuları: Uluslararası ilişkilerci Mehmet Emin Akyüz (32), işletmeci Şennur Vanlı (32), işletmeci Mine Hasçelik (26), iktisatçı Nesligül Leskay (31), Endüstri mühendisi Barış Andırınlı (30, Başkan), Sosyolog Bahar Andırınlı (32).