Güncelleme Tarihi:
Hindistan’da belirli mevsimler dışında fazla yağmurla karşılaşmazsınız, daha doğrusu karşılaşmazdınız. Artık, Thar’ın gözbebeği, çöl diyarı Racastan’da bile “yağmur yağmaz” dedikleri mevsimde, bir bakıyorsunuz bereketli yağmurlar iniveriyor gökyüzünden. Bikaner’e yapacağımız ziyaret öncesi yağdığı gibi. Hindistan’da yağmur bol yağarsa, temmuz, ağustostaki muson gibi, yağmurun o huzur veren şevkatini bir kenara bırakıp, yollar su doluverir. Tıpkı Bikaner’de karşılaştığımız gibi. Bu yağmurlardan sonra biz gezginlerin yollarda dikkatli yürümesi, bir çukura düşmemesi gerekir. Ancak, Bikaner sokaklarında suyun içine düşüp, yanınızda durup sizi izleyen inekle göz göze geldiğinizde, iş işten çoktan geçmiş oluyor.
An itibariyla, yedek çorap yoktur, dosttan, arkadaştan yedek çorap toparlanır, kıyafetler itinayla temizlenir, elden geldiği kadar. Paçalar kıvrılır, yola devam edilir. Malum, sokaktaki pek de temiz olmayan suya düşüldüğünden, çok hoş kokmanız da beklenemez o gün. Şans bu ya, o gün Bikaner’e 30 kilometre uzaklıktaki Deshnoke’de, Karni Mata Tapınağı ziyaret edilecektir.
Tanrıça Durga’nın izlerini taşıyan farelerin karşısına çıkacağınız gün, böyle bir kokuya sahip olmak, hayatın tuhaf bir sürprizidir size...
Karni Mata Tapınağı’nda son 600 yıldır insanlar farelere tapıyor. Günümüzde Hindistan’da farelere tapanların sayısı 5 milyon kişiyi buluyor.
Fareleri nedense pek sevmeyiz biz. Çok azımız onlara “ah canım” diye yaklaşır, pek dokunmak istemeyiz, yanımızdan geçse büyük bir panikle kaçarız, zira bizim gözümüzde fare, kirli ve zararlı bir hayvandır.
Karni Mata’da öyle değil.
VİSKİ GETİREN VAR
Karni Mata’ya girerken, genelde tüm tapınaklarda olduğu gibi girişteki kocaman zili çalarak, gelişinizi tanrılara haber veriyorsunuz. Artık huzuruna çıkmak için hazırsınız.
İçeri girince, fareden korkuyorsanız dahi, bunu unutuyorsunuz. En azından, unutmanız gerektiğini fark ediyorsunuz. Eh, sokakta kirli suya düşüp etrafa koku saçar bir şekilde tapınağa girince, fareler size daha da bir ilgi gösteriyor.
Ayakkabıyla girmek yasak, halk yalınayak giriyor. Yabancılar çorap ya da galoşla da kabul ediliyor.
Ancak, bazı tapınaklarda, galoşa izin verilse dahi, bazı kendini bilmez turist gruplarının ayakkabı üzerine galoş giymesi, sonra tapınaklarda saygısızca o galoşları çıkarıp atmaları üzerine, çoğu tapınağa artık galoşla bile kabul etmiyorlar. Henüz Karni Mata’da böyle bir durum yok, galoşla girebiliyorsunuz.
Tapınağa vardığınızda dışarıda gelinleri, damatları, adak adamak için ve kutsal bir ziyaret yapmak için heyecanla bekleşenleri görüyorsunuz.
Fare tanrılar için özellikle süt, pasta, pirinç hediyeleriyle gelmişler. Tapınak görevlilerine de hediyeler getiriliyor, viski getiren bile var.
Düğündeki pastadan önce onlar tatsın diye getirmişler örneğin, geri kalanını daha sonra gelinle damat yiyecek... Tapınakta fareleri elleriyle besleyen çok sayıda ziyaretçi görüyorsunuz, fareler de çok alışmış buna, baktılar elinizde minik bir yiyecek onlara doğru uzatıyorsunuz, hemen geliyorlar yanınıza...
VEBA SALGINI ŞEHRE UĞRAMADI
Fareler her yerde. Ama “pislik” söz konusu değil, Yerler temiz. Etraf temiz.
Hindistan’daki büyük veba salgınında bütün Hindistan vebadan kırılırken, Karni Mata tapınağının olduğu Bikaner’de vebadan bir kişi bile ölmemiş.
Fareler minicik, keyifleri yerinde... Zira herkes onlara hediyeler getirmiş, elleriyle besliyor. Bir düzine kadarı bir köşede bırakılmış kocaman süt çanağından lıkır lıkır süt içiyor, karnı doyunca bir kenara çekiliyor veya oradan oraya koşturmaya başlıyor.
Çok fazla sayıda ziyaretçileri olduğu için insana alışmışlar, bu da demek oluyor ki, kaçmıyorlar. Biraz dikkat etmek gerekiyor yürürken, bir de bakmışsınız önünüzde bir tane minik fare size bakıyor, sakın basmayın!
Siz tedirgin bir şekilde “ay fare, aman fare” diye tapınakta gezinirken, çevrenizdeki Hindular kutsal ziyaretlerini gerçekleştirip, sizinle ve sizin tedirgin halinizle eğlenebilir, yadırgamayın. Siz olsanız, aynısını yapabilirdiniz. Fare üzerinize mi tırmanmaya çalıştı, çok korkarsınız evet, ama Karni Mata’da bu sevindirici bir olay. Tapınakta herşey oldukça dingin, zaten bir süre sonra yanınızdan geçip gidenlerin fare olduğunu unutuyorsunuz (sanki)...
Karşınıza “beyaz fare” çıkarsa şanslısınız. Çünkü, tapınaktaki en kutsal fareyi görmüş oluyorsunuz. Maalesef biz gittiğimizde beyaz fare görmedik.
Her tarafta fare var, ilk başta biraz çekingen davransa da insan, beş dakika sonra alışıyor. Ve fotoğraf makinenize sarılıyorsunuz. Elinizle farelere yemek vermek isterseniz, buyrun.
Deshnok’ta heryıl iki kez Karni Mata festivali yapılıyor. İlk festival ilkbahara, ikincisi eylül-ekim aylarına denk geliyor. Bu festivallerde Hindular yeni doğmuş çocuklarını tapınağa getiriyor. Çocukların ilk saçlarını kesip tanrıçanın ayaklarına bırakıyor. İnanışlara göre, bu gelenek çocuklarının talihini açıyor.
Güzel bir Karni Mata Tapınağı gezintisinden çıktıktan sonra, böylesi bir “fare” korkusu ve önyargısını yenmiş, dünyanın en değişik tapınaklarından birini ziyaret etmiş, sanki biraz da yenilenmiş gibi hissederek ayrılıyorsunuz oradan..
Tapınak çıkışı karşıdaki dükkandan sıcacık bir Masala Chai içmeyi de unutmayın. Bunu hakettiniz.
TANRI YAMA’YA YALVARDI ÖLÜ OĞULLAR FAREYE DÖNÜŞTÜ
Karni Mata, bir kadın. Hindu tanrıçası Durga’nın yeryüzünde vücut bulmuş hali olarak kabul ediliyor. Dünyanın en ilginç tapınaklarından birinin kurucusu. 1387 - 1538 yılları arasında yaşadığı söyleniyor. 151 yaşında, Bikaner’deki bu tapınağın yapılışından sonra, ortadan kaybolmuş. Hinduizm inanışına göre Karni Mata, ölen üvey oğlunun dünyaya dönmesi için Ölüm Tanrısı Yama’ya o kadar çok yalvarmış ki çaresiz kalan Tanrı Yama ancak üvey oğlunun ve ölen bütün erkek çocukların fare bedeninde dünyaya gelmesine izin vermiş.
Karni Mata inancına göre, ayrıca tapınakta ibadet eden talebelerin ruhları, mabette bulunan her bir farenin içinde yaşıyor. Bundan dolayı fareler ibadet edenlere göre kutsal.
Tapınakta farelerin yemeklerinden sorumlu bir de rahip bulunuyor. Bu rahip yerlerde bulunan artık şeker ve yemek parçalarını süpürüp, ardından farelerin yeni yemeklerini düzgün bir çizgi halinde yere seriyor ki fareler guzelce yemeklerini yiyebilsin. Tapınaktaki fareler sayılamayacak kadar çok. Kontrolü zor olmasına rağmen hiçbir fare tapınak avlusunun dışına çıkmıyor. Siz tapınağın 200 metre dışında ayakkabılarınızı çıkararak tapınağa yürürken, hiçbir şekilde fare görmüyorsunuz. Dışarıdan kuşlar veya başka hayvanların içeri girmemesi için tapınağın çevresi tel örgülerle kapatılmış.
Fare olmadığına inanılan farelerin Karni Mata, ya da diğer adıyla Nari Bai tapınağında ziyaretçileri oldukça fazla...