Güncelleme Tarihi:
Arkadaşım Prof. (uzmanlık alanı göz zaten) anlayamamış. Gece vakti götürdükleri hastanedeki arkadaşları, meslekteşları da anlayamamışlar. Öksürük, ateş, ağrı... Piyasadaki griplere uymuyor, kan tahlillerinde bir ipucu yok...
Arkadaşımla bir davette karşılaştık salı günü.
Tabii ilk iş, kızının sağlığını sordum.
“Yahu sorma Serdar...” deyince korktum ama, yüzü gülüyor... “Ulan söylemiyorum sana, sağda solda anlatır beni rezil edersin!”
Nuh dedi, peygamber demedi, “Önemli bir şey değilmiş, toparlanmaya başladı...” O kadar!
Ulan başka kaynak mı yok, “tıp dünyasının dedikoducularını” şöyle bir turlayınca durum anlaşıldı.
*
Torununun hasta olduğunu, bir türlü teşhis koyulamadığını duyunca, babaannesi atlamış, Karamürsel’den İstanbul’a gelmiş.
“Koskoca profesör oldun, kızıma bakamıyorsun!” diye fırçasını da kaymış.
Sonra, hasta yatağındaki torununu sevmiş, alnını yanağına bastırıp ateşine bakmış, sevip okşamış, “Ayol bu çocuğun hastalığını anlayamadınız mı siz? Boğmaca olmuş bu çocuk!”
- Yahu anne... Hadi ben anlamadım, Türkiye’nin en iyi uzmanları gördü ...’ü. Kimse anlamadı, teşhisi sen koydun yani!
- Yavrum, çocuğum, oğlum... Sen koca bir doktor oldun, ama ben dört çocuk büyüttüm, bu kız boğmaca olmuş diyorum sana!
*
Açıp benim Prof.a doğrulattım bu hadiseyi. Öğrendiğimi duyunca, artık pes etti:
- Serdar sorma, karizma sıfır! Yahu kız gerçekten “koklüş” (boğmaca) olmuş, iyi mi! Artık pek boğmaca görülmediği için, aklımıza gelmedi. En nadir sendromları bile aradık da... Aaa, bana bak, yazma sakın!
- Aşk olsun, yazar mıyım hiç! Sen beni ne zannettin?