Güncelleme Tarihi:
- Sultan Vahdettin’in hayatını ‘Şahbaba’da yazmıştınız. Şimdi de torunu Neslişah Sultan’ı yazdınız. Neden?
- Aslında Neslişah Sultan’ın 90. doğum gününde, ona bir hediye olsun diye başlamıştım ama yetişmedi. Madem doğum gününe yetişmedi, bugüne kaldı. Neslişah Sultan, Osmanoğulları iktidardayken doğan son sultan. Dolayısıyla hanedan onunla biter. Zaten geçen yıl, son şehzade Osman Ertuğrul Efendi öldükten sonra, Neslişah Sultan, “Saray gören son şehzade de öldüğü için, artık bir hanedan değil aileyiz” açıklamasını yaptı.
- Sultan herşeyi açıklıkla mı anlattı yoksa sansürlemenizi istediği yerler oldu mu?
- Çıkmadan önce okudu kitabı. Mısır’ın krallık zamanındaki son first lady’si olduğu için, özellikle Mısır kısmında çok isim vardı. Orada hata yapabilirdim. Bazı tashihler yaptılar. Sansür olmadı.
- Biyografisinin yazılmasına hevesli miydi? Yoksa sizin meşhur inatçılığınızın rolü oldu mu?
- Sultan’ı çok zor ikna ettim. “Sen galiba yazacaksın, bari sağlığımda yaz” dedi. Yaklaşık iki yıl önce oturduk, bir yıl boyunca görüntülü kayıt yaptım. Yaklaşık 40 saatlik kayıt var. Ayrıca 25 yıldır da topladığım belgeler vardı. Belgeler ve anlattıklarıyla yazdım kitabı. Bazı belgelerdeki bilgileri de sansürledim çünkü okuyucuyu ilgilendirmeyecek şahsi kısımlardı. Şahbaba’da da aynı şeyi yaptığımda, herkes Atatürk’le ilgili olduğunu sandı ama öyle değildi.
- O kayıtlar bir gün belgesel olacak mı?
- Hayır. Onlar özel kayıtlar, bana hatıra.
- Kitapta Neslişah Sultan prensesliğin zor bir meslek olduğunu söylüyor. Prenseslik bir meslek mi?
- Sultan, prenses doğuyor ama sürgünde giyecek eteklik bile bulamıyor. Evde sürekli, “Sen prensessin, gülmeyeceksin, ağlamayacaksın, üzüntünü belli etmeyeceksin” deniyor. Fransa’da sürgünde yaşarken sokakta Fransızca konuşuyor, evde Fransızca konuştuğunda, “Sen Türksün, nasıl Fransızca konuşursun” diye kıyamet kopuyor. Çok zorluk çektiği için, “Prenseslik bir meslektir, hem de çok zor bir meslektir” diyor.
- Önsözde, “Neslişah Sultan’ın annesi Sabiha Sultan’ın,’Bugün Cumhuriyet kurulmuş, ailemiz vazifesini yapıp geçmiştir. İmparatorluk ayrı bir devirdi fakat o da Türk’ündü, bugünkü Cumhuriyet de Türk’ün malıdır’ sözlerini hatırlayın ve kitabı öyle değerlendirin” diyorsunuz. Niye?
- Çünkü Türkiye’de 80 yıl öncesine takılmış kafalar var. Hanedan-ı Sultan yazıyorsun, “Vay efendim hanedan yazarı” diyorlar. Ulan senin tarihin bu salak! Bugün, Fransa tahtının vârisi Henri De France’a sokakta bile “Efendimiz” derler. Tarihlerini reddetmezler. Gereksiz bir reddi miras yaşanıyor. Her inkılâp, meşruiyetini kazanmak için kendinden önceki rejimi kötülemek zorundadır. Ama o kısa bir süredir. Bizde uzun sürdü. Osmanlı da, Cumhuriyet de Türk’ün tarihidir. Devlet aynıdır. Rejim değiştiği için isim değişmiştir.
SULTAN BUGÜN NİŞANTAŞI CİTY’S ALIŞVERİŞ MERKEZİ’NİN OLDUĞU O BİNADA DOĞDU
Neslişah Sultan şimdi İstanbul Nişantaşı’nda City’s Alışveriş Merkezi’nin olduğu yerde doğdu. Orası, annesi Sabiha Sultan’ın konağıydı. 1924’te hanedan sınır dışı edildikten sonra hiçbir hanedan mensubunun malına el konulmadı. Bir tek Sabiha Sultan’ın bu konağına el konuldu. Sonra orası bir bankanın mülküne geçti, sonra da Şişli Terakki Lisesi’ne verildi.
ATATÜRK, NESLİŞAH SULTAN’IN ANNESİYLE EVLENMEK İÇİN SARAYA DİLEKÇE VERMİŞTİ
Atatürk, iki kere Sabiha Sultan’la evlenmek için saraya dilekçe vermiş. Eskiden usûl öyleydi. Fakat Sabiha Sultan istemiyor, çünkü Halife II. Abdülmecid’in oğlu, kuzeni Ömer Faruk Efendi’ye aşık. Zaten sonradan evlendiler. Sabiha Sultan çok entelektüel, birkaç lisan bilen, çok iyi yetişmiş bir sultandı. Daha sonra, başbakan Suat Hayri Ürgüplü’yle bir mektupta (üstte) bu konu hakkında yazışmaları var zaten.