Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2006 00:00
Kumaş tasarımcısı, antika uzmanı, mobilya tasarımcısı ve dekoratör. İngiltere Prensi Charles, ünlü film yapımcısı David Puttman ve Phantom of the Opera’nın yaratıcısı Andrew Lloyd Webber için çalışıyor. İTHİB’in düzenlediği kumaş tasarım yarışmasında jüri üyeliği için geçtiğimiz hafta Türkiye’ye geldi.
Robert Kime detaycı kişiliği ile tanınıyor. Yeniden düzenleme konusunda tam bir uzman. Prens Charles’a ait Clarense House onun eseri. "Mekanları değiştirirken ruhlarını korumaya çalışıyorum. Dekorasyon bittiği zaman ’Hiçbir şey değişmemiş’ diyorlar. Bu benim için büyük iltifat."
Tasarımla ilişkinizin ne zaman başladığını hatırlıyor musunuz?
- Tabii. Bir evin nasıl dekore edildiği ile fazla ilgilenen bir çocuktum. Anneannem dekorasyona çok meraklıydı. Ülke savaşa katıldığı için eve yeni bir eşya alamıyorduk. Elimizdekileri kullanarak yeni ne yapabiliriz diye düşünmeye o yıllarda başladık. Sandalyeden sehpa, perdelerden elbise yaptık.
Yarattığınız ilk şey neydi?
- Dekoratif tasarım ihtiyaçtan doğar. Çocukken çayıra bayıra yalnızca kendimin sığabildiği küçük evler yapardım. Ağaçtan ya da çalıdan. Evdeki halının kenarından küçük parçalar keser, kendi evimi dekore ederdim. O zaman ona ihtiyacım vardı.
Nasıl bir eğitim aldınız?
- Her zaman arkeolog olmak istedim. Çünkü tarihle çok fazla ilgileniyordum. Oxford Üniversitesi’nde Ortadoğu ve Avrupa tarihi ile ilgili eğitim aldım. 1200-1400 arası uzmanlık alanım. Tezimi Filistin ve Kıbrıs’ta yaşayan Avrupalılar, yani Levantenler üstüne verdim. Kültürel farklılıkların fazlaca olduğu ülkeler her zaman beni cezbetti. Doğu ile Batı’nın karışımını hiçbir şeye değişmem.
İlk paranızı nasıl kazandınız?
- Koleksiyoner bir ruhum var. Çocukken Roma paraları biriktirirdim. İlk halımı 12 yaşında satın almıştım. Bir İran, Pers halısıydı. Fakirdik. Yeni bir şey alabilmek için eskileri satmam gerekiyordu. Para kazanmaya da böyle başladım. Ne zaman daha iyi bir halı görsem evdekini satıp onu aldım. Mezun olduğum zaman Paris’ten Afganistan’a otomobille bir yolculuk yaptım. Sekiz ay sürdü. Türkiye ve İran’dan da geçtim. Benim için çok önemli bir deneyimdi. Türkiye’nin en küçük köylerine bile girip çıktım. Hayatımdaki ilk camiyi o seyahatim esnasında görmüştüm.
BURJUVAZİDEN NEFRET EDERİM
Prens Charles’la ne zaman tanıştınız?
- 20 yıl oldu.
Charles’ın neden sizinle çalıştığını biliyor musunuz?
- Çünkü benzer bakış açılarına sahibiz. Eski bir koltuğa baktığımızda ikimiz de aynı şeyi görüyoruz. Onu nasıl yeni bir koltuk yapacağımızı iyi biliyoruz. İkimiz de bu konuda çok yetenekliyiz. Bu yüzden iyi anlaşıyoruz. Prens Charles İslam sanatını çok seviyor. İslam kültürüne, İslam ülkelerine çok meraklı. Etnografik çeşitlilikten hoşlanıyor. Mesela Özbek tasarımı bir kumaş ürettiğim zaman beni anlayabiliyor. Bu anlattıklarımın burjuva sınıfına ait zevkler olduğunu düşünmeyin sakın. Ben burjuva sınıfından nefret ederim.
Modernizm hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce modern olan klasik olanın bileğini büktü mü?
- Her dönemin bir klasiği vardır. Akıllı tasarımcılar sonsuz olanın peşinden koşmalıdır. Bence klasik ve modern arasında kavga yok. Onları kavgaya sokmak çok çirkin bir eğilim. Önemli olan güzel olanın peşinden koşmak. Geçici bir ortamda yaşıyoruz. Eski ve yeniyi bir çatışma içine sokmamak gerekiyor. Yaparsanız takılı kalırsınız, bir sonuç elde edemezsiniz.
Hayalinizdeki evi anlatır mısınız?
- Geçen yıl Mısır’da üç dönümlük bir arsa aldım. Limon ve mango ağaçları ile çevrili. Buraya çamurdan bir ev yapmayı hayal ediyorum. İngiltere’de böyle bir şey yapmam mümkün değil. Yasak. Halı ve perdelerden çok hoşlanıyorum. Örgülü olan her şeyi seviyorum.
Bu röportajı okuyan insanlara evlerini dekore ederken nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?
- Evlerinin tavanları mutlaka ve mutlaka yüksek olmalı. Bu çok önemli. Evi döşerken bir veya iki tane çok güzel mobilya alsınlar. Güzel, kaliteli ve pahalı. Aldığınız iki mobilya sizin kişiliğinizi ifade etmeli. Unutmayın onlara baktıkça mutlu olacaksınız. Korkmayın asla pişman olmayacaksınız. Güzellikler insanı kolay kolay pişman etmez.
BIRAKIN UYUMSUZ OLSUN
Ev dekore ederken mobilyaları birbirine uydurma telaşı içine girmeyi çok gereksiz buluyorum. Bırakın uyumsuz olsun. Benim yarattığım mekanlarda hiçbir şey birbiriyle uyumlu değildir.
KENDİNE ÖZEL TASARIM İSTEYENLERİ SEVMİYORUM
Kendine özel tasarım isteyenleri hiç sevmiyorum. Gösteriş meraklılarından nefret ediyorum. Benim işim insanlara kendilerini rahat ve güvende hissedebilecekleri mekanlar yaratmak. Onları sade bir stile yönlendiriyorum. Dekorasyon dergilerindeki korkunç ünlü evlerinden uzak durmalarını sağlıyorum.