Güncelleme Tarihi:
Deniz İNCEOĞLU
Post-it! Aslında ingilizce bir kelime. Ama günlük hayatımızda hem ismini, hem de kendisini sık sık kullanıyoruz. Hatırlayamayanlar için, hani şu arkası yapışkanlı küçük sarı kağıtlar demem yeterli olur herhalde.
Evde ailenize ya da arkadaşlarınıza, iş yerinde hem kendinize hem de çevrenizdekilere not bırakma ihtiyacı duyduğunuzda tam ihtiyacınız olan şey.
“Kardeşim bize 40 yıllık post-it’in ne olduğunu, tarihini mi anlatacaksın” diye düşünenler olabilir, hemen konuya giriyorum...
Geçen gün Süzer Plaza’nın giriş katındaki Ekavart Gallery’de “Aklıma Takılan Şeyler” sergisini gezerken, yıllardır not tutmak için kullandığımız post-it’lerin birer sanat eserine dönüştürüldüğünü gördüm. Bunu yapan dahiyane sanatçı da Ardan Özmenoğlu.
Duvara yapıştırılmış, yer yer asılmış rengarenk post-it’leri görünce sakın ha “Ne var bunda, ben de renkli kalemlerle post-it’leri boyar yapıştırıveririm” diye düşünmeyin. Çünkü işin aslı gerçekten çok zor, çok uğraştırıcı.
HÜRREM SULTAN POST-İT’TE
Ardan Özmenoğlu (31), grafik tasarımı okumuş genç bir sanatçı. İşlerinde farklı materyaller ve zeminler kullanmayı çok seviyor. Benim favorim kocaman düz beyaz bir zemine “Image not available” yazmasıydı. Bu kadar basit bir cümleyle her gün karşılaştığımız bir detaya ve pek çok olaya ince bir gönderme yapıyordu.
Post-it’lerle uğraşmayaysa içindeki dürtüler vesile olmuş. Çünkü gördüğü her iki boyutlu imajı, üç boyutluya çevirmek gibi bir tutkusu var.
“Post-it’leri günlük hayatımda hep kullanıyorum. 2002-2006 yılları arasında ev arkadaşımla birbirimize not bırakmak için kullandığımız bütün post-it’leri saklıyordum. Kimi zaman fotoğraflara bakar gibi açıp okuyordum. İşte bu dönemde her zaman kullanmayı sevdiğim ipek baskıyla buluşturdum bu post-it’leri.”
Özmenoğlu, ilk önce kendi portrelerini 7x7 santim ölçüdeki post-it’lere aktardı. Ortaya sadece sarı zeminli değil, pembe ya da mavi gibi pek çok renkte iş çıkardı. Sonra tıpkı kendisi gibi kendi portresi üzerine çalışan Meksikalı ünlü ressam Frida Kahlo’nun (1907 - 1954) portresini çalıştı. Bu kadın ikonları Mona Lisa takip etti. Kimi zaman bir portreyi küçük post-it’e basarken, kimi zaman da pek çok post-it’i birarada kullanıp tek bir portre oluşturdu. Bunlardan biri de bu hafta Ekavart Gallery’de sergilenmeye devam edecek olan Hürrem Sultan.
Belçika’da Frans Masereel Merkezi’nde katıldığı bir atölye çalışmasında üç haftada hazırladı. Bir kopyası hâlâ oradaki müzede duruyor.
Sergide bunun dışında çini motifleri dikkat çekiyor. Bunun için yabancı bir arkadaşını Eminönü Camii’nde gezdirirken gördüğü çiniler ilham vermiş: “Çiniyi post-it çalışmalarına çok yakın buluyorum çünkü çinide de küçük parçalar biraraya gelip muhteşem bir görüntü oluşturuyor.”
Özmenoğlu, bunca iş için şimdiye kadar on binlerce post-it tüketti. Hiç bir zaman saymaya cesaret edemediğini de özellikle vurguluyor. Ama sergi açacağı yeni bir mekana girdiğinde ilk bakışta orası için kaç post-it gerektiğini hemen yaklaşık bir sonuçla tahmin edebiliyor. Sergi bittikten sonra da her eserin post-it’lerini bir kutuya koyup götürüyor. Çok önemli olanlarıysa çerçeveleterek bozmadan muhafaza ediyor.
Adres: Süzer Sanat Merkezi, Ritz Carlton Hotel Yanı, Gümüşsuyu, İstanbul. Tel: 0212 252 81 31.