Arkun Demiroğlu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2012 21:58
Özgür olun.
İstediğiniz kadar özgür olun ama gidebileceğiniz bir eviniz, bir yuvanız kalmadıysa neye yarar o özgürlük? Geri dönemedikten sonra, ne kadar kıymetli olabilir ki özgürlük?
Portekiz’i düşündükçe aklıma Antonio Lobo Antunes’in ‘O Esplendor de Portugal’ adlı kitabı ve bu kitabın sorduğu sorular geliyor. Peki, 1997 yılında yayımlanan bu romanın ya da Portekiz’in sırası mı şimdi?
Portekiz’in başarılı müzisyenlerinden Rodrigo Leao, 14 Ocak akşamı konser vermek için İstanbul’a geliyor. İş Sanat Kültür Merkezi’nde Leao’yu nisan ayında eski grubu Madredeus, mayıs ayında ise ülkenin en yetkin piyanisti olan Maria Joao Pires izleyecek. İstanbullular, farkında olmadan, 2012’nin ilk aylarında Portekiz’in etkisi altına girecekler...
BÜYÜLÜ DAĞ
Rodrigo Leao 1964, Lizbon doğumlu bir müzisyen. Besteleriyle dünya müzik sahnesinin en saygın isimlerinden biri olarak tanınan Leao 1982 yılında Setima Legiao, 1985 yılında ise Madredeus grubunu kurmuş. Bu gruplardan ayrılıp 90’lı yıllarda solo çalışmalarına başlayan müzisyenin birlikte çalıştığı sanatçılar arasında Ryuichi Sakamoto gibi büyük müzisyenler var. Leao’nun 2009 yılı albümü ‘A Mae’ Portekiz’den sonra 2010’da dünya müzik marketlerinde yerini aldı ve geçen yıl en çok konuşulan albümlerinden biri oldu. Portekiz’in hüzünlü ruhunu yansıtan ve melankolik şarkılardan oluşan ‘A Mae’ için Leao Portekiz, İspanya, Yunanistan, İngiltere, İtalya, Fransa, Makedonya, Belçika, Hollanda, Almanya ve Hindistan’da konserler verdi.
Sıra şimdi Türkiye’de mi? Leao Türkiye’yi sona mı sakladı diye düşünebilirsiniz. Pek sayılmaz... Rodrigo Leao’nun bugün Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa ve İspanya’da satışta olmayan yepyeni bir albümü var. Henüz dünya marketlerinde çıkış tarihi bile belli olmayan bu albüm sadece Portekiz’de piyasaya sürüldü.
Rodrigo Leao 28 Kasım’da çıkan yeni albümü ‘A Montanha Magica’yla ülkesinde listelere 1 numaradan girdi. Lizbon konserlerinden sonra Leao yeni çalışmalarını (büyük bir ihtimalle) ilk olarak İstanbullu müzikseverlerle paylaşacak. ‘A Mae’den daha elektronik, daha modern bir sound’a sahip olan yeni albümde bu kez New Age müziğinin de etkisi hissediliyor.
Portekizli müzisyenin çocukluk anılarından yola çıkarak hazırladığı yeni albümün ilk hit şarkısı ‘O Fio da Vida’yı Brezilyalı Thiago Pethit seslendiriyor. ‘Terrible Dawn’ şarkısını, sözlerini de yazan Avustralyalı Scott Matthew’ın yorumuyla dinliyoruz. ‘O Hibernauta’da ise vokal Portekizli Miguel Filipe’nin. Portekiz gitarını ilk kez bu yeni albümünde kullanan Rodrigo Leao’nun merakla beklenen İstanbul konseri 14 Ocak Cumartesi akşamı İş Sanat’ta.
ANTUNES’İN BAŞYAPITI
Jose Saramago 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığı zaman dünya edebiyat çevreleri Antonio Lobo Antunes’in de en az Saramago kadar bu ödülü hak ettiğini dile getirmişti. O günlerde Antunes’in hakkının yendiğini söyleyen okur ve eleştirmenlerin sayısı oldukça fazlaydı... Amerika ve Avrupa ülkelerinde takdir edilen ve Portekiz’in yaşayan en iyi yazarı olarak kabul edilen Antunes’in kitaplarının Türkçe baskılarının bulunmaması ise bizim açımızdan oldukça düşündürücü... Antonio Lobo Antunes’in değerli kitapları arasında farklı bir yere koyduğum ve başyapıtı olduğunu düşündüğüm kitabı ise yazarın 1997’de yazmış olduğu ‘O Esplendor de Portugal’ (Portekiz’in İhtişamı). Romanda söz konusu olan aile fertleri yaklaşık 15 yıldır bir araya gelmemişler. Anne ise birgün çocuklarının geri geleceklerini ve ailenin eski ihtişamlı günlerine geri döneceğini umarak yaşıyor... ‘Portekiz’in İhtişamı’nda birbirleriyle ve geçmişle hesaplaşan dört kuvvetli ses (dört monolog) eşliğinde ilerliyoruz..
Romanda her bölüm büyük harfle başlıyor ve nokta ile bitiyor. Her cümlenin bir paragraf olduğu, ve her paragrafta sadece küçük harflerin kullanılıp noktaya yer verilmediği kitapta 1932-1968 yılları arasında ülkeyi yöneten Antonio de Oliveira Salazar’ın diktatörlüğü, Portekiz’in Angola Savaşı ve ülkenin Afrika üzerindeki sömürgeciliğine de değiniliyor.
Geri dönülebilecek bir ev olmadığına göre nasıl eve geri dönebilirim...? (s.365) sorusunun sorulduğu Antonio Lobo Antunes’in ‘O Esplendor de Portugal’ adlı romanı sadece Portekiz edebiyatının değil, aynı zamanda Avrupa edebiyatının da en orijinal, en iyi romanlarından biri. Portekiz’in büyük yazarı Antunes uzun yıllar sonra da okunmaya devam edecek...
103 YAŞINDAKİ DEHA
Portekiz’in en etkili kültür elçisi bugün 103 yaşında olan ve her sene yeni bir
film yapan yönetmen Manoel de Oliveira. İKSV sayesinde İstanbullu sinemaseverlerin her yıl İstanbul Film Festivali’nde yeni bir filmini izleme şansını yakaladığı büyük yönetmen çalışmaya devam ediyor. Oliveira’nın Portekiz’de 2012’de çıkması beklenen yeni filmi Raul Brandao’nun tiyatro eseri ‘O Gebo e a Sombra’nın (Gebo ve Gölge) beyazperde uyarlaması. Filmin başrollerinde Michael Lonsdale, Jeanne Moreau, Leonor Silveira, Oliveira’nın torunu Ricardo Trepa ve Claudia Cardinale var. Oliveira’nın uzun zamandır yapmak istediği filmde kaçak oğlunu korumak için kendini feda eden bir aile reisinin hikâyesi anlatılıyor.
GENÇ KUŞAK VE FADO
19. yüzyıldan günümüze kadar uzanmış olan Portekiz’in folk müziği ‘Fado’, özlemin, hasretin, derin acıların, aşkın ve mutluluğun müziği olarak tanınıyor. Bu hafta Fado müziğinin gelmiş geçmiş en büyük yorumcusu Amalia Rodrigues’in izinden giden başarılı yorumculardan Cristina Branco’yla, ülkemizde henüz tanınmayan Antonio Zambujo’dan bahsedeceğiz. Peki neden Cristina? Neden Antonio?
Başarılı bir ‘Fado’ yorumcusu olan Cristina Branco bu müziğin çaresizlik, acı ve özlem temalarının yanısıra umut dolu, neşeli şarkıları da söylediği için diğer fado yorumcularından farklı bir konumda. Caz müziğinin tutkunu olan Branco fado söylerken caz’dan faydalandığını söylüyor. Branco’nun son albümünün adı ise ‘fado/tango’.
Başarılı yorumcu ‘fado/tango’nun kitapçığında, kalbinde Buenos Aires, Paris ve Lizbon şehirlerinin, Amalia Rodrigues’in 1945’te Rio de Janeiro’da çekilmiş bir fotoğrafın ve gitar, piyano, kontrbasla akordeonun olduğunu yazıyor. Branco fadonun tango gibi fakir ve çılgın insanların ritmi olduğuna ve bu müziğin büyük bir ruha sahip olduğuna inanıyor. Fado, tango ve caz’ın zengin birlikteliğiyle farklı bir albüm yapan Branco’nun ‘Quando Julgas Que Me Amas’ adlı fadosunda müzik Mario Laginha’ya, sözler ise büyük bir yazara, Antonio Lobo Antunes’e ait. ‘Quando Julgas Que Me Ames’ Antunes’in dokunaklı bir şiiri...
1975 doğumlu Antonio Zambujo ise üçüncü albümü ‘Outro Sentido’yla 2008, 2009 yıllarında ülkesinin sınırlarını aşıp Avrupa ülkelerinde ve Brezilya’da listelere girmeyi başardı. Cristina Branco’yla birlikte Fado müziğinin yeni nesli olarak tanıtılan Zambujo’da Branco gibi Fado müziğinin sınırlarını zorluyor. Zambujo Fado’yu cante alentejano (Kuzey Afrika etkili Güney Portekiz müziği) ve Brezilya’nın popüler müziğiyle harmanlıyor. Etkileyici sesi ve usta yorumuyla dikkat çeken Antonio Zambujo’nun son albümü ‘Guia’yla aynı adı taşıyan şarkıyı tek bir kere dinlemeniz bile Fado’nun ve Zambujo’nun etkisi altına girmeniz için yeterli olacaktır...