OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 24, 2005 00:00
Kerem Görsev’le röportaj gününde verdiği adrese gidiyorum. Uzaktan gelen güzel piyano sesi (belli ki usta egzersiz yapıyor), beni o kapıya doğru çekiyor. Önce zili çalmakta tereddüt ediyorum. Nedeni, bu güzel caz tınılarını yarıda kesmek istememem. Sesler sona erdi, çaldım zili. Üstat kapıda buyur etti beni.Caz ustası piyanist Kerem Görsev’in son albümünün ismi, sabah içtiği taze sıkılmış bir bardak portakal suyundan doğmuş: Orange Juice (Portakal Suyu). Sanatçı kısa süre önce hayata veda eden yakın dostu Kenan Onuk’a adadığı ve tanıtımı için turuncu bir frak diktirdiği 10. albümünü anlatıyor.Yeni albümün öncelikle adı dikkatimizi çekti. Portakal suyu nereden çıktı? - Buzdolabından yeni çıkarılmış soğuk portakalları sıkacaksın, öyle içeceksin. İnsanın boğazından inerken mutluluk veriyor. Ayrıca soğuk algınlığına iyi gelir. C vitamini kışın koruyucu olur. Çok severim, çok içerim. Bir sabah portakal suyumu içerken bu parçanın notaları döküldü tuşlara. Albüme de adını verdi. Diğer parçalar da bu konseptte toplandı. Turuncu frak diktirmek fikri nasıl doğdu?- Çocukluğumda babam klasik müzik konserlerine götürürdü beni. Orada çalınan müziğin yanı sıra, piyanistlerin ve orkestra şeflerinin giydikleri kıyafetler dikkatimi çekerdi. Kuyruklu ceketlerle onları penguene benzetirdim. Çok da hoşuma giderdi. Geçtiğimiz yaz Fethiye Hillside’da tatildeyim. Geceleri animasyon var. Animatörler rengarenk kostümler içinde sahnede dans ediyorlar. Oradaki turuncu kostümü gördüğüm anda frak yaptırma fikri doğdu kafamda. Bunlardan ben de istiyorum dedim. Animasyon ekibinin kıyafetlerini hazırlayan haute couture ustası Ahsen dikti, teslim etti.İLK DEFA GİYİYORUMDaha evvel hiç giymediniz ama bu kostümü, değil mi?- Doğru. Ama şimdi sizin için giyeceğim. Bir kere televizyonda, bir kere de konser için giydikten sonra açık arttırma ile satacağım. Elde edilen gelirle de öğrenciler yararına bir piyano alıp hediye edeceğim. Biraz da konserlerden bahsedelim...- Bu Trio ile (Volkan Hürsever ve Cengiz Baysal) bir buçuk senede sekiz yurtdışı konser gerçekleşti. Kasım ayında 11. Litvanya Caz Festivali’ne gideceğiz. Sonra da Stuttgart’ta bir konserimiz olacak. Yurt içinde ise yakın tarihte İzmir’de (27 Eylül), 16 Ekim’de Antalya Piyano Festivali’nde ve 23 Kasım’da İstanbul Akbank Sanat’ta konserlerimiz var. KASIMDA BİR CAZ KULÜBÜ AÇIYORUZYeni bir caz kulübü projeniz vardı?- Ortaköy Radisson Otel’de kasım ayında bir caz kulübü açıyoruz. Aytek Şermek ve Volkan Hürsever ile bir tam kuyruk piyano ısmarladık. Yurtdışından çok önemli müzisyen konuklarımız olacak. Dört buçuk metre yüksekliğinde tavan, kocaman sütunsuz bir salonumuz var orada. İstanbul’da ciddi olarak geleneksel caz çalınan bir kulübe ihtiyaç vardı. Yeni senede bir sürpriz yapacakmışsınız.- Evet sırada yeni proje var. 2007 ocak-şubatta New York’ta kayda giriyoruz. Albümün adı, No Shawe, No Kiss (Tıraş Yok, Öpücük Yok).ALBÜMÜ KENAN ONUK’A İTHAF ETTİ BİR ŞARKIYLA ANNESİNDEN AF DİLEDİAçılış parçası Sunday’i ve bu albümü yakın zaman önce kaybettiğim dostum Kenan Onuk’a ithaf ettim. Her gün konuşurduk. Onun da çok emeği vardır cazın sevilmesinde. Radyoda, televizyonda yıllarca program yaptı. 4000 CD’ye yakın caz koleksiyonu vardı. Bu parça onun için pazar günü evde tembelliği anlatıyor. Önce güzel bir kahvaltı, günün gazeteleri, sonra biraz şekerleme; Lig TV, tuttuğun takımın maç keyfi derken geçen bir pazar günü...Serenity, 2003 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın
film festivalinde 1923 yapımı 1,5 saatlik siyah beyaz sessiz film için yaptığım 13 parçadan biri. Respect’i annem için besteledim. Çocukluğumda annemi dönem dönem üzdüm. Benim için çok emek verdi. Bu günün gençleri ailelerine pek saygılı değiller. Bu, tatlı bir özür benim için. Brunch... Kimileri için pazar günlerinin vazgeçilmezidir. Bazen ben de gidiyorum. Gittiğimde beni en çok eğlendiren ve güldüren şey, insanların o büyük açık büfe önündeki koşuşturmaları. Tabaklarını dolduranlar, yiyemeyecekleri kadar
yemek alanlar... Ä°ÅŸte bu parça onlar için.Name of Love’ı 5 yaşındaki canım kızım Nisan’a yazdım. Bolero bir parça. Yellow (sarı), isminden de anlaşılıyor sanırım. Çok güzel öten bir sarı kanaryam vardı, ona yazdım. Çalarken onu seyrederdim. Üç ay evvel öldü. Öyle güzel öterdi ki... Ãœzülüyorum sesini kaydedemedim diye.Unagi SuÅŸi, yılan balığı demek. Kontrbasçı dostum Volkan Hürsever’e ithaf ettim bu parçayı. SuÅŸiyi çok sever. Volkan bu albümde kat kat üstün bir performans gösterdi. Davulda Cengiz Baysal’ın inanılmaz çalışı ile tam bir interplay (dünyada iç içe çalma konsepti ve soların demokratik olarak bölünme tarzı) albüm oldu.Â
button