OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 26, 2000 00:00
PORNOGRAFİ ÜZERİNE… Cinsellik sözkonusu olduğunda, geleneksel etiğin insanın kendi bedenine dokunmama tabusundan, pornografik nesneye karşı iğrenme, sakınma ve öfke gibi duygulanımlarına dek kapsayıcı birçerçeve oluşur. Bu kapsayıcılık geniş bir etkileme alanına yayılır. Sözgelimi, moda genel anlamıyla kadın bedenini izlenilecek bir görsel malzemeye dönüştürür. Giyim malzemeleri ve bunun sunum biçimleri, kadın bedeninin pornografik eyleme nesne oluşturacak çerçevesini de çizer. Müstehcen, erotik ya da Pornografik gibi sözcüklerin, insan zihninde doğrudan çağrştırdıkları görüntü hemen ilk elden bir kadın bedenidir. Bu yorumun çok erkek odaklı bir bakış olduğu söylenebilir, ama sıralanan bu kavramların ortaya çıkış ve yapılanma aşamaları, sürekli kadın bedeninin konumuna bakış olgusundaki ivmelenişlerle gerçeklenmiştir. Sözkonusu saptamanın değil, sürecin kendisinin bir erkek niteliği taşıdığındandır bu. 18. yy'da erotik sözcüğü "aşkla ilgili olan" diye tanımlandı. Yine aynı zaman dilimindeki kimi kaynaklarda, "deliryum" kavramından söz edilerek, ' 'bedensel arzuların normalden fazla olması" anlamı da yüklendi sözcüğe. Bu dönemin sözlük ve ansiklopedilerinde pornografi sözcüğü yer almadı. 1976'da yayımlanan yarı roman yarı ahlaksal bir metnin adı "pornographe"ydi. Kitabın yazarı Relif de la Bretonne, "pornografi" sözcüğünün Yunan aslı olan "fuhuşla ilgili yayın" anlamıyla oynamaktaydı. 19. yy'ın ortalarından itibarren, pornografi sözcüğü "müstehcen olan", "halkın tüketimine sunulmuş olan müstehcen yayın" biçiminde tanımlanmaya başlandı. Paul Gebhard, müstehcen kavramının eskiden büyüklüğü ve çirkinliği anımsattığını ve aşırı derecedeki şişmanlık ya da zenginlik için kullanıldığını söylemiştir. Son zamanlarda ise müstehcenlik kavramı, pornografi ile kaynaşmış ve yalnızca çirkin bir şekilde ortaya konulan cinsellikle ilgili malzeme için kullanılır olmuştur. "Sanat ve Pornografi" kitabının yazarı Morse Peckham ise pornografiyi "insan cinsel organlarının uyarılmış biçimleriyle görsel ya da sözlü olarak gösterilmesidir" biçiminde tanımlanmaktadır. Kavramın ortaya çıkışı konusundaki bir tarihsel inceleme de, Walter Kendrick'in çalışmasıdır. Kendrick, modern pornografi kavramının ortaya çıkışını, "18. yy sonu ve 19. yy başında biraraya gelen birbirinden çok farklı iki farklı akıma dayandırmaktadır: 1) Pornografik olarak sınıflandırılan nesneler için gizli müzeler; ve 2) fuhuşla ilgili ortaya çıkan pek çok yazı". Sözkonusu müzeler, malzemenin tüketiminde etkili bir denetim aracı işlevi görerek, alt sınıf ve kadınların bu alandan dışlanmasını sağlayacaktı. "Bu müzeler, kilitli odalar ve kataloglaşmamış derlemeler" biçimindeydi. Bu uygulamanın 1. Dünya Savaşı yıllarında kaybolmaya başlaması müstehcen olanın açığa çıkması ve geniş bir kitleye ulaşması anlamına geliyordu. Bu noktadan sonrada, engellemeler, sınıflandırmalar ve sansürler ortaya çıkar. "Bu anlamda, kategori olarak pornografinin doğuşu, kültürün demokratikleşmesi tehlikesine karşı-yanıt olarak ortaya çıkmıştır denebilir" diyor Hunt ve kültür demokratikleşmesinin, kadının kültür tüketimine katılımıyla gerçekleştiğini belirtiyor. Müstehcen, Arapçada "ayıp, terbiyesizce" anlamına geliyor. Sözcük kökeni olan hücnet ise "soysuzluk, bayağılık, söz ve dil ayıbı" demek. Bunlar müstehcen kavramını çözmekten çok, karıştıran karşılıklar. Çünkü, müstehcen sözcüğünün kendisi gibi yer ve zamana göre değişen etik bağlanımları göreve çağırıyorlar. Havelock Ellis ise, müstehcenin ingilizce karşılığı olan "opscene"den yola çıkmış. Bu sözcüğün Latince kökeninin "scene" yani sahneleme olduğunu, dolayısıyla müstehcenin sahne dışında olan, normal olarak yaşam sahnesinde sergilenmeyen olduğunu savlıyor. Çizgi romanların, aksiyon ve Pornografi filmlerinin "Beyaz dizi", Polisiye ve bilim-kurgu romanlarının, soap opera dizilerinin, futbol maçlarıyla bağlantılı yayınların, pop müziğin ve bu sıralanan alanlar ile akrabalık bağı olan tüm alanlardaki nesnelerin içerik ve estetik değerlerinden daha fazla kullanım değeri içinde yapılanana geniş görkemli anlamsal yapıları birincil konumda bulunur. İlgilenilen konu pornografi olduğunda ise, ortada bir izlenen ve izleyici öznenin karşısında duran bir olgu ya da nesnenin söz konusu olduğu bir düzenekle karşılaşırız. Sözgelimi, dış dünya karşısında mahremiyet koşullarını tümüyle sağlamış bir çiftin sevişmesi bir üçüncü göz tarafından da izlenmiyorsa, pornografi değildir. Çünkü eylem değil eylemin görüngüsü pornografiyi gerçekler. Pornografinin kaçınılmaz unsuru, onun bir " gösteri" olmasında yatar. Diğer gösteri alanlarında olduğu gibi, seyir olgusu pornografik nesnenin alımlanmasında da vardır ama burada izleyicinin "ister istemez röntgenci pozisyonuna itilmiş"liği de sözkonusudur. Röntgenlenmenin nesnesi konumundaki pornografik metin, eylemin öznesi konumundaki izleyici karşısında: Özne-nesne rol değişimini gerçekler. İzleme/izlenilme ekseninde dönenen sunum, mahremiyetin ve röntgenin etik ibrelerini, toplumsal yapılanma çerçevesinde tersine çevirir; gerçekliğin değil, sakatlanmış gerçek imgelerinin bireyin tekil yaşam alanını kuşatması gibi. Gerçekliğin ya da olgunun kendisi değil, iletisi dolaşımdaki yerini alır böylelikle. Pornografik ürünün değerlendirilme kıstası, etik ya da estetik çerçevelerden hangisiyle yapılıyorsa, diğerinde, yanıltıcı yargıların oluşma olasılığı çok daha güçlü olmaktadır. Genelde pornografik nesnede, uyarılma, orgazm, boşalma ve de rahatlama konumlanışlarında düzenli bir akış görülmez. Eylemlerin akış düzenleri kesilip, yeniden başlayarak, pozisyonlar ve eşler değiştirilebilir sürekli. "Sonuç: Başlangıcı ve sonu olmayan bir genel faaliyet karışımıdır."Zaman ve mekan mefhumları da -istisnai durumlar dışşında- işlevlerini yitirirler pornografik metinlerde. Mekan "herhangi bir yerdeki herhangi bir oda olabilir, oyuncuların çevreleri ile ilişkileri yoktur. Hiçkimsenin döşemeyi lekelemek ya da ısıtıcıyı açmak gibi bir endişesi yoktur. Işık hiçbir zaman fazla parlak, müzik volümü fazla değildir. Çiftler hiçbir zaman yastıkların çok sert olması, halıların ayaklarının altından kayması ya da etrafta başka sevişen çiftlerin olması gibi konular hakkında tasalanmak zorunda değillerdir. Herşey kendiliğinden oluşur. Zührevi hastalıkların ve gebeliğin bilinmediği, kadınların hiç adet görmediği bu hayal dünyasında cinsel temizliğe ve doğum kontrolüne yer yoktur. Bu savların ötesinde, müstehcen olarak tanımlanan filmlerin tümünde varolan bir olguyu da öne sürmek gerekli: Bu filmlerde cinsel eylemin başarısızlığa uğrama şansı olmadığına göre, eylemin sonucuna ilişkin merak değil, bizzat eylem öne çıkıyor. Müstehcen olarak tanımlanan filmlerde izleyicinin edilgenliği en üst noktaya ulaşıyor, ne var ki bu olgu da müstehcenlik kavramını açıklamaya yeterli değil. Çünkü tam da müstehcen sayılan filmlerin kullandığı trükler üzerine inşa edilmiş olan, sonuç değil eylemin kendisi üzerine yoğunlaşan "sarı tebessüm" gibi bir filmin müstehcen değil de neden erotik sayıldığını açıklayamıyor. Pornografi, kapsamı içinde olduğu genel dizge cinselliği ya da cinsel edimi, etkileşimde olduğu diğer alanlardan kopararak, indirgenmiş ve daraltılmış bir etkinliğe dönüştürür. Toplumsal ve birey bazındaki duyumsal etkileşimleri ile ve gönderme noktalarıyla oluşan doğal bağlar; "gösteri" sırasında bağlamlarından koparılır. Hazzın yerine "hazzın ikamesi" konularak, şeyleşmiş bir cinsellik gerçeklenir. Cinsel pratiğin kaçınılmaz bir tamamlayıcısı rolünü iyice pekiştiren pornografik nesne, ahlakdışılık ve sistemle çatışmak bir yana, onun tamamlayıcısı rolünü de üstlenir, tüm lanetlenmişliğiyle...Kadınların pornografiye bakışlarında ise bir utanmadan çok, gerilim içine giriş var. Feminist tavır, olguyu bir cinsel saldırı olarak algılarken; kadınlara yönelik zor kullanım ve tecavüzle mücadelenin merkezine oturtur pornografiyi. Kadınlar kimi zaman pornografiyi rahatsız edici ve iğrenç bulurlar. Feminist tavırsa, pornografinin "cinselliği değil, yalnızca erkeğin kadın üzerindeki egemenliğini yansıtan" bir aygıt olduğunu düşünür. Zaman içinde, pornografik metinlerdeki istekli ve güçlü erkek figürünün yanında en az onun kadar istekli, kendinden emin ve uyarılmış bir kadın figürü oluşmaya başlar. Cinsel eylem hiçbir ön oluşum evresi geçirmeden kendiliğinden gerçekleşir. Herkes her an ve her durumda sevişmeye hazır konumda beklemektedir adeta. Bunun yanında, uyarılma ve orgazm arasındaki süreç son derece doğrusal ve hızlıca olur. Feministlerin bu noktadaki bir eleştirisi de hemcinslerine yönelir. Bu metinlerdeki kadınları "kılık değiştirmiş erkekler" olarak tanımlarlar. Çünkü konumlanışlar farklı olsa da, bu metinlerdeki kadınların tavırları, erkek oyuncularınki ile örtüşüm içindedir. Feministleri bir yana bırakırsak, tüm bunlara ek olarak, insan cinselliğinin ayrım noktaları yokedilerek, indirgenmiş bir cinsellik sergilenir pornografik metinlerde. Pornografi kavramının oluşum süreci ve geçirdiği aşamalar gözönüne alınınca cinsellik genel kategorisinden türemiş bir kavram olduğu görülür. Zaman içinde yan-anlamlar, alt-anlamlar ve gönderme yapılan diğer kategorilerle genişletmiştir çapını bu lanetli alan. Bu nedenle; salt cinsel organların genital birleşimi ya da insan bedeninin çıplaklık halinin sergilenmesi oluşturmaz pornografiyi. Çağdaş yaşamın kitle iletişim pervasızlığı içinde, mahremiyet çerçevelemesine dahil olabilecek her oluşum ve bireysel olanın sınırındaki her olgu "gösteri"nin katalizörlüğünde pornografik nesneye dönüş(türül)ebilir. Fallik unsurun vücut bulduğu her nesne pornografik estetiği oluşturabilir. Düzen koruyucunun elindeki Smith-Wesson ya da "
haber" spikerinin insanlara doÄŸrulttuÄŸu mikrofonu gibi... Çerçevenin bu denli geniÅŸ olması, neredeyse herÅŸeyin " pornografik" nitelik taşımasına yol açabiliyor. Ä°letiÅŸim ve gösteri dünyasının bozuÅŸturuculuÄŸuna karşı durabildiÄŸimiz nokta ÅŸimdilik burada son buluyor. OÄŸuz GÃœVEN - 26 Haziran 2000, Pazartesi Â
button