Politik bir yol komedisi

Güncelleme Tarihi:

Politik bir yol komedisi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2011 20:15

Bir Laz erkeği ve Kürt kızının Diyarbakır’dan Karadeniz’e uzanan yolculuğunun, komedi ve politik göndermelerle süslü hikâyesi. Yangın Var’ı 120, Deli Deli Olma ve 72. Koğuş’tan hatırladığımız Murat Saraçoğlu yönetiyor. Farklı kültürlerin çatışmasından filmin komedisi doğmuş. Terör odaklı önyargılarla işlenmiş hikâye, dengeli bir politik duruş sergiliyor. Başrollerde Osman Sonant ve Nesrin Cavadzade var.

Bir filmde, bir Kürt kızı ve bir Laz erkeği bir araya gelir, Güneydoğu’dan yola çıkıp Karadeniz’e doğru giderlerse ne olur?
Politik bir yol komedisi olur.
Konu iyi işlenirse film, politik anlamda dengeli söylemlere sahip olur.
Kültür çatışmalarından doğacak komedisi ise garantidir.
Başroller arasındaki kimya tutmuşsa, komediye hikâyenin sonlarına doğru sıcak bir romantizm de eklenebilir.
İşte bunların hepsi olmuş Yangın Var’da.

YAPIMCI BOĞAZİÇİ’NDE ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
/images/100/0x0/563d4e29f018fb32c8ee56c6


Yangın Var’ı, 120, Deli Deli Olma ve 72. Koğuş filmlerinden hatırladığımız Murat Saraçoğlu yönetiyor.
Filmin yapımcısı Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden Yrd. Doç. Koray Çalışkan. Çalışkan, gerçek bir olaya dayandırdığı senaryoyu Murat Batgi ile birlikte yazmış.
Yangın Var, Trabzon’un Çayırbağı beldesine hibe edilen itfaiye aracını teslim almak için Diyarbakır’a giden Karadenizli şoför Koşman’ın yaşadığı komik olayları anlatıyor.
Diyarbakır’dan dönüşte çeşitli evrakların devir teslimi için müdür yardımcısı Asya da ona eşlik ediyor.
Yolculuk sırasında Asya ile Koşman, kültür çatışmalarının da içinde olduğu ilginç bir aşka yelken açarken bir taraftan da önyargıların atılması ve iki tarafın birbirilerini anlaması üzerine bir hikâye başlıyor.
Koşman, Mevlana’nın “Yardımseverlikte ve cömertlikte akarsu gibi olun” öğüdünün canlı örneklerini Asya’yla birlikte doğuda görüyor.
O arada sabah kahvaltısında ekmek arası ciğer yiyen bir halkla da tanışmış oluyor tabii.
Şaşkınlıklar şaşkınlıkları izliyor.
11 Eylül’den sonra Amerika nasıl her Müslüman’a terörist gözüyle baktıysa, Türkiye’deki terör olaylarından sonra da askerimiz ve hatta halkımız Doğulu vatandaşların çoğuna ilk başta şüpheli gözüyle bakıyor.
Satır aralarında, komediye ara verilen sahnelerde bu gerçeğin de altını çiziyor, Yangın Var.
Ama dengeli olmayı başarıyor, şehitlerimize ve askerimize de saygı duruşunda bulunarak.

BAŞROLLERİN KİMYASI TUTMUŞ

Başrollerde, 16. Altın Koza Film Festivali’nde Pandora’nın Kutusu filmindeki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu seçilen Osman Sonant ve Altın Portakallı Nesrin Cavadzade var.
Onların kimyalarının tutmuş olması, iyi bir ikili olmaları filme yarıyor.
Ve tabii küçük rollerde de olsa filme renk katan Erkan Can, Şerif Sezer, Yavuz Bingöl, Reha Özcan, Gaffur Uzuner ve Metin Yıldız gibi ünlü oyuncuları da unutmamak lazım.
Şerif Sezer’i ayrı bir yere koyuyorum.
Sezer’in hakkı Sezer’e, Gürcü anne rolünde döktürmüş.
Karadeniz’in enfes görüntülerinin eşlik ettiği sahneler, Şerif Sezer’in müthiş oyunuyla filmin en keyifli anları olarak akıllara kazınıyor.

Oyuncu Osman Sonant: Göbeğime çok güldüm
/images/100/0x0/563d4e29f018fb32c8ee56c8

Filmdeki ve şu andaki halini görenler hayli şaşıracak. Kaç kilo fark var iki Osman arasında? Ve insanlar bu duruma nasıl tepki veriyor?
- Film bittikten sonra 10 kilo verdim. Herkes çok şaşırıyor bu halime. Tanımayanlar çoğunlukta. Geçen haftaki galamızda birçok insan etrafımda Osman Sonant nerede diye koşuşturuyordu. Çok rahat bir gala geçirdim o yüzden, kimse tanımadı.

Filmde sence en komik sahne hangisi?
- Ben izlediğimde göbeğime çok güldüm.

Peki o zaman bu göbeğin nedenini ve filme katkısını alalım senden?
- Aslında kilo alma aşamasındaydım. Eşimin hamileliğine eşlik ediyordum adeta. Yapımcımız Koray göbeğimi görünce bundan çok etkilendi. Sakın kilo verme, hatta daha fazla al dedi.

Nerelisin, filmi izleyen herkes Karadenizli olduğunu düşünecek?
- İstanbulluyum. Ama çok Karadenizli vardı etrafımda, özellikle de Beykoz’da yaşarken. O kadar beynime işlemiş ki onların konuşmaları ve tavırları. Bir de benim askerden bir arkadaşım vardı, onun melodisini kullandım aslında.

Bu filmde Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş dünyanın en uzun burunlu adamı var.
- Çok ilginç biri. Madalyasını cebinde taşıyor. Bunu her konuşma sırasında inanmayanlara gösteriyor.

Rol arkadaşım ille de Nesrin Cavadzade olsun, demişsin. İyi ki de demişssin, kimyanız çok iyi tutmuş. Çok önemli, çünkü ikinizin üzerinde gidiyor hikâye. Nasıl bir çekim süreci geçirdin ve illa Nesrin olsun demendeki neden neydi?
- Nesrin ile odition için çağırdılar. Benim durumum garanti gibiydi, Asya aranıyordu. Ben Nesrin’i önceki filmlerinden biliyordum, çok beğendiğim bir oyuncuydu. Bir okuma provası yapalım dedik çekimden önce. O sırada böyle ilginç bir güç, sihirli bir değnekle o odaya dokundu ve gülmeye başladık. Nesrin gittikten sonra ben de “Ne düşünüyorsunuz bilmiyorum, baskı yapacak değilim size, ilk kez başrol oynuyorum, yanlış bir şey söylüyorsam beni uyarın lütfen ama bence Asya, Nesrin” dedim.

Var mıdır böyle senin altıncı hislerin?
- Vardır, özellikle insan konusunda... Eşimi seçmeme de yardımcı olan buydu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!