Polemik yaratacak kimse kalmadı

Güncelleme Tarihi:

Polemik yaratacak kimse kalmadı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 21, 2005 00:00

Gülben Ergen, mutlu evliliğinin sırlarını anlatırken, sanatçı arkadaşlarına gönderme yapmadan da edemedi: ‘Eğer karşı taraf üretmiyorsa, ben polemik yaratamıyorum ki! Birlikte koşacağım kimse yok artık. Benim yürüdüğüm yolda, herkes geride kaldı.’

- Uzun zamandır derin bir sessizliğe gömüldün. Neler yapıyorsun?

Her zaman olduğu gibi yine yoğun bir çalışma temposu içindeyim. Şu an görüşmeleri tamamlanmış bir dizi film var. Uzun zamandır çok dizi teklifi geliyordu ama hiçbiri içime sinmiyordu. Ancak Gani Müjde, o sempatikliği ile beni o kadar güzel ikna etti ki. Daha doğrusu inandırdı ki... Kısmetse, yeni yayın döneminde Kanal D ekranında olacağız.

- Adı nedir, nasıl bir hikayesi var?
/images/100/0x0/55ea87e0f018fbb8f8860823


Dizinin ismi Gönül... Gönül, karakterimizin adı. Başından üç evlilik geçmiş, üç eşiyle de problemler yaşamış, üç çocuğu olan, ayakta durmak için mücadele veren bir kadın bu.

- Eşlerini kimler canlandırıyor?

Şevket Çoruh, Ragıp Savaş ve Güven Kıraç. Komedi tarzında bir dizi ama dram tarafı da çok fazla.

- Gönül’ün üç evliliği de neden bitmiş?

Yaşadıklarının içinde ihanet var, kayınvalide var, bir de sürpriz bir hikaye daha var, onu söylemeyeyim. Biraz fazla gururlu bir kadın Gönül!

- Yani son zamanlarda, çok sık rastladığımız ayrılık hikayelerini içinde barındıran bir dizi...

Evet, her gün çok sık okuduğumuz hikayeler var bu dizide. Ancak bu hikayede beni en çok etkileyen, Gönül’ün yalnız başına hayatta kalması, tek başına, eşlerinden nafaka bile almadan mücadele etmesi, çocuklarına bakması oldu. Güçlü bir kadın Gönül.

KARŞI TARAF ÜRETMİYOR

- Ya albüm?

Bir yıldır yeni albüm üzerine çalışıyorum. Şu anda sekiz şarkı oldu. Yıldız Tilbe, Yalın, Nazan Öncel, Metin Özülkü, Mete Özgencil, Fettah-Alper ikilisi, Hakkın Yalçın ve Şehrazat şarkıları var. Ve Şehrazat yeniden hayatıma hoşgeldi.

- Hırslı olduğun da bir gerçek...

Hırs mı? Peki hırs diyelim. Ben kendimi çok seviyorum ve sayıyorum. Başarılı olduğum zaman, tenimi de, yüzümü de, günümü de, evimi de, ailemi de, ilişkilerimi de çok seviyorum. Ben, çalışarak örnek olmayı seviyorum. Eğer bu işi yapmasaydım, yine bu kadar hırslı olurdum. Çalışmayı, yorgun uyumayı ve sabah, bir amaçla uyanmayı seviyorum.

- Yani güne, ‘Bugün nasıl polemik yaratayım’ diye başlamıyorsun?

Artık benim polemik yaratacağım hiç kimse kalmadı. Rakip olarak dövüşeceğim, repertuvarını takip edeceğim, o diziyi böyle mi yapmış, bu fotoğrafı şöyle mi çektirmiş diyeceğim, hiç kimse yok!

- Bu, vardı ama artık kalmadı anlamında mı?

Vardı ama artık tadı kaçtı anlamında...

- Nasıl tadı kaçtı?

Buna halk nokta koydu. Dinleyicinin kulağının sağlamlığı, okuyucunun dikkatli bir şekilde söylemleri ayırt etmesi, izleyicinin, ‘Artık bunların birbirleriyle hiç alakası yok’ demesiyle son buldu. Bu, zaten benim kendimde hissettiğim bir şeydi. Bir laf salatasının içinde döndüğümüz çok zamanlar oldu. Bütün bunlar, insanın kendini ispatıyla, hayata bakış açısıyla değişti. İnsan değişmez mi, değişir, gelişir...

- Tek başına kaldığını mı söylüyorsun?

Genel anlamda şunu söylüyorum: Artık karşı taraftakiler üretmiyor. Yani, karın, eşin, kardeşin, çocuğun, işin, sporun vs... Bunlar popüler gündemler. Asıl gündemler başka bir şey. İşten bahsedin bana. Sinema filmi, nedir gişesi? Albüm, şarkılar, konser, ekstra, imza günü... Kimi, nerede işini yaparken görüyoruz? Eğer karşı taraflar üretmiyorsa, ben polemik yaratamıyorum ki! Polemik yaratmak için de buna ne eşim, ne annem, ne de evim müsait. Benim arada bir çıkarttığım, sadece selülitim var. Onun dışında boş gündemlerim yok.

- Kısacası rakibin yok mu?

Rakibim yok demiyorum, birlikte koşacağım kimse yok diyorum. Benim yürüdüğüm yolda, birlikte yürüdüğüm insanlar yok ki, geçmeye ya da farklı bir atak yapmaya çalışayım!

HÜLYA AVŞAR GERİDE KALDI

- Yani herkes Gülben Ergen’in gerisinde mi kaldı yani?

Evet, geride kaldılar.

- Buna Hülya Avşar da dahil mi?

Tabii ki dahil. Çünkü artık o, bambaşka bir yerde.

- Nerede?

Kendince istediği, seçtiği yerde...

- Sen nasıl bir yerdesin?

Ben de çok istediğim bir yerdeyim.

- Yani?

Yani, kaliteli, çalışan, üreten, gülümseyen, güçlü, dürüst...

- Gerçekten takibe aldığın, kafanı taktığın kimse yok mu?

Kendi içimde Sezen Aksu, Meltem Cumbul, Demet Akbağ’a takarım. Candan Erçetin’i takibe alırım. Mesela Meltem Cumbul’un, filmlerine, oyunlarına, hayattaki duruşuna, Londra’ya gidişine, boşanmasındaki asalete ve sessizliğe, saçına, makyajına bayılıyorum. Çok sağlam duran ve çok iyi bir oyuncu. Demet Akbağ da aynı şekilde. Ve hiçbiri de ‘Ben en iyi oyuncuyum’ demiyorlar. Halbuki onlardan iyi oyuncu yok Türkiye’de. Sezen Aksu gibi... Sezen Aksu hiç, ‘Ben çok iyi yorumcuyum’ diyor mu? Asla! İşte ben artık bunları takip ediyorum.

- ‘Polemiklerin kadını Gülben Ergen’ de oldun. Şimdi pişman mısın?

Hayır değilim. Zaten son birkaç yılda bunlar da azaldı artık. Bunu da başardım. Yani farklı olmayı, işin altını çizmeyi, işimden bahsettirebilmeyi başardım. Tabii ki aile de çok önemli. Evliliğin bana kattığı güzellikler, aşkın bana kattığı enerjiden dolayı da daha da farklılaştım.

- Mesleki anlamda endişelerin de kalmadı o zaman...

Yok kalmadı. Başkasını takip ederken, insan kendine bakamıyor. Yani yanındakine bakarken düşersin. Yanındakine bakmadan koşarsan, hep ileri gidersin. Ben artık bunu yapıyorum. Sağıma, soluma bakmadan, ileri bakarak koşuyorum. Her şeyin bedeli çok çalışmaktan geçiyor. Bedel, çok yorulmak, havaya girmemektir.

Seven erkek aldatmaz

- Sibel Can’ın evliliği bir ara bitme noktasına geldi, diğer tarafta Hülya Avşar boşandı. Ne söylemek istersin?

Herkes evliliğini ve hayatını kendi deneyimlerince yaşıyor. Mustafa ile biz dedikodu yapıyoruz, küsüyoruz, sonra barışmanın yollarını arıyoruz. Ben ona mektuplar yazıp kapının altından atıyorum, mesajlaşıyoruz. Böyle şeker bir hava var evimizde. O yüzden başkalarının paylaşımlarına benzemiyor. Mesela para! Böyle bir konuşma olmaz bizim evliliğimizde.

- Aldatma...

Aldatma mı? Şaka gibi bir şey. Erkeğin doğasında var, doğanın kanunu deniliyor. Ne demek doğanın kanunu, böyle bir kanuna boyun eğmek ne demek? Yeni evlenenlere nasıl bir örnek olmaktır bu? Erkek sağlıklı bir yaşta, severek evlenirse aldatmaz! Erkek aldatır dersen, onu yaşarsın. Türk kadınına, genç kızına böyle örnek olunmaz. Türkiye’de yaşıyoruz. Daha başlık paralarını yeni atlattık. ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyaları yeni yeni yürüyor. Modern, Atatürk ülkesinde yaşıyoruz. Olmaz!

O DÖPİYES OLMAMIŞ

- Hülya Avşar, ‘Erkek aldattığını hissettirmediği sürece sorun yok’ diyor.

Ne kadar kırıcı bir durum! Ben de boşanan anne-babanın bir çocuğuyum. Soğuk sessizliklerin olduğu bir evde çocuğun büyümesinden yana değilim tamam. Ama affetmek ne demek? Yüreğin, başka biriyle paylaşılması, özrü olan, affedilecek bir şey midir? Haydi yüreği geçelim, tenin başka birisiyle paylaşılması nasıl bir şeydir? İmaj, olması gereken kalıplar içinde duygu olmaz. Duygu olmayınca da korkunç bir katılık olur.

- Katılık derken neden bahsediyorsun?

Duygu yoksunluğundan bahsediyorum. ‘Haberim olmasın, ben duymayayım, git yurtdışında yap!’ Hiii, ne demek bunlar? Başka biri dokunduysa, ben onun göğsüne başımı koyup da nasıl uyurum... .

- Evlilikte önemli olan nedir?

Mustafa ile ben, kendini ispat etmiş, var olmuş, alkışlanmış iki kişiyiz. Bu iki kişi sadece aynı çatı altında birleşti hepsi bu. Kimse evlendikten sonra bir şekil alıp, değişmedi. Çünkü sağlamdık. Şahsiyetlerimiz oturmuştu. İşte bir evlilikte bunlar çok önemli.

- Ama sizin ilişkinize de hep şüpheyle bakılıyor...

Şüpheyle bakılmıyor. Sadece örnekler içerisinde çok parladığı için göze batıyor. Çünkü örneği yok! - Hülya Hanım’ın son dönemlerdeki duruşunu, tavrını nasıl buluyorsun?

O döpiyes olmamış, beğenmedim. Ona spor kıyafetler daha çok yakışıyor. (Gülüşmeler)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!