Plaza kızının metrobüs günlüğü

Güncelleme Tarihi:

Plaza kızının metrobüs günlüğü
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2012 00:00

Lüks iş yerimize gayet şık gitmek niyetindeydik ama Manhattan kızı olacağız zannederken, birer çiçek çocuğa dönüşüverdik. Ayağımızda sandalet, saç baş dağınık, iniyoruz şehrin gözde ulaşım aracından. Ama olsun bu kadar farklı insanı başka nerede görebilirim? Onları da yavaş yavaş anlatmaya başlayacağım size, şimdilik bu kadar.

Haberin Devamı

İnsanı mutlu edenler, basit şeyler aslında. Misal ben.  Patronum iki ay once “Toplanın, şehir merkezinde lüks bir plazaya taşınıyoruz” deyince sevinçten havalara uçtum. Ama sevincimin
nedeni lüks plazada çalışacak olmak değil, bu lüks plazanın tam önünde metrobüs durağı olmasıydı. Kadıköy-Sefaköy arasında sekiz yıldır direksiyon salladığımdan artık arkadaşlarım bana “Şoför
Nebahat” diyordu. TIR’ların kamyonların arasında kaç saatim geçti bilmiyorum. Artık metrobüs sayesinde Kadıköy tarafındaki evime en geç 40 dakikada ulaşıyorum. Ama metrobüse özellikle ara duraktan binmenin, yer kapmanın, yer kapamazsanız iyi bir lokasyonda ayakta durmanın türlü raconları var. Ve biz bunlara tamamen uzağız. Uzakmışız yani, yola çıkınca anladık.

 

Haberin Devamı

İNSAN KAYNAKLARI WORKSHOP YAPSIN

 

Akşam iş çıkışında, plazanın  önündeki yoğun mu yoğun ara durağa gidince, sudan çıkmış balığa döndüm. Herkes metrobüse binmeye uğraşırken, ben ezileceğim korkusuyla durağın kuytu bir köşesine
çekiliyorum. E tabii, metrobüslerin biri gelip biri giderken oracıkta hepsini izler durumda kalakalıyorum. Sadece ben mi, diğer plaza kızları da benimle aynı durumda. Sonunda bir arkadaşımız faturayı insan kaynaklarına çıkardı: “Bizi buraya taşıdılar ama metrobüse nasıl bineceğimizi anlatmadılar. Bence insan kaynakları metrobüse nasıl  binilir konulu workshop’lar yapsın.” Sesimizi duyan olmadı tabii, o yüzden başımızın çaresi baktık. Her gün metrobüse binmeyi başaran o müthiş insanları hayranlıkla gözlemlemeye başladım. Şöyle yapıyorlar: Metrobüsün kapısı açılıyor, tabii içeriden bazı yolcular inmeye çalışıyor. Fark etmez, duraktaki azimli yolcular bir ayakları kaldırımda, bir ayakları metrobüste insanların aşağı inmesini bekliyorlar. Herkes aşağı indikten sonra kaldırımdaki diğer ayak da metrobüse atılıyor. Bu  ‘bir ayak metrobüste, diğer ayak kaldırımda’ pozisyonu çok önemli. Başarıyla atlatırsanız, içeri girmek kolaylaşıyor. İnanmayacaksınız ama bunu artık ben de yapabiliyorum. Raconlardan biri de Zincirlikuyu gibi kalabalık bir durakta kendinize yer bulmanız için durağın en başına kadar yürümeniz. Herkes arka tarafta beklediği için genellikle durağın başı boş oluyor. Bunu keşfetmem, hayatımda yeni bir sayfa açtı resmen.

 

Haberin Devamı

MAKSAT, YOLCULUĞUMUZ EĞLENCELİ GEÇSİN

 

Geçen günkü ak sakallı, takkeli ihtiyar amca bindi. Bu yaşlı amca o kadar yüksek sesle konuşuyordu ki biriyle tartıştığını sandım önce. Oysa sevimli ihtiyar, kendisine yer vermek isteyen bir kızı reddetmiş. Şöyle dediğini duydum: “Bak bu sözümü unutma, senden yaşlı bile olsa bir erkeğe asla yer verme!” Tüm kadınların kalbini fethetti tabii o anda. Nasıl konuşkan, nasıl şakacı… Yere oturdu en sonunda, yanındaki üniversiteli gençlere kendi çapında bilgi yarışmaları düzenledi. Sonra bana döndü “Çantanda şeker var mı kızım?” dedi. “Yok” deyince, “Olmaz, her hanımın çantasında şeker olmalı” diye garip bir hayat dersi verdi. Metrobüsten inerken arkamızdan sesleniyordu: “Üç günlük dünya, maksat yolculuğumuz eğlenceli geçsin dostlar!” Belediye mi yerleştirdi kendisini metrobüse diye düşünmeden edemedim. Bunlar eğlenceli de, biz plaza kızlarının başka bir sorunu var. Metrobüs yüzünden ne giyeceğimizi şaşırdık. Lüks plazamıza gayet şık gitmek niyetindeydik. Ama metrobüse mini etekle, topuklu ayakkabılarla binmek ne mümkün. Şimdi neredeyse hepimiz ortopedik sandaletler ve salaş kıyafetlerle dolaşıyoruz. En rahatı neyse o. Manhattan kızları olacağız
zannederken, çiçek çocuklara döndük.

Haberin Devamı


İKİNCİ HEDEFİM TOPUKLU AYAKKABI

 

Yine de tepeden tırnağa marka giymiş bazı kadınlar da görmüyor değilim. Metrobüse biniş-iniş tekniklerinde mükemmele ulaştıktan sonra, ikinci hedefim topuklu ayakkabıyı da en verimli şekilde kullanmak olacak. Başaracağıma inanıyorum.

 


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!