OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 01, 2005 00:00
‘Gizli Aşk Bu’ şarkısı çevremizde, her yerde görülebilecek herhangi bir gizli aşka mı yazılmıştı? Yoksa iddia edildiği gibi ünlü bestekar Zeynettin Maraş’ın, sanatı, sesi ve güzelliğiyle ünlü Emel Sayın’a duyduğu aşkın ölümsüz eseri miydi?Ankara Radyosu’nun
rüya kızı, sadece fiziksel güzelliğiyle değil, billur sesi ve farklı yorumuyla da Türk müziği dünyasına yeni bir renk, yeni bir soluk getirdiğinde, takvimler 1960’lı yılların ikinci yarısını gösteriyordu.Mavi gözlü genç kadın için hükümler çoktan verilmişti; ‘Bu sesi İstanbul bırakmaz, çeker alır. Görürsünüz yakında en büyük gazinolardan birinde assolist olarak onu görür ve alkışlarsınız.’Aynen böyle oldu. Onu Ankara’da ilk keşfedenler, o dönem İstanbul’un ünlü kulüplerinden Gaskonyalı Toma’ya getirdi. İstanbul seyircisine ve eğlence dünyasına orada merhaba dedi. 1969’un bir bahar günü, Taşkışla’nın altında bulunan Lalezar Gazinosu’nda düzenlenen bir basın toplantısında, bahçeyi dolduran gazetecilere beklenen açıklama yapıldı:‘Ankara Radyosu’nun yetiştirdiği eşsiz ses, eşsiz güzellik Emel Sayın hanımefendi, bundan böyle sanatı ve yorumuyla İstanbul’un çok değerli sanat ve Türk müziği sevenlerinin huzurunda olacaktır. Sizlere Emel Sayın hanımefendiyi takdim etmekten onur duyuyoruz.’Emel Sayın, o günden itibaren İstanbul’un çeşitli gazinolarında fırtına gibi esmeye başladı. Çok geçmeden, Lalezar’dan Maksim gazinolarının sahibi Fahrettin
Aslan’ın asları arasına girdi. Önce Bebek Maksim, sonra Büyük Maksim ve Caddebostan Maksim’de senelerce fırtınalar estirdi.GÄ°ZLÄ° AÅžK, GÄ°ZLÄ° DERTDenizcilik Bankası’nda muhasebe ÅŸefi olarak çalışan udi Zeynettin MaraÅŸ, duygusal ÅŸarkıların da bestecisiydi. Ve radyoda olsun, gazinolarda olsun Emel Sayın’ı özel bir ilgi ile dinliyordu. Zeynettin MaraÅŸ, yıllar boyu Emel Sayın’ı artan bir sevgi ve hayranlıkla izledi.Bir gece Caddebostan’da, BaÄŸdat Caddesi’ne bakan bahçeli evlerinin çalışma odasında o güfteye baÅŸladı;‘Gizli aÅŸk bu, gizli dert buveda ettim her ÅŸeye...’Güfte günler sonra bitti. Sonra oturdu, ÅŸaheser melodinin notalarını bulup iÅŸledi. Öyle bir ÅŸarkı çıkmıştı ki ortaya, ‘Gizli AÅŸk Bu’ tüm Türkiye’yi sarstı.Zeki Müren, Emel Sayın, Muazzez Abacı gibi ne kadar popüler ses sanatçısı varsa bu ÅŸarkıyı repertuvarlarından çıkarmıyorlardı.SER VERÄ°P SIR VERMÄ°YORAradan uzun yıllar geçti. Ãœnlü udi, ünlü bestekar bu ÅŸarkıyı kimin için yazmış, kimin için bestelemiÅŸti? Bestekarın aile dostları bile bu soruların yanıtlarını aradılar. Zeynettin MaraÅŸ bazen esprili ÅŸiiri ile yanıt verdi meraktan çatlayanlara;‘Alnım açık, başım diktir / Yüzüm güleç, gözüm pektir / Dosta kapım hep açıktır / Bir gizli aÅŸk suçum olsun / Adım belli sanım belli / Dinim ve imanım belli / Dostumla düşmanım belli / Bir gizli aÅŸk suçum olsun / Maraş’tan gelmiÅŸtir soyum / Bir 77’dir boyum / Hiç fena deÄŸildir huyum / Bir gizli aÅŸk suçum olsun...’Çok sonraları, dedikodular Emel Sayın’ın da kulağına gitti. O çevreden olanlar, ‘Yok canım, gizli aÅŸk Zeynettin Bey’in deÄŸil, çevremizde gördüğümüz, duyduÄŸumuz gizli aÅŸklardan biri. Zeynettin Bey de bundan etkilenip ÅŸarkıyı yazmış, bestelemiş’ dediler. DÖRT KEZ KARÅžILAÅžTIÅžarkının öyküsünü araÅŸtırırken, tabii ki sayın MaraÅŸ ile de konuÅŸtuk. ‘Emel Sayın hanıma duyduÄŸum hayranlık ayrıcalıklıdır. Kendisiyle yıllardan beri sadece dört kez bir araya geldik. Benimki belki aÅŸk gibi güçlü bir duyguyu anımsatan hayranlık ötesi hissediÅŸtir’ dedi.SÖZ EMEL SAYIN’DAYaÄŸmurlu haziran günlerinin ardından ÇıraÄŸan Oteli’nin havuza bakan terasında Emel Sayın ile konuÅŸuyor ve ‘Olaydan haberdar mıydınız, bu gizli aÅŸkın kadını siz miydiniz’ diyoruz.Emel Sayın, tüm samimiyetiyle sorumuzu yanıtlıyor: ‘Şimdi hepimiz olgun bir çaÄŸdayız. Aradan yıllar geçmiÅŸ. Anlatılanlara, duyduklarıma zaman zaman gülüyorum, beraber gülüyoruz anlatanlarla birlikte. Yıllar sonra gelen aÅŸk itirafları hoÅŸuma gidiyor. 20-30 yaÅŸ arasında deÄŸiÅŸen genç kuÅŸaklardan insanlar geliyor, ‘Sizin için annemle babam az kavga etmezdi, az tartışma ve küsmeler olmazdı’ diyorlar. Gülüşüyoruz. Gerçekten çok sevenim, çok aşığım varmış, ÅŸimdi tüm itirafçılarım sıraya girdi.ArkadaÅŸlarım, sanatçı dostlarım gelirdi evimize, ÅŸarkılar geçerdik. Ama ben iÅŸimde ve gazinoda inanın çevreme farklı gözle bakmazdım. Farklı düşünmediÄŸim için, bakışların ne anlama geldiÄŸini bilmezdim. Hatta bir gün Ekrem Bora, ‘Ya Emel biraz çevrene baksana, dümdüz birisin’ demiÅŸti. Ama bazı itiraflar karşısında sarsıldığımı da hissediyorum.’MAVÄ° DÃœNYAM DA BANA YAPILMIÅžVe Emel Sayın, anlatmaya devam ediyor: ‘Rahmetli arkadaşım Hüseyin Gökmen vardı. Onun gerçekten çok güzel bir ÅŸarkısı vardır ‘Mavi dünyam’ diye baÅŸlayan. O ÅŸarkıyı da benim için yaptığını söylediler. Bir de yine Egemen Bostancı ile ‘Neş’e-i Muhabbet’i sahneye koyuyorduk. Son gün rahmetli Yıldırım Gürses, tiyatronun kapısından sevinç çığlıkları atarak girdi. ‘Eller Eller’ ÅŸarkısını bestelemiÅŸti. O ÅŸarkıyı da benim için yaptığı söylendi.Ben tüm duygulara saygı duyuyorum. Platonik aÅŸklardan ben de etkilendim, ben de hissettim ve yaÅŸadım.’ZEYNETTÄ°N BEY SÖYLESEYDÄ°Emel Sayın’a ‘Zeynettin Bey, o günlerde böyle bir itirafta bulunsaydı ne yapardınız’ diye de sorduk. İçtenlikle yanıt verdi: ‘Ben farklı bakmadığım için, varolduÄŸu iddia edilen ilgiyi fark etmedim. Ama koÅŸullar uygun olsaydı ve bana açık bir itirafta bulunsaydı, samimi olarak söylüyorum mahçup olurdum.’Â
button