Güncelleme Tarihi:
Eylül ayında club ve R&B türünde bir albüm çıkarmaya hazırlanan Sibel Tüzün, son dönemde popüler olan şarkıları beğenmediğini söyledi: "Dinleyici olarak beni rahatsız eden şey, şarkıların sıcak olmaması ve çemkiren bir hava yansıtması. Dolayısıyla ben de o tip şarkılar söylemiyorum."
Sibel Tüzün şimdiye kadar en çok imaj değiştiren isimlerden bir tanesi. Pop müzikle çıkış yaptınız sonra rokçı bir Sibel Tüzün geldi ardından yine popçu, şimdi yine yeni bir imaj...
- Hem müzik tarzı hem imaj diyelim aslında. İkisi de paralel gidiyor. Sadece imajı değil müziği de değiştiriyoruz. Ben hep aynı şeyi yapmaktan çok sıkılıyorum.
Bir tür arayışta olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
- Arayış değil aslında bu, gerçekten sıkılıyorum. Aynı şeyi yapmak aynı şeyleri giymek aynı saçı taşımak.
- Evet fotoğraflarda biraz o var. Çok hafif çizgi film karakteri gibi bir şeyler de var. Aslında yaptığım işi anlatmakta biraz beceriksiz kalıyorum.
Ama yine bir tarz değişikliği var değil mi?
- Var. Herşeyden önce çalıştığım insanlar farklı. Son çıkan albümlerimin hepsinde kendi söz müziğim ağırlıklı olurdu, bu sefer kendimden birşey koymadım. Sadece yorumcu olarak varım işin içinde. "Aç telefonu" ilk çıkan şarkımız Tony Cottura’dan geldi. Tony Avrupa’da ve Amerika’da çok tanınan bir besteci. Aynı zamanda çok sayıda Altın Plak almış biri. Türkiye’de "Summer Jam" şarkısı bir ara çok popüler olmuştu.
O zaman daha clubber tarzı mı olacak albüm?
- Biraz daha club ve R&B karışımı diyebiliriz. Biz albümü bitirmeden önce "Aç telefonu" ve "Yaz Aşkı" adlı iki şarkıyı sadece dijital platformlara dağıttık.
Albüm ne zaman çıkacak?
- Albüm en iyi ihtimalde Eylül’de bitecek. Ama ben Mayıs’ta çıkarırım diye düşünüyordum çünkü Temmuz’un ortasına geldik.
Az önce sürekli aynı şeyi yapmaktan sıkıldığınızı söylediniz bu sadece müzik için geçerli değil mi?
- Evet, ben 7 yaşından beri şarkı söylüyorum ve hayatıma o kadar çok müzik tarzı girip çıktı ki... Lisedeyken rock konserlerine katılıp besteler yapardım sonra opera eğitimi aldım. Aynı renkliliği profesyonel hayatımda da istiyorum. Bütün kariyer planlamalarında "Tarzın oturduysa, o tarzda devam et" denir, ben işin yaratıcı kısmında buna çok katılmıyorum. Yani o istikrar bence kendini tekrarlamayı gerektiren birşey. Halbuki bir sürü şeyden besleniyorsun özellikle müzikte beslenebileceğin şeyler sonsuz. Yeni tanıştığın bir enstrümandan, çıkan bir sesten etkilenirsin ve bu senin üretimini tetikler. Ben kendimi sahnede serbest bırakmayı tercih ediyorum. Şimdi aynı şekilde bu prodüksiyonun içinde de böyle oldu. Neye yakınlık hissediyorsam dinleyici de onu algılayacaktır, o yakınlık onlara da geçecektir.
TONY AİLE DOSTUMUZ OLDU
Kaç şarkı olacak albümde?
- Tam olarak bilmiyorum ama 12 veya 13 şarkı olur.
Peki kaç şarkı hazır?
"Kırmızı" albümü biraz sessiz bir albüm oldu...
- Evet naif bir albümdü çok sound’lu bir albüm değildi aslında. Daha canlı performansa yönelik, her yerde söyleyebileceğim şarkılar vardı albümde. Bir de o albümdeki şarkılar çok duygusal bir dönemimde yazdığım şarkılardı. Eşimle ilk tanıştığımızda, bir Ege tatili yaptığımız sırada... Sağdan soldan Yunan müzikleri geliyor, rakı içiliyor tipik bir Ege durumunun hakim olduğu bir ortamda gün batımını seyrediyorsunuz... "Kırmızı"nın şarkıları buradan geldi ama şehire döndüğümüzde daha farklı şeyler ortaya çıktı. Son çalışmamda beni tetikleyen en önemli şey Tony’nin müziği oldu.
Tony Cottura’yla tanışmanız nasıl oldu?
- Önce Tony’nin şarkısının İngilizce versiyonu bana geldi. "Sana uygun" diye yolladılar. Hakikatten bayıldım şarkıya, başka şarkılarını da dinledim. Tony İstanbul’a geldiğinde bir arkadaşımız sayesinde tanıştık. Sonra zaten aile dostu oldu. Çok acayip bir adam, çok yetenekli ve ortak çalışma yapmaya çok açık.
Annelik nasıl gidiyor?
- Çalışmadığım zamanlarda hep birlikteyiz kızımla.
3 yaşında değil mi?
- Evet 3 yaşında ama sosyal hayatı çok kuvvetli, keyifli, özgüvenli ve mutlu bir çocuk. Benim işimi de biliyor, bu yüzden arızaları da yok "Yap işini gel anne" diyor.
Artık nazara inanıyorum
Nazara inanır mısınız?
- Eskiden içimde bir yanım inanır, bir yanım inanmazdı. Hatta inanmayan tarafım ağır basardı. Ama artık inanıyorum. Bazen bazı işler zor yürüyor. Bu albümüm de belirli bir noktaya kadar zor yürüdü. Avrupa müziğin sahibi Cengiz Erdem’le çalışmaya başladıktan sonra sanırım o artı bir enerji getirdi. Ondan sonra birdenbire hızlandık ve herşey akmaya başladı. Sadece aksilikler bizi Temmuz’un ortasına getirdi. Böyle olunca da biz iki şarkımızı verelim önceden dedik ve single’ı çıkardık. Bir huyum var, yaptığım iş bende eskimeye başlıyor. Yani o heycanla onu
EUROVİSİON BENİ ÇOK YORDU
Eurovision sonrasında neler yaşadınız?
- Eurovision çok büyük bir yorgunluktu benim için. Hayatım boyunca bu kadar çok çalıştığımı hatırlamıyorum ben. Sonuçta milli maça çıkar gibi ciddi bir sorumluluk alıyorsunuz üstünüze. Bu temponun ardından uzun bir süre çalışmak istemedim. Şarkı söylemeyi geçtim, müzik dinlemek bile istemedim ama belirli bir süre sonra bünye istiyor ve tekrar başlıyorsunuz müziğe.
Albümünüze dönecek olursak, yaz sezonu bir sürü yeni şarkı çıktı. Piyasadaki yaz şarkılarını nasıl buluyorsunuz? Sizin şarkınız bu kulvarda nerede duracak?
- Açıkçası daha bir çoğunu dinleyemedim. Dinleyici olarak beni rahatsız eden şey, şarkıların sıcak olmaması ve çemkiren bir havasının olması. Dolayısıyla ben de o tip şarkılar söylemiyorum. Maslak Venue’de Euro 2008 Türkiye maçının çeyrek finali için yapılan gecede sahne aldım ve şarkılarımla ilgili tepkiler çok olumluydu.
Yeni projeleriniz var mı?
- Şu anda adını açıklayamam ama bir müzikalde oynayacağım. Çok farklı bir vokal tekniğini uygulayacağım bir müzikal. Bu proje beni çok heyecanlandırıyor ve geceleri rüyalarıma giriyor.
Web siteniz güncelleniyor, nasıl bir site yapmayı planlıyorsunuz?
Bir de ilginç tişörtleriniz var. Ne yazıyor üstlerinde?
- Şarkılarımın sözleri yazıyor. Mesela bugün giydiğimde "Dam la la la di da dam Hadi be adam" yazıyor.