Piyasada gördüğüm eksikleri tamamladım

Güncelleme Tarihi:

Piyasada gördüğüm eksikleri tamamladım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2011 00:00

Rüzgar Çetin’i (26) reklam filmleriyle tanıdık. Ardından kamera arkasında babası Sinan Çetin’e yardım etti. Plato Film’in prodüksiyon ve finans işlerini yürüttü. Bu arada basına çapkın ve asi çocuk olarak yansıdı. Onunla uzun zamandır konuşmak istiyordum. Şişhane’de açtığı yeni ve şık mekanı Rook sayesinde bir araya geldik. Karşımda ayakları yere basan, magazin basınında gördüğümüzden çok daha farklı bir Rüzgar vardı

Mekan açmaya nasıl karar verdiniz?
- 19 yaşımdan beri böyle bir isteğim vardı. Önceleri amaç dostlarımla eğlenmekti. Bunun için Cihangir’de bir binanın deposunu kulübe çevirmiştim. Ama burası bir işletme değildi. Sonra hayallerim büyüdü. Bunu profesyonel işe çevirmeye ve para kazanmaya karar verdim. Adres olarak kendi ruhu ve geleceği olduğuna inandığım Şişhane’yi seçtim. Rook’un birçok anlamı var. Ama ben kelimeyi çok beğendim. İçinde Rüzgar’ın ‘R’si olması da ilgimi çekti.

Mekanda neler olacak?
- İnce uzun, 250 metrekare, iki katlı bir mekan. Herkesin kaynaşmasına açık bir dekorasyonu var. İçeride yan yana oturuyor ve birbirinizi görebiliyorsunuz. Mekanın arka bölümünden Haliç manzarası, ön tarafından güneşli Şişhane meydanını seyretmek mümkün. Mutfağımız 23.00’e kadar açık. 60 kişilik yemek kapasitesi var. Bar için bir sürü atıştırmalık hazırladık. Sonra burayı 02.30’ye kadar açık bir kulübe dönüştürüyoruz. Müzikleri Alain Silifkeli yapıyor.

Neden eğlenmek ve yemek için sizin mekanınızı seçelim?
- Piyasada gördüğüm eksikleri tamamladım. İyi müzik yapan mekan az. Burası ödüllü Eyüp Gül şefliğinde harika yemekler yiyip sonra eğlenebileceğiniz bir yer. İstanbul’a artık böyle yerler gerekiyor. Rahat, kasıntı olmayan bir yer. İsteyen herkese kapılarımız açık.

İşletmeciliğe nasıl hazırlandınız?
- Arkadaşlarımı yıllardır ağırladığım ve hizmet etmekten hiç çekinmediğim için işletmeciliğe yatkınım. MSA’nın (Mutfak Sanatları Akademisi) yiyecek içecek-işletmeciliği kursuna katıldım. Ama tabii burada profesyonellerle çalışıyorum.

OLMADIĞIM BİRİ GİBİ ALGILANDIM

Adınız gibi mi yaşıyorsunuz?
- Emin ol, herkes kadar geziyorum. Benden daha çok gezen arkadaşlarım var. Gençken daha çok gezerdim. Hep dışarıdaydım. Ama zaman ilerledikçe öncelikler değişiyor. Artık hayatımda iş güç var. Çıkarsam, Ulus 29, Bebek ve Asmalımescit’e gidiyorum.

Magazin basınına yansıyan ‘asabi ve soğuk bir Rüzgar’ var. Aslında nasıl birisiniz?
- Öncelikle soğuk değilim. Gazetelere yansıdığım halimden çok daha farklıyım. Eğlenmeyi seviyorum tabii ama hakkımdaki haberlerin yüzde 98’i yanlış.

Sizin şanssızlığınız o anda orada basının bulunması mı?
- Bir tanesinde örneğin, yapmadığım bir şeyi yapıyormuş gibi yansıdım. Aslında haber elden ele geçtikçe öyle oldu. ‘Araba tekmeliyor’ dendi. Benim kendi arabamdı ve kapısını ayağımla kapatıyordum. Bunu kendi arkadaşlarım çok iyi biliyor.

Bir de çok konuşulan o mekan basma haberi vardı?
- Asmalımescit’te bir binamız var. Girişteki kiracılar babamla davalık. Bizi caydırmak ve tazminat davası açmak için bunu uydurdular. Yoksa ben her gün oradayım. Mekan falan basmadım. Normal bir insan gibi yaşıyorum. İnsan sokakta düşerse kimse fotoğrafını çekmez ama ben düşünce fotoğrafımı çekiyorlar.

Etrafınızda hep güzel kızlar var. Çapkın mısınız?
- Çapkın değilim ama kızlarla aram iyidir. Herhalde beni beğenip merak ettikleri için... (Gülüyor). Ağzım hiç laf yapmaz. Keşke yapabilse. Ama açık sözlüyüm. İçimden geleni söylerim. Bundan hoşlanıyor olabilirler.

Hayatınızda biri var mı?
- Uzun zamandır yoktu. Son dokuz aydır bana mutluluk ve huzur veren bir ilişkim var.

UÇAK DA UÇURUR DENİZALTI DA KULLANIRIM

Sinan Çetin’in oğlu olmak hayatınızı nasıl etkiledi?
- İnsanlar tanıyor. Belli bir saygınlık ve güven elde ediyorsun. Ama çok ünlü birinin oğlu olmak zor. Çünkü insanlar seni başarılarınla değil, sadece birinin oğlu olarak değerlendiriyor.

İsim anneniz Türkan Şoray’mış...
- Öyle bir şey yok. İsmimi annem koymuş. Doğduğu yer olan Gelibolu’nun hep rüzgarlı olmasından etkilenerek bu ismi vermiş.

Okul yıllarında komando kıyafetleri giyip yaramazlık yaptığınız doğru mu?
- Evet (Gülüyor). Öyle şeyler yapardım. Yaramazdım. Öğretmenler benden çok şikayetçiydi. Hiç çalışkan değildim. Bilgi Üniversitesi Fotoğraf ve Video bölümünü nasıl kazandığıma hala şaşıyorum. Fakat iş hayatında olmayı seviyorum. 18 yaşında set fotoğrafçılığı yaparak başladım.

Babanız maaş verirken size kıyak geçer miydi?
- Hayır hatta az kazanıyordum. Sonra babama asistanlık yaptım. Dört sene reji asistanı olarak çalıştım. Son iki senedir Plato Film’de dizi, reklam, prodüksiyon, finans ve babamın gayrimenkul işlerini tek başıma yürütüyordum. Babam bu konularda her şeyi bana bıraktı. Ben de işlerin büyük kısmını öğrendim. Başlarda zorlandım ama faydaları büyük oldu.

Babanız nasıl size bu kadar güvendi?
- Babam bana güvenir. Bir gün ona “İstersem uçak da uçurur, denizaltıyı da kullanırım” demiştim. Gerçekten öyle, kafama koyduğumu yaparım.

Peki oyunculuk hayalleriniz vardı, onlara ne oldu?
- Oyunculuktan vazgeçtim. Kendi ruh halimi kameranın önünde sergileyerek para kazanmak istemedim. Kurumsal bir işim olmasını tercih ettim. Zamanla bu işi daha da büyütmek ve yönetmenlik yapmak istiyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!