Piyano taşırken takım elbise giyerim

Güncelleme Tarihi:

Piyano taşırken takım elbise giyerim
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 05, 2002 00:00

EÅŸofman mı giyeceÄŸim? Nedense insanlar hep ÅŸaşırıyor, beni böyle kravatlı takım elbiseli görünce zannediyorlar ki ben bu iÅŸi yapmıyorum, uyduruyorum...Bir kere daha anladım, hayatta bir ÅŸeyi iyi yaparsan, ne yaptığının hiçbir önemi yok. BaÅŸarılı da oluyorsun, para da kazanıyorsun. Ä°nsanlar da seni hayranlıkla izliyor. Benim Mahmut Kahraman'ı izlediÄŸim gibi. Onun peÅŸine düşmem gibi. Berberde sıramın gelmesini beklerken FUQ dergisinde gördüm onu, aklım uçtu. Bu adam nasıl da hoÅŸtu. Mutlaka tanışmalıydım. Tanıştım. Bir insan iÅŸini anlatırken bu kadar mı iÅŸtahlı olur, bu kadar mı saygı duyar mesleÄŸine, bu kadar mı yüceltir, bu kadar mı ciddiye alır...Sizin mesleÄŸiniz nedir?- Kibarcasını mı söyleyeyim? Piyano nakliye uzmanlığı! Aklına gelecek her yere piyano taşımacılığı yapıyorum ben. Pedal ayarına kadar her ÅŸeyiyle uÄŸraşıyorum. Benden sonra akortçu gelir akordunu yapar, piyanist de geçip çalar.Nereden çıktı bu iÅŸ?- Baba mesleÄŸi. Ermeni bir piyano satıcısının yanında iÅŸe baÅŸlamış babam. Ben ise 13 yaşında piyano tamirci çırağıydım. Ama parası düşüktü, 5 lira haftalık alıyordum. Oysa taşımacılık öyle mi? Babam dedi ki, ‘‘Benim iÅŸte daha iyi para var, gel benle çalış.’’ Yardım ede ede, iÅŸi öğrendik, bugünlere geldik, 43 yıl oldu...Sizin yaptığınız iÅŸi yapan kaç kiÅŸi var Türkiye'de?- Benim kadar profesyoneli yok. Devlet Senfoni, Cemal ReÅŸit Rey, Devlet Opera ve Balesi, BeÅŸiktaÅŸ ve Kadıköy'deki konservatuarlara hep ben giderim. Tanırlar beni bu alemde.Åžehirler arası da çaÄŸrıldığınız oluyor mu?- Olmaz mı? Adana'da bu iÅŸleri yapan yok mesela, ben gidiyorum. Keza Ä°zmir için de öyle. Ä°zmir Devlet Senfoni konserlerine, Efes Antik tiyatrosu’na. Senelerce Ankara'ya da gittim. Bilkent Ãœniversitesi'ne 150 piyanoyu 24 saatte taşıdım. 95'de. 8. ayın 15'i filandı. Kendinizi ne kadar özel hissediyorsunuz?- E çok. Bir piyanoyu teslim aldığımda onu kendi malımmış gibi hissediyorum. MüthiÅŸ bir dikkat, müthiÅŸ bir titizlik. Zaten o Steinway'lere zarar versem, bir daha bana taşıtırlar mı? Herkesin altından kalkabileceÄŸi bir iÅŸ deÄŸil. Zaten çok denediler, olmadı. Bana ‘‘Sen pahalıcısın’’ diyenler de çıktı. ‘‘Olabilir’’ dedim. ‘‘Siz daha az fiyat verin.’’ Denediler, yapamadılar. Ya merdivende bıraktılar ya sökmesini, takmasını baÅŸaramadılar. Bileceksin bu Steinway'leri söküp takmasını. O da bir ustalıktır. Ayak nasıl sökülür? Pedal ayağı nasıl takılır? Geçenlerde Antalya'ya bir piyano gidecekmiÅŸ. Nakliyeciler, biz yaparız abi demiÅŸler. Kuyruklu bir piyano. Evet, piyano gitmiÅŸ ama pedalı burada kalmış! Ertesi gün uçakla gitti pedal. Ben böyle gafletlere düşmem.Kendinizi entelektüel gibi hissediyor musunuz?- Hissediyorum çünkü bu piyano konusunu biliyorum. Güvenim var yani kendime. EÄŸer ben, bu piyano bu merdivene girmez dersem, doÄŸrudur, Allah'ın oÄŸlu gelse sokamaz. Geçenlerde biri Almanya'dan bir piyano aldı. Alırken de bana telefon etti. ‘‘Mahmut, bizim dükkana girer mi girmez mi?’’ ‘‘Alın, sizin dükkana koyacağım ben onu’’ dedim. Hálá tedirgin. ‘‘Eminsin?’’ ‘‘Bak’’ dedim ‘‘içeri sokamazsam dört sene sana parasız piyano taşıyacağım.’’ Peki ne oldu?- E girdi.O size ne kıyak çekti?- Bir ziyafet çekti. Tabii Allah senden razı olsun da dedi.Piyano konusunda ne kadar ileri gidebiliyorsunuz? Akortsuz bir piyanoyu, hata yapan bir piyanisti anlayabiliyor musunuz?- Akortsuz piyano zaten belli olur. Laterna gibi vurdun mu tuÅŸlarına, seslerin her biri bir tarafa dağılır. Kulak alışıyor 40 senede. Ä°yi bir piyanoyu 144'e akort edecekler. 140'dan aÅŸağı düşerse, piyanist piyanosu olamaz. Ä°yi piyanist meselesine gelince herkese göre deÄŸiÅŸir ama belli oluyor. Kötü baÄŸlama çalanı ayırt edemez misin?Piyano nakliye uzmanı deyince havalı duruyor da, sırtında küfesiyle yük taşıyan bir hamaldan ne farkınız var?- Olur mu? Onu herkes yapar. Ama piyano hassas bir ÅŸey. Dünyadaki en pahalı müzik aleti. İçerisinde bir döküm var. Sarı döküm denir. Piyanoyu sert bırakırsan yere ve o döküm çatlarsa, bitti. Kaynak tutmuyor çünkü. Bir Steinway mesela 120 bin dolar, sert bıraktığın zaman döküm çatlarsa ne olur? Canını versen o parayı ödeyemezsin. Allah'a şükür bugüne kadar kaza yapmadık.Diyelim ki çatlattınız, riski kim alıyor? Sigortalı mı bu aletler?- Benimle çalışan insanlar sigorta yaptırmıyor. Ä°stanbul Sanat ve Kültür Vakfı'nın festivallerini beraber yapıyoruz. KuruluÅŸundan beri. 31 senedir. Üç tane Steinway orada, hiçbirini sigorta ettirmiyorlar. O aletlerin sigortası benim!MesleÄŸinizi icra ederken kendinizi ayrıcalıklı mı hissediyorsunuz?- Söylüyorum, kendimi entelektüelmiÅŸim gibi bile hissediyorum. Çünkü ben çok kültürlü insanlara hizmet veriyorum. E zaman içinde onlardan bir ÅŸeyler de kapıyorum. Ä°yi ve kültürlü bir insana hizmet ediyorsan boÅŸa gitmiyor.Peki piyano dışında baÅŸka bir ÅŸey taşıdığınız oluyor mu?- Asla. Bana de ki, ‘‘EÅŸyam var’’, beÅŸ katını da versen ilgilenmem, o benim iÅŸim deÄŸil.KuÅŸ mu konduruyorsunuz ki, herkes size taşıtıyor bu piyanoları?- Herkes tanıyor beni. Konservatuar hocaları, piyanistler, müdürler. Bir müdür deÄŸiÅŸse de benim yerim deÄŸiÅŸmez. Onlar gelip gider ama ben temelliyim.Babanızın piyano kayışını icat etmiÅŸ biri olması size ne ifade ediyor?- Gururumu okÅŸuyor. Eskiden piyanoları cenaze taşır gibi taşırlarmış. Sırıklarla. Hani nasıl tabutu omuzuna alırsın. Babam da bir kayış icat etmiÅŸ. Yangın hortumundan askı yapmış. E rahat taşınıyor tabii. Altı kiÅŸinin yaptığı iÅŸi o kayışla iki kiÅŸi yapabiliyor.Boynuz kulağı geçermiÅŸ ya, siz de yeni bir icat ben patlatsam da bu kayışın üzerine geçsem diye düşünüyor musunuz?- Valla, babam öyle bir ÅŸey yapmış ki onu hiç kimse geçemiyor. Rahmetli 61'de öldü, kayışının ne kadar insana hizmet ettiÄŸini göremedi tabii. Avrupa'da robot icat etmiÅŸler mesela. Ama merdiveni çıkamıyor ki. Düz yer için. Düz yerde babam da yapar! Mühim olan merdivende onu taşımak.Yurtdışında baÅŸka ne tür yöntemler var?- Onlar, kayışın yanı sıra vinç filan da kullanıyorlar. YanaÅŸtırıyorlar vinci apartmana. Ama onların mimarileri buna uygun tabii. Biz de her apartmanın, her evin kapısına yanaÅŸabilir misin ki?Piyano taşımacısı olmak isteyen birine neler tavsiye edersiniz? - Çok zor iÅŸtir. Mesela ÅŸu fotoÄŸrafta gördüğünüz kuyruklu piyano 950 kilo. Dört kiÅŸi taşıyor. Altına girdiÄŸin zaman hiç nefes almayacaksın. Nasıl yani? Öyle teknikler mi var?- Var tabii. Nefes alırsan, boÅŸluk yapar, belin küt diye gider. Dinlenmek için bıraktığında piyanoyu alacaksın nefesi. Hem saÄŸa sola sallanıyorsun hem de gevÅŸiyorsun nefes alırken. Çok insan geliyor, ‘‘Ne var ki? Ben de yaparım’’ diyor, üstelik benden çok daha güçlü, ‘‘Dene baba’’ diyorsun, kayışın altına koyuyorsun, tövbe kaldıramıyor.Peki önerir misiniz insanlara piyano nakliye uzmanlığını?- Öneririm tabii. Zaten millet baÅŸlamış, herkes yapıyor. Ama Aşık Veysel'in bir sözü vardır ya. Ona sormuÅŸlar, ‘‘Şimdi ki aşıklara ne diyorsun?’’ ‘‘Babasının hayrına sazı koltuÄŸunun altına alan meydana çıkıyor’’ demiÅŸ. Bir elmanın acısı da olur, tatlısı da, onu demek istiyorum. Ama kendine güvenen yapabilir.Bu iÅŸte sizin gibi usta olabilmek için hangi acıları çekmek gerekir?- Piyano bir kültürdür önce onu sevmek gerekir. Sonra dikkatli ve pratik olmak gerekir. Bir de piyanoyu götürdüğün evdeki insanlara saygılı olacaksın. Ben mesela Sabancı'nın da Koç'un da evine gitmiÅŸimdir. Ayhan Åžahenk’in evine de. Sonra Nejat Eczacıbaşı, Allah rahmet eylesin, 30 senemiz festivallerde onunla birlikte geçti. Bülent Bey, Åžakir Bey. Hepsini tanıyorum. DeÄŸerli insanlarla muhatap olmanın adabını bilmek gerekiyor, onu söylemeye çalışıyorum.Ne kadar para kazanıyorsunuz?- Altı çocuÄŸum var, beÅŸ oÄŸlan bir kız. Hepsine bir daire verebildim. Kayışdağı mahallesinde üç katlı evim var. Her katta ikiÅŸer daire. Hepsinin kafasını sokacağı bir yer var yani. Bir de hanımla bizim kendi evimiz var. Daha ne olsun? Ama bankada param-maram yok. Çünkü sürekli çocuklara, torunlara takviye çıkmak gerekiyor.Kimlerde Steinway var? Fazıl Say'da vardır mesela.- Onda yok. Bösendorfer var. Yarım kuyruklu. Üç çeyrek.Ä°dil Biret'te?- Steinway var ama yarım kuyruklu.Güher-Süher Pekinel?- Onlarda da yarımÅŸar kuyruk. Tam konser piyanoları yok.Kimde var?- Kerem Görsev'de. Ä°ki tane Steinway. Grand, konser piyanosu. En büyük model. Onun dışında dur bir düşüneyim, üç tane Sanat ve Kültür Vakfı'nda, bir tane Akbank'ta, bir tane Ä°ÅŸ Bankası'nda, iki tane Cemal ReÅŸit Rey'de, iki tane de Devlet Senfoni'de. Kurumlarda yani.Siz aslında Müslüm Baba seviyorsunuz da mesleÄŸiniz mecbur kıldığı için mi piyano dinliyorsunuz?- Yok, piyano sesi benim ruhumu okÅŸuyor, kulağım da alışmış, seviyorum yani. Sevmenin gerekçesi yoktur ki. Ama Müslüm Baba'yı da severim. O baÅŸka, bu baÅŸka. Ama piyanoyu taşıdıktan sonra gömleÄŸimi deÄŸiÅŸtirir, ceketimi giyer, konseri izlerim.KALAS ÃœZERÄ°NDE AYAKKABI ÇIKARILIR MI?Yıllar evvel Ortaköy'e bir piyano götürdük. Ama piyanoyu sokacağımız binanın merdiveni dar, girmiyor. Baktım, yandaki bina müsait. Bari piyanoyu bu binanın balkonundan öbür binaya aktarayım dedim. Biraz da gençlik var, ÅŸimdi hayatta yapmam. Deli miyim? Biz çıkardık piyanoyu o ikinci binanın beÅŸinci katına, iki de kalas aldım, piyanoyu sokacağımız evin balkonuna uzattım. Kazıklı yol da yapılmamış o senelerde, tam denizin üzerindeyiz. Düşersek beÅŸinci kattan denize düşeceÄŸiz, hem de sırtımızda piyanoyla. Hiç aÅŸağıya bakmadan, kalasların üzerinde öteki binaya geçtik. Kalaslara bir çivi bile çakmamışız, iÅŸi saÄŸlama filan almamışız. Söylüyorum delilik! Neyse öteki tarafa geldik. Balkondan içeri gireceÄŸiz. Biz can derdindeyiz, evin sahibi demesin mi ki, ‘‘Aman yerler halı kaplı, kalasların üzerindeyken ayakkabılarınızı çıkarın, evimi kirletmeyin.’’ Piyanoyu içeri koyunca dedim ki, ‘‘Hanımefendi ben o kalasların üzerindeyken nasıl ayakkabımı çıkarayım? Beni kucaklayıp kurtaracağınıza halınızı düşünüyorsunuz. Siz insan mısınız deÄŸil misiniz?’’O PÄ°YANOYU ÇIRAÄžAN’A NASIL SOKTUM90 senesinde ÇıraÄŸan'da bir konser vardı. Güher-Süher Pekinel çalacak. Manajans organize ediyor, Sanat ve Kültür Vakfı'ndan da iki tane Steinway kiralamışlar. Vakıf da, ‘‘Mahmut yere baksın. Olur derse biz bu iÅŸte varız, olmaz derse yokuz’’ demiÅŸ. Gittim ÇıraÄŸan Sarayı'nın balo salonuna, mümkün deÄŸil o merdivenlerden çıkmaz piyano. Otelin müdürü bir Alman'dı, sinirlendi, iki tane mimar çağırdı, onlar bana dedi ki, ‘‘Biz mimarız, biliyoruz bu iÅŸleri, senin tahsilin ne?’’ ‘‘Yok’’ dedim ‘‘Ama mesleÄŸim bu, bu iÅŸ olmaz, mümkün deÄŸil.’’ Her ÅŸeyi denediler girmedi o piyano. Yani ben haklı çıktım. Ama ben de istiyorum o konser gerçekleÅŸsin. AkÅŸam evde aklıma dahiyane bir fikir geldi. Hani ÇıraÄŸan Sarayı'na baÄŸlı bir köprü var, biz altından habire arabalarla geçiyoruz. Dedim ki kendi kendime, ‘‘Belki piyanoyu o köprünün üzerinden geçirebilirim.’’ Gittim Yıldız Parkı'na müsaade istedim, ‘‘Bir bakabilir miyim?’’ dedim, halden anlayan bir memurdu izin verdi, bir de ne göreyim, TIR'la bile girebilirsin o kadar geniÅŸ, en aÅŸağı 20 metre mermer döşeli bir yer. PadiÅŸah, zamanında, oradan ava gidermiÅŸ. Kimsenin aklına orayı kullanmak gelmiyor ama direkt balo salonuna açılıyor. Ben o piyanoyu Yıldız Parkı'ndan Saray'a taşıdım ve o konser gerçekleÅŸti.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!