Güncelleme Tarihi:
Pera Pırlanta’nın marka elçisi oldunuz. Firmayla yollarınız nasıl kesişti?
- Pera Pırlanta’dan bana teklif geldi. Teklifi aldığımda çok mutlu oldum, çok gurur duydum. Çünkü pırlanta, her kadının tutkusu olan sonsuz bir şey... Ben de her pırlanta takışımda, iç güzelliğimin pırlantanın büyüsüyle beraber dışarıya yansıdığını hissediyorum. Pera Pırlanta’nın koleksiyonunda her türlü zevke, yaşa ve bütçeye hitap eden takılar bulunuyor. Ayrıca firmanın yüzlerce mağazası var. Her türlü tarzda mücevheri, Pera Pırlanta’da bulabiliyorsunuz.
En çok tercih ettiğiniz takı hangisi; küpe, kolye, yüzük?
- Bir kere pırlanta olduktan sonra, her kadın her türlü takıyı sever. Ben daha çok sade takıları seviyorum, daha avangard, elegan ve zarif şeylerden hoşlanıyorum. Çok fazla karmaşa olmamalı. Elmas ise elmas gözükmeli. Yanında başka bir taş olmamalı. Bir de pırlantanın kadının güzelliğinin önüne geçmemesi lazım.
Peki şimdiye kadar aldığınız en özel pırlanta neydi?
- Tektaş bir yüzüktü. Onu da geri verdim. Böyle noktalayalım bu soruyu.
İKONCAN NE DEMEK BEN DE BİLMİYORUM
‘İkoncan’ lakabından rahatsızlık duyuyor musunuz?
- ‘İkoncan’, bir arkadaşımın bana taktığı lakaptı. O, sevdiği herkesin isminin ardına “can” ekler. “Sana bu aralar ikon diyorlar, ikoncan ol sen” dedi ve öyle hitap etmeye başladı. Sonra bunu gazeteciler duydu, onlar da öyle yazmaya başladı. Ardından birçok kişiye aynı lakabı takmaya başladılar. O zaman da bir algı bozukluğu oluştu. Şu anda ikoncanın ne demek olduğunu ben de bilmiyorum. “Siz ikoncan mısınız?” diye soruyorlar, ben de “İkoncan nedir?” diye karşılık veriyorum. İkoncan bir takma isimdi, şu anda anlamı tamamen muamma. Rahatsızlık konusuna gelince... Bu benim rahatsız olacağım bir şey değil. Çünkü sadece bir takma isim. Geçen gün bir röportajda gazeteci arkadaşım “İkoncan kokoşlara denir” dedi, ben de “Benim kokoş bir halim mi var?” dedim. Onun algısı da böyle.
Tasarladığınız kıyafetleri kendiniz giyiyorsunuz. Satışa çıkarmayı düşünüyor musunuz?
- Evet, düşünüyorum. www.edataspinar.com adresinden sanal satışa başlayacağız. Bir terzi atölyesi düşünün. Giriyor, bir kıyafet beğeniyorsunuz ve iki haftada elinize geçiyor. Site öyle olacak. Şimdilik hazırlanıyor. Eylül ayı gibi satışlarımız başlayacak.
Fiyatlar nasıl olacak?
- Çok yüksek olmayacak. Çünkü her kesime hitap etmeyi amaçlıyorum.
BORA HEP ŞIK OLMAMI İSTİYOR
Gardırobunuzdaki en sık kullandığınız kıyafetler hangileri?
- Deri ceketler. Alırım ve çok uzun süre giyerim. Bir de Pera Pırlanta’dan yılan şeklinde bir yüzük hediye ettiler, şu sıralar onu çok severek kullanıyorum. Motosiklet botlarımı da çok severek giyiyorum. Ayrıca küçük kırmızı bir elbisem var, o da hemen giyinip çıkmak zorunda olduğum zamanlardaki kurtarıcım.
Evdeyken en çok ne giyersiniz?
- Sörf şortu ve tişört. Tabii Bora’ya (Kozanoğlu) kalsa, evin içinde de bayağı şık dolaşırım. (Gülüyor)
O nasıl giyinmenizi istiyor?
- Tabii erkekler her zaman kadınların bakımlı, seksapel olmasını isterler.
BORA BANA TASAVVUF FELSEFESİNİ AŞILADI
Arkadaşlık ve ilişkiler konusunda kendinizi nasıl tanımlarsınız?
- Mevlana der ki; “Yüzü arama doksan da olur. İnsan dediğinde noksan da olur. Sakın büyüklenme elde neler var. Bir ben varım deme yoksan da olur. Hatasız dost arayan dosttan da olur.” Bu cümlelerle ifade edebilirim kendimi.
Tasavvufla ilgileniyor musunuz?
- Bora çok ilgilidir. Tasavvuf felsefesini bana aşılayan kişi de o zaten. İçsel dünyanızdaki farkındalık çok önemli. İnsanı tek tatmin edebilecek şey bu bence. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Gelişim de sorgulayarak ve anlamaya çalışarak oluyor. “Ben neden buradayım?” sorgusunu yapabilen tek canlı insan. O yüzden her şeyi sorgulamak gerektiğini düşünüyorum.
Bu sorgulama döneminden önceki bakış açınız nasıldı?
- O zaman 20’li yaşlarımdaydım. Tabii ki sorguluyordum hayatı ama bu kadar değil. O zamanlarda insan biraz daha havai oluyor. Her şeyin kendi etrafında döndüğünü düşünüyor ama yok öyle bir şey. Yaşla beraber olgunlaşıyorsun, her şeyi farklı boyutta görmeye başlıyorsun.
EĞİTİM ALMADAN “OYUNCU OLDUM” DEMEK AYIP
Ünlü bir isimsiniz. Hiç dizi teklifi alıyor musunuz?
- Arada sırada geliyor ama herkes “Çok zor iş” diyor. Çok korkuttular gözümü. Bir de eğitimini almadan ortaya çıkıp “Ben oyuncu oldum” demek bana ayıp geliyor. Bazen istiyorum, bazen istemiyorum. Çok düzgün bir proje olması lazım.
Bora Bey düşünüyor mu oyunculuk yapmayı?
- Bora, uzun zamandır halası Şahika Tekand’dan eğitim alıyor. Ona da gelen teklifler var. Düzgün bir şey olursa istiyor.
Göz önünde olmak, kıskanılmayı da beraberinde getiriyor. Bu konuda sıkıntılarınız var mı?
- “Kurtlar aya bakarak ulur, ay yoluna devam eder” diyeyim sadece. Bu da Mevlana’nın çok sevdiğim bir lafıdır... İnsan nasıl mutluysa öyle yaşamalı...
Şu anda mutlu musunuz?
- Çok mutluyum. Hayatımda her şey yolunda.
ÇOCUK İSTEDİĞİM ZAMAN EVLENİRİM
Bora Bey’le evlenmeyi düşünüyor musunuz?
- Birlikte olduğunuz kişiyle her şeyi konuşuyorsunuz tabii. Evliliği de konuşuyoruz. Evliliğe sıcak bakıyorum ama ben çocuk olacağı zaman evlenmek isteyenlerdenim. Çocuk olduktan sonra evlenmek değil ama kastettiğim. O durum bana ters. Sadece çocuk yapmayı düşündüğüm zaman evlenirim diyorum.
KENDİMLE BARIŞIĞIM
Yüzünüzde hiç estetik yok değil mi?
- Hayır, yok. Ben kendimle çok barışığım. Benim için her şey dış görünüş değil. Çok fazla oynanılmışlığı sevmiyorum. Ama yaşın getirdiği bazı eksikler olacaktır. Yaşımın iyisi olmak için belki ileride denerim.