Pınar Altuğ’a açık mektup

Güncelleme Tarihi:

Pınar Altuğ’a açık mektup
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2003 17:52

Bir tartışmadır gidiyor: Pınar Altuğ’un Çocuklarımız Duymasın dizisinden kendi arzusuyla kovulması haksızlık mıdır, değil midir? Benim bu konuda söyleyeceğim yeni bir şey yok. Yoksa niye yazıyorsun? Pınar Hanım kızıma bir abi nasihatim var, ondan.

Haberin Devamı

Halkımız gerçekten senaristlerin iddia ettiği gibi “Kocası askerdeyken başkasıyla ilişkiye giren bir kadın, televizyon dizisinde bile iyi anne olamaz” diye mi düşünüyor?

Yoksa bu reytingi düşen dizi için yapılan bir gizli promosyon operasyonu mu bu?

“Ne Hülya Avşar, ne başkası, kimse bu rolü kabul etmesin!” diyen feministler (Pakize Suda, Yalçın Doğan, Mehmet Barlas – Türkiye’nin feminizmi de bir tuhaf) mi haklı?

Yoksa “İlişkilerin, dizideki rolün imajına ve dizinin reytingine zarar veriyorsa, yürü de ense postişini görelim!..” diyen pro-senaristler mi? (Birol Güven, Emre Aköz)

Şimdi Türkiye sustu, Hülya Avşar’ın bu konuda ne buyuracağını bekliyor...

Ben bu davada taraf değilim.

Tek sorum var, sonra Pınar Hanım'a mesajımı iletip eve gideceğim:

Tamer Karadağlı’nın evlilik arifesinde “bekarlığa veda” kabilinden kadınlarla düşüp kalkması ile, Pınar Altuğ’un boşanmak üzereyken başka bir erkekle birlikte olması arasındaki fark, birinin kovulmasını gerektirecek kadar büyük müdür? 

Türk televizyon seyircisi, “Maço bir kocayı oynayan Tamer Karadağlı’nın zamparalık yapması role uygundur, ama iyi bir anneyi canlandıran Pınar Altuğ’un zamparalık yapması yakışık almaz!” diye Çocuklar Duymasın’ı seyretmekten vaz mı caymıştır? (Bu ne biçim “tek soru” sorarım size. Etti 3 soru!)

Neyse. Benim Pınar’a bir çift sözüm var, bir abi olarak.

“Ben yoluma giderim” demişsin. İyi demişsin.

“Galiba başarılı bir kadın olmanın bedeli bu” diye de eklemişsin.

Ammaa...

Haberin Devamı

Hürriyetim’in 19 Kasım tarihli ilk anasayfasındaki o poz, bana aittir güzel kızım. Kargadan başka kuş, Serdar’dan başka gıcık bakış tanımam. Başkalarını taklit ederek bir yere varamazsın. Hele hele “ünlü köşe yazarı” Serdar Devrim’in hareketlerini, bakışını, onurlu duruşunu taklit ederek HİÇ bir yere varamazsın.

Serdar Devrim’i taklit ederek bir yerlere varılabilseydi, senden önce Serdar Devrim varırdı, değil mi yavrucuğum!

“Başarılı bir erkek olmanın bedelini ödüyorum” galiba sevgili okurlarım...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!