Senih ‘Şimdi hakikaten gerçek Picasso mu getirmişler yani?’ gibi bir soru sorduğu için çok pişman oldu tabii. Çünkü müze müdürü Nazan Ölçer’in odasına gidene kadar yani 100 metrelik yolda yaklaşık 6 güvenlik görevlisi bize eşlik etti.
Biri bizi asansöre bindiriyor, diğeri karşılıyor, başka bir tanesi salona götürüyor. Diğeri, salonda duracağımız yeri
söylüyor. Bir yandan da Nazan Ölçer kesin bir dille hangi eserleri hangi mesafeden çekebileceğimizi anlatıyor.
Ölçer müzenin var olan kurallarına bu sergi nedeniyle yenilerinin eklendiğinden ve Picasso Administration’un koyduğu bu katı kurallara uyulması gerektiğinden bahsetti. Ölçer’le yaptığımız röportaj sırasında bu kurallara ve Picasso Vakfı’nın titizliğine bizzat şahit oluyoruz. İspanyol görevliler sergi alanının üst katında tırabzana dayanarak not almama sinirlendiler. Kalemimin galeri mekanına düşüp eserlerden birine zarar vermesinden endişe etmişlerdi.
Bütün bu eserlerin ne kadara sigortalandığını ya da sergideki en değerli eserin aşağı yukarı fiyatını güvenlik nedeniyle açıklamıyor Ölçer ama, ‘Serginin Sabancı Müzesi’ne çoook pahalıya mal olduğundan ve holding cömert davranmasaydı bu sergiyi yapmanın imkansız olacağından emin olabilirsiniz’ diyor.
İşte İstanbul’da 24 Kasım’da açılacak en büyük ve değerli 20. yüzyıl sanatı sergisinin gerçekleşme aşamaları ve detayları.
Tablolar kuzey-güney yönünde taşındı, beyaz eldivenli görevlilerce asıldı
Sergi için ilk görüşmeler 2004’te başladı. Nazan Ölçer sayısını şu anda tam bilemediği bir yığın hatırı sayılır arkadaşını araya sokarak Picasso’nun torunu ve mirasçısı Bernard Luiz Picasso’dan randevu kopardı. Paris’teki ofisinde iki saat görüştüler. Ardından Picasso İstanbul’a geldi, müzeyi ve üniversiteyi gezdi. Son karar Paris’teki üçüncü görüşmede verildi.
Bu karardan sonra İspanyol ekip Sabancı Müzesi’nin galerisinin krokilerini çıkarttı ve bu krokiler üstünde hangi eserin nereye yerleştirileceğine karar verildi. İzleyicinin gezi güzergahı hesaba katılarak, eserler kronolojik olarak yerleştirildi.
Eserler özel tahta kutular içinde uçağa yüzeyi yana bakacak şekilde yerleştirildi. Aksi takdirde uçağın içindeki basınç resimlerin kanvasını esnetebilirdi. Bu şekilde yolculuk eden tablolar 25 yıldır sanat taşımacılığı yapan Bergen firmasının kamyonlarına da bu şekilde, yani kuzey-güney yönü bozulmadan yerleştirilmeliydi.
Eserler uçaktan kamyona getirilirken sarsıntıyı sıfıra indiren özel beyaz lastikleri olan taşıyıcılara konuldu.
Eserleri müze deposuna taşıyan kamyona, biri müzeye ait, diğeri ise polise ait iki eskort eşlik etti.
Tablolar yeni hava koşullarına alışsınlar diye kutular 24 saat kapalı bekletildi. Kutuların üstünde hangi eserin hangi açıyla nereye asılacağına dair envanterler yapıştırılmıştı. Özel süspansiyonlu aletlerle kutulardan çıkarılan tablolar buna göre yerleştirildi. Çalışan herkes beyaz eldiven giydi.
Tablolara 150 lux, eskizlere 50 lux’tan şiddetli ışık kullanılmayacak. Işıkların açıları son iki günde küratörler tarafından ayarlanacak.
İzleyiciler eserlere 1,5 metreden fazla yaklaşamayacak. Yerinden oynatmak bir yana herhangi bir şekilde dokunduklarında alarm çalacak. Güvenlik merkezine dokunulan eserin yeri ve dokunan kişinin görüntüsü düşecek.
Serginin küratörlüğünü Picasso’nun torunu ve Malaga’daki Picasso Müzesi’nin Başkanı Bernard Ruiz Picasso, FABA Başkanı Almine Ruiz Picasso ve Images Modernes Temsilcisi Marta-Volga Guezala’nın yanı sıra, SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer ile Sergiler ve Dış İlişkiler Yöneticisi Selmin Kangal yaptı.
Sergi boyunca müzede Picasso seminerleri ve filmleri gösterilecek.
FİKİR SAKIP SABANCI’NINDISabancı Müzesi’nde bir Picasso sergisi açma fikri ilk kez rahmetli Sakıp Sabancı’dan çıktı. Sanatla hiç ilgisi olmayan birini bile müzeye çekmenin yolunun böyle sansasyonel bir sergiden geçeceğini düşünüyor, belli aralıklarla müze müdürü Nazan Ölçer’e ‘Olabilir mi, Picasso gerçekten gelir mi, gelir diyorsun ha! Yapma yav!’ deyip durmuştu.
135 tablodan biri de
SiestaPicasso’nun tüm dönemlerini kapsayan 135 eser sergilenecek. 8’i Paris’teki Picasso müzesinden, 3’ü Barcelona’daki Picasso müzesinden, 1’i de Paris’teki Musee d’art Moderne Lille Metropole’den. Geri kalanlar FABA (Fundacion Almine Bernard Ruiz Picasso para el Arte) ve aile koleksiyonundan getirildi.
Sergi kataloğunu, Picasso biyografisti Marilyn McCully hazırladı. Picasso uzmanları John Richardson, Marilyn McCully ve Michel Leiris’in yazılarını ve Abidin Dino’nun Picasso anılarını kapsıyor.
SIESTA: Boisgeloup, 18 Ağustos 1932
Tuval üzerine yağlıboya, 97 x 130 cm
Özel koleksiyon © Images Modernes. Photo : Eric Baudouin © Succession Picasso 2005
SANAT DÜNYASINI ALTÜST ETMİŞTİ
Pablo Picasso’nun sanatı, 20. yüzyıl Batı resmi için çok büyük bir yenileyici güçtü. 1881’de İspanya’nın Malaga kentinde doğan sanatçı, eserlerini ilk defa Paris’te 1900’de yapılan ve tüm ulusların yeni bir çağı kutlamak için bir araya geldiği dünya fuarında sergiledi. En tanınmış resimlerinden olan
Les Demoiselles d’Avignon (Avignonlu Kızlar-1907) bir devrim niteliğindeydi. Onun bu yeni yaklaşımı, modern sanatın gidişatını yönlendiren akımların hep en önünde yer almasına neden oldu. İnsan vücudunu resmedişindeki radikal yaklaşım, insanları sarsmış olsa da dünyaya yepyeni bir gözle bakabileceklerini gösterdi. 1936-39 yılları arasındaki İspanya iç savaşında Cumhuriyetçiler safında yer aldı, ünlü eseri
Guernica’da (1937) savaşın acımasız yönünü unutulmayacak bir biçimde yansıttı.
ÜŞÜYÜNCE RADYATÖR ÇİZDİ
Picasso’nun hemen hemen tüm çalışmaları, gündelik yaşamının etkileriyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bunca canlı ve güçlü, bunca insanidir. Örneğin, Minotaurus’un bir evden yığınla eşya kaçırmasını karamsar bir biçimde resmetmişse, nedeni ilk karısı Olga’nın, onu, boşandıkları takdirde mülklerin yarısını almakla tehdit etmesidir. Radyatör resmetmişse, üşüyordur. Aynı şekilde, yeni bir dost, yeni bir ev, bir köpek ya da bir mobilya, üslubundaki, temalarındaki ya da konularındaki değişime yansır.
92 yaşında ölen ressam, pek çok resmini sattı, birçok eserini de kendi koleksiyonunda tuttu. Kişisel koleksiyonunun önemli bir kısmı, bugün Paris, Barcelona ve Malaga’daki Picasso müzelerini oluşturur.
Onu, Picasso uzmanı ve yakın arkadaşı Jon Richardson anlatacak
Jon Richardson için bugün Picasso’yu en iyi tanıyan insan denebilir. Zamanında hem onun resimlerini satmış hem de çok yakın arkadaş olmuşlar. Şimdilerde 80 yaşında olan Richardson Picasso’nun biyografisi yazdı. 1960’ta New York’ta 9 galeride büyük bir Picasso retrospektifi düzenledi. Yazdığı Picasso biyografisiyle İngiliz edebiyatının prestijli ödülü Whitebread Prize’ı kazandı. Richardson İstanbul’a gelecek ve seminerlerle Picasso’yu anlatacak.
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Sakıp Sabancı Caddesi, No 22, Atlı Köşk, Emirgan. (0212 277 22 00). muze.sabanciuniv.edu