Güncelleme Tarihi:
Royal Philips Electronics (AEX: PHI, NYSE: PHG) “Philips Global Sağlık ve İyi Yaşam Endeksi: Küresel perspektif” raporunu yayımladı.
Asya'daki insanlar daha pozitif
Rapor, Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan Krallığı ve Singapur’da yaşayanların; Japonya, Avrupa’nın büyük bölümü ve Amerika gibi dünyanın en gelişmiş ekonomilerine sahip ülkelerinde yaşanlara oranla, sağlık ve iyi yaşam koşulları hakkında daha pozitif hissettiklerini ortaya koyuyor. Bu sonuçlar, raporda sağlık ve iyi yaşamın temel etmenleri olarak tanımlanan sağlık, iş ve kişisel ilişkilerle bağlantılı konulara, kişilerin verdiği önem ve memnuniyet derecelerindeki farklılıkları yansıtıyor.
Dünya çapında sağlık ve iyi yaşam alanında mega trendleri inceleyen rapor, Philips Sağlık & İyi Yaşam Merkezi tarafından, 23 ülkede 31 binin üzerinde kişiyle gerçekleştirilen anket ile küresel ölçekte geniş kapsamlı bir tüketici araştırma girişiminin temelini oluşturuyor.
Araştırmanın yapıldığı ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor. Türk Philips CEO’su ve Saglık Bakım Genel Müdürü Willem Rozenberg “Toplumların sağlık ve yaşam kalitesini geliştirmek için çalışan bir firma olarak, 80 yıldan bu yana başarıyla faaliyet gösterdiğimiz Türkiye’de gerçekleşen bu araştırma, Türk halkının sağlık ve yaşam alışkanlıklarını, eğilimlerini, mevcut durumlarını net bir biçimde anlamamıza ve ihtiyaçlarını daha bir doğru biçimde tespit etmemize fayda sağlayacaktır” dedi.
Refah demek sağlık demek mi?
Rapor, 10 katılımcıdan 6'sının; genel sağlık ve iyi yaşam koşullarını “iyi” olarak tanımladığını gösteriyor. Ancak daha derin analiz edildiğinde; ABD, Brezilya ve Avrupa’nın büyük bölümünde yaşayan insanların, Asya ve Asya-Pasifik ülkelerinin çoğunda yaşayanların aksine, düşündükleri kadar iyi durumda olmadıkları ortaya çıkıyor. Özellikle BAE (Yüzde 88), Suudi Arabistan Krallığı (Yüzde 78) ve Hindistan’da (Yüzde 72) yaşayanlar, sağlık ve iyi yaşam memnuniyeti açısından en yüksek sonuçları verirken, Japonya (Yüzde 27) en alt sırada yer alıyor. Bu araştırmanın Türkiye kısmında ise, Türk halkının yüzde 66’sı sağlık ve yaşamını “iyi veya çok iyi” olarak değerlendiriyor.
Türk halkının 73’ü kilolu olmadığını düşünüyor
Fiziksel Sağlık Endeksi2 doğrultusunda Japonlar (Yüzde 24), ve İngilizler (Yüzde 40) fiziksel sağlık açısından en düşük sonuçlar arasında yer alırken; BAE (Yüzde 93) ve Hindistan (Yüzde 84) en üst sıralarda yer alıyor. Kilo konusundaki memnuniyetsizlik tüm ülkelerde yaygın olarak görülen bir sorun olarak dikkat çekiyor. Özellikle kadınlar arasında, kilo ile genel fiziksel sağlık memnuniyeti arasında güçlü bir bağ gözleniyor. Rapora göre, Türk halkının yüzde 73’ü ise kilolu olmadığını düşünüyor.
Stres sağlık koşullarını etkileyen önemli bir etmen
Ruh Sağlığı Endeksi’ne3 gelinde de sonuçlar, büyük ölçüde fiziksel sağlık sonuçlarına benzer oranlar sergiliyor. BAE (Yüzde 94) yine en üst sırada yer alırken Japonya’nın (Yüzde 26) en kötü durumda olduğu görülüyor ki bu da fiziksel ve ruhsal sağlığın birbiriyle ilişkili olduğunu gösteriyor. Normal olarak, stres de sağlık ve iyi yaşam koşullarımızı belirleyen önemli bir etmen. Katılımcıların yüzde 70’inin stresten etkilendiği görülürken, en yüksek oranların Hindistan (Yüzde 95), Tayvan (Yüzde 94) ve Kore’de (Yüzde 94) olduğu görülüyor. Türk halkının stresten etkilenme oranı ise, yüzde 65 düzeyinde. Pek çok ülkede sağlık bakım masraflarının karşılanmasıyla ilgili kaygılar, başlıca stres kaynaklarından biri. Türkiye’de stres sebebi olarak ekonomi (Yüzde 76) birinci sırada yer alırken, sağlık bakım masrafları(Yüzde 66) üçüncü sırada yer alıyor.
Sağlığımıza yeterince önem veriyormuyuz?
Araştırmaya katılan on kişiden dokuzu, sağlığına dikkat etme sorumluluğunun kendi ellerinde olduğuna inanıyor. Ancak kişisel sorumluluk duygusunun, insanları her zaman harekete geçirmediği de ortaya çıkan sonuçlardan biri. İnsanların yaklaşık üçte ikisi, belirli bir sağlık sorunu olduğunda doktora gidiyor; ama yarısından çoğu (Yüzde 51) doktorun tavsiyelerini uygulamıyor ve sadece yüzde 39’u gerekli testleri yaptırıyor. Rapor sonuçlarına göre, Türk halkının geneli doktor sözü dinliyor.
Ankete katılanların neredeyse yarısı, gerektiği kadar spor yapmadığını söylüyor ve sadece yüzde 36’sı ülkelerindeki diğer insanlardan daha sağlıklı beslendiğini düşünüyor.
Yaşamak için çalışmak mı çalışmak için yaşamak mı?
Çalışılan işler de sağlık ve iyi yaşam koşullarını belirleyen ana etmenlerden biri ve faturaları ödemek, gelecek için birikim yapmak ve işten atılma tehdidi gibi işle ilgili konular en önemli stres kaynakları olarak gözleniyor. Özellikle kazanılan para miktarı ve geçim masrafları, sağlık ve iyi yaşam konusundaki algıyı büyük oranda etkiliyor.
Şaşırtıcı şekilde, geçim giderleri konusundaki memnuniyet açısından en büyük boşluklar; Japonya (Yüzde 65), İngiltere (Yüzde 57) ve ABD (Yüzde 54) gibi gelişmiş ekonomilerde görülüyor. Hiç şüphesiz bu ülkelerin genel sağlık ve iyi yaşam değerlendirmelerindeki düşük sonuçlarına katkıda bulunan bir faktör. Sadece gelirlere dayanarak Türkler (Yüzde 46) en memnunken Japonlar (Yüzde 67) ve Brezilyalılar (Yüzde 45) en alt sırada yer alıyor. İş dışında kalan zamanda ise, Türkler (Yüzde 34) ve Fransızlar (Yüzde 16) en memnun durumdayken; Asya’daki pek çok ülkede tatillerin az olması kaygı verici bir sorun. İş Endeksi sonuçlarına göre5, Orta Doğu’da (BAE Yüzde 75, Suudi Arabistan Yüzde 63) çalışan insanlar işlerinden en memnun olanlar; en az memnun olanlar ise Japonya (Yüzde 21) ve İngiltere’de (Yüzde 27) çalışanlar.
Eşlerimizden ziyade arkadaşlarımızdan memnunuz
Stresli işler ve ekonomik koşullar, genel sağlık ve iyi yaşam koşullarını olumsuz yönde etkilerken; evde, aileyle ve dostlarla iyi vakit geçirmek iyi yaşam duygusunu artırmanın başlıca yolu. En belirgin oranda Orta Doğu ve Asya’da görülen bu durumun, bu bölgelerin büyük bölümünde elde edilen, yüksek orandaki sağlık ve iyi yaşam değerlendirmelerine doğrudan katkısı bulunuyor. Ancak bu etkinin en az olduğu Japonya, ilginç bir şekilde en düşük endeks sonuçlarını veriyor. Almanlar, Amerikalılar ve İspanyollar evde ya da dışarıda aileleriyle ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi seviyorlar. Hollandalılar aile ve arkadaşlarla vakit geçirmek yerine evde dinlenmeyi tercih ederken, Koreliler hobilerine zaman ayırmayı seçiyor.
Rapor genel olarak aile ve arkadaşlarla kurulan ilişkilerden memnun olunduğunu gösterse de, büyük çoğunluk onlara yeterince zaman ayıramamaktan şikayetçi. Araştırmanın gerçekleştirildiği –istisnasız- tüm ülkelerde, katılımcıların, eşlerinden ziyade arkadaş ilişkilerinden memnun olduklarını belirtmiş olması eşler açısından endişe verici bir sonuç olarak dikkat çekiyor.
Sağlıklı yaşlanıyor muyuz?
Katılımcılar beklenen yaşam süresi konusunda iyimser yaklaşım sergiliyor. %45’i, 80 yaşın üzerine kadar yaşayacağına inanırken; yaklaşık üçte ikisi ebeveynleri kadar ya da daha uzun yaşayacağını düşünüyor. Rapora göre, Türk halkının yüzde 41’i en az 71 yaşına kadar yaşayacağını düşünüyor.
Avustralyalılar uzun ömür konusunda en iyimser toplum; yüzde 50’si en az 90 yaşına kadar yaşamayı umuyor, ancak 65 yaş üstü nüfus, sağlık ve iyi yaşam memnuniyeti açısından dünya sıralamasında en altlarda (%21) yer alıyor.
Buna ek olarak global rapor, kendi başına yaşama becerisi üzerinde doğrudan etkisi olabilecek görüş kaybı (%30) ve artrit (%28) gibi dejeneratif hastalıklar konusunda; ölümcül hastalıklar olan kanser (%16) ve kalp krizinden (%15) daha endişeli olduğumuzu gösteriyor. Türkiye verilerine bakıldığında ise, Türk halkı, sağlığını tehdit eden ilk üç potansiyel tehlike olarak; kalp krizi, yüksek tansiyon ve kanseri sıralıyor.