‘Pes doğrusu’ dedirten hikayeler

Güncelleme Tarihi:

‘Pes doğrusu’ dedirten hikayeler
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2004 10:46

Ceza avukatı Cengiz Hortoğlu, 20 yıllık meslek hayatı boyunca yaşadığı ve duyduğu 14 ilginç hikayeyi, ‘Pes Doğrusu’ adlı kitabında topladı.

Kitapta, İstanbul’daki üç katlı evi kiracısı tarafından bir yıkıcıya satılan ve evini yerinde bulamayan Hamza Bey ile bir otomobile aşık olup onu annesiyle birlikte sahibinden istemeye giden Murat Bey’in hikayesi de var.

Şimdi Tam Zamanı’ adlı şiir kitabı, ulaşım sorunlarının işlendiği ‘Kırmızı Işıkta Son Tango’ ile boşanma öykülerinin ve araştırmalarının yer aldığı ‘Solma Kardelen’ adlı 3 kitabı olan Avukat Cengiz Hortoğlu, 4’üncü kitabı ‘Pes Doğrusu’nu geçen hafta piyasaya çıkardı.

Cengiz Hortoğlu, ‘Burası Türkiye her an her şey olabilir’ diye nitelediği kitabındaki yaşanmış 14 gerçek hikayeyi, kendisine danışan insanların anlattıklarıyla derledi. Hortoğlu, kitabı okuyacaklar için ‘Hikayelerde kendinizden birşeyler bulamayabilirsiniz ama kendinizi belki bundan sonra karşılaşacağınız olaylara hazırlayabilirsiniz’ diyor. Kitapta, ‘Eyvah Evim Çalındı’ ve ‘Araba Aşkı’ gibi sıradışı hikayeler var.

Eyvah evim çalındı

Atmaca Köyü’nde yaşayan Hamza Bey, her ay başı olduğu gibi 3 katlı evinin bir dairesinde oturan kiracısı Mahmut Bey’den kirayı almak ve diğer 5 boş dairesini kiraya vermek için İstanbul’a gelir. Burada uğradığı hemşerilerinin kahvesinde otururken, İbrahim Bey’in aylardır ev aradığını öğrenir ve kendi evini kiralayabileceğini söyler.

Ertesi gün İbrahim Bey’le eve bakmaya giderler. Ancak ev yerinde yoktur. Hamza Bey, çevreden soruşturur. Herkes orada bir ev olduğunu bilir ancak nereye gittiği konusunda bir fikirleri yoktur. Kiracısı Mahmut Bey de kayıptır. Hamza Bey, avukata başvurur. Cumhuriyet Savcılığı’na dilekçe verirler. Hamza Bey, köyüne döndüğünde kiracısı Mahmut Bey arayıp, ‘Ben ettim sen etme. İstanbul’a gel sana herşeyi anlatayım’ der. Bir yıldır işsiz olan 5 çocuk babası Mahmut Bey, geçim sıkıntısına düşünce 3 katlı evi, yıkıcı bir arkadaşına satar. Yıkıcı, binadaki tesisat, döşemeler, kapı, pencerelere denk düşen parayı Mahmut Bey’e öder. Mahmut Bey de bu parayla bakkal dükkanı açar. Daha sonra ev sahibi Hamza Bey’le ortak olurlar.

Araba aşkı

Murat Bey araba pazarından ikinci el bir otomobil alır. Evinin önünde park halinde bulunan otomobilin yanına, yaklaşık bir ay boyunca, her akşam iyi giyimli bir adam gelir ve otomobili okşayarak saatlerce konuşur. Bunu farkeden bir komşu, bir akşam adamı dikkatle dinler. Adam, ‘Ah canım, ah yavrum.

Seni ne hale getirmiş bu canavar. Benim olsan seni saraylarda yaşatırım’ der. Bir gün adının Ali olduğunu söyleyen bir komşu telefonla arayıp, ertesi akşam annesiyle birlikte hayırlı bir iş için evlerine geleceğini söyler. Murat Bey ve eşi Ebru Hanım, evlerine temizliğe gelen Fatma’ya görücü geleceklerini zanneder.

Ancak yanında annesi, elinde çiçeği ve çikolatasıyla ertesi akşam gelen Ali Bey, otomobillerine aşık olduğunu ve Allah’ın izniyle onu istediğini söyler. Bunun bir saçmalık olduğunu düşünen Murat Bey, Ali Bey’i evden kovar. Otomobile aşık olan Ali Bey, günlerce hasta yatar. Mahalleden biri Murat Bey’i ‘Yapma etme, adam yataklara düştü’ diye ikna edince, Murat Bey otomobili satmaya razı gelir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!