Pembeli koronun şarkıları hayat kurtarıyor

Güncelleme Tarihi:

Pembeli koronun şarkıları hayat kurtarıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2009 00:00

Bu yazının muhatabı, memesi olan ve meme kanseri riskine “Bana uğramaz” vurdumduymazlığıyla yaklaşan bütün kadınlar! Hastalığın Türkiye’de görülme oranı hiç de yabana atılır gibi değil çünkü. Her sekiz kadından birine meme kanseri teşhisi konuluyor. Üstelik genç yaşlı ayrımı yok. Erken teşhis şimdilik tek çare.

Haberin Devamı

Erken teşhisin yolu ise 20 yaşından sonra her yıl düzenli meme ultrasonu ve 40 yaşından sonra da mamografi çektirmekten geçiyor. Fotoğrafta meme kanserine karşı mücadelenin rengi olan pembeler içinde gördüğünüz kadınların bir kısmı hastalığı alaşağı edenler. Diğerleri de onların doktorları ve morallerini yüksek tutsunlar diye çabalayan iki müzisyen. Rotary’nin yardımlarıyla kurdukları Meme Kanserine Karşı Farkındalık Korosu’yla tüm kadınları bilinçlendirmeyi amaçlıyorlar. Yarın, Avon’un 13 yıldır sürdürdüğü, Meme Kanseri ile Mücadele Yürüyüşü’nde binlerce kadınla birlikte İstanbul Beşiktaş’tan Ortaköy’e kadar yürüyecekler. Hürriyet Gazetesi’nin de desteklediği yürüyüş 11.00’de başlayacak. Farkındalık Korosu’nun fikir sahibi Pınar Ayhan, Türkiye’yi 2000 yılında Eurovision’da temsil eden genç bir müzisyen. Plastik cerrah olan eşi Süha Ayhan, meme kanseri nedeniyle memeleri alınmış kadınlara implant yapıyor. Pınar Hanım, bu kadınların hikâyelerini eşinden dinledikçe, kadınları erken teşhisin önemi konusunda uyarmak için Farkındalık Korosu projesini yarattı. Koroyu kurarken çaldığı ilk kapı, eşinin hastaları oldu. 35 kişilik koroyu çalıştıran şef, ise Sevda Cenap And Kadınlar Korosu şefi Cihan Can.

Gülşen Şirin (54)
Koro arkadaşlıklarım terapi gibi geldi

Sekiz yıl önce koltukaltımda ağrılı bir kitle hissettim. Biyopsi yapıldı. Temiz çıkmasına rağmen şimdi koroda birlikte şarkı söylediğim Prof. Selma Tükel’in teşvikiyle kitleyi aldırdım. Patolojiye gönderildiğinde kanser olduğum ortaya çıktı. Bir hafta içinde sol göğsüm alındı. Dünya başıma yıkıldı zannettim, bundan kurtuluş yok diye düşünüyordum. Ailemde daha önce meme kanseri olan kimse yoktu. Radyoterapi sırasında iyi hissetmek için kendimi rafting yaparken hayal ediyordum. Her radyoterapiden sonra da kendimi bir profiterolle ödüllendiriyordum. Göğsüm alındığında tekrar meme yapılabileceğini bilmiyordum. Tedaviden sonra mememi yaptırdım. Hayata bakışım değişti, çok içime kapanıktım şimdi açıldım. Aynı şeyleri yaşayan kadınlarla olmak bana terapi gibi geldi.

Betül Arcak (48)
İlk zamanlar aynaya bakmak cesaret istiyordu


Altı ayda bir normal kontrollerimi yaptırıyordum. Düzenli spor yapan biriydim. Bir gün elime bir kitle geldi. Doktora gittim, biyopsi yapıldı. Tedirgin değildim çünkü ailemde kimsede bu hastalık yoktu. Ama doktorum elinde raporla evime gelince “Eyvah” dedim. O bir şeyler anlatıyordu ama filmlerdeki gibi sesi bana uğultu gibi geliyordu. Sol göğsümü aldılar. “Niye ben” diye isyan ettim. Kemoterapiden dolayı saçım, kaşım döküldü. Göğsüm yoktu. Banyoda aynaya bakmak benim için büyük cesaret isteyen bir şeydi. O anların hepsi bana çok ağır geldi. İki yıl sonra göğsümü yaptırdım. Saçım kaşım çıktı, eski halime döndüm. Hayatta her şeyi kendime dert ederdim. Şimdi daha pozitif, çok daha toleranslı biri oldum. Hayattaki her anın kıymetini bilerek yaşıyorum. Bu hastalığa yakalananlar, dünyanın sonu geldi diye düşünmesinler, moralle ve erken teşhisle hakkından geliniyor. Farkındalık Korosu’na katılmamın en büyük sebeplerinden biri başka kadınları uyarmak.

Pervin Şavluk
Hastalık bana yaşama sevinci kazandırdı


Teşhis konduğunda 35 yaşındaydım. Kendi kendime kontrollerimi yapardım. Ultrason çektirmeye gittiğimde, sağ göğsümde bir şeyler gördüler. Yarım bırakıp hemen mamografi çektiler. Biyopsi sonucunda kanserin 3. evresinde olduğum ortaya çıktı. 10 gün içinde ameliyat oldum. Annemi ve ağabeyimi kanserin başka türlerinden kaybetmiştim. 9 yaşında bir kızım vardı ve duygusallığı bir yana bırakmalıydım. “Annem ve ağabeyimdeki umutsuzluğu yaşamayacağım” diyerek kendime söz verdim. Mememi aldılar, kemoterapi ve radyoterapim bir yıl sürdü ve çok ağır geçirdim. Yaşamak, nefes alabilmek o kadar önemliydi ki, estetik ikinci planda kalıyordu. Mememin alındığını kızımdan 4 yıl saklayabildim ama bu yıl öğrendi. Meme yapılabilmesi için 5. yılımın dolmasını bekliyorum. Hastalığın tedavisinde en büyük etken moral. Ailem bana çok destek oldu.
Hastalığım bana mücadele gücü, yaşama sevinci kazandırdı ve hiçbir şeye üzülmemek gerektiğini öğretti. Artık isteklerimi asla ertelemiyorum. Şair Cahit Sıtkı’nın dediği gibi “Her mihnet kabulüm, yeter ki gün eksilmesin penceremden.”

Hülya Erdem (50)
Ameliyattan üç ay sonra tenis oynamaya başladım


Dört yıl önce ultrasonda bir şey görülmemesine rağmen, sürekli yorgun hissettiğim için biyopsi yapılmasında ısrar ettim. Ben de bir doktorum ve bu isteğimin hiçbir mantıklı sebebi olmadığını biliyordum. Ama biyopsi yapıldığında kanser olduğum ortaya çıktı. Yeni emekli olmuştum ve hayatı dolu dolu yaşayacağım diye düşünürken, bu hastalıkla karşılaştım. Kanserden ölme düşüncesi yıldırmıyordu ama çocuğumu bir daha görememe olasılığı beni mahvediyordu. Ben çok şanslıydım, çok başında yakalamışlardı. Üç ay sonra tenis oynamaya bile başladım. Bu tür hastalığı geçirenlerin genelde hayata bakışlarında büyük değişiklik olur, benim bir değişiklik olmadı, hayatı yüklenmeye devam ediyorum.

Şebnem Dalayman Doğan (45)
Amacım meme kanserinden ölünmeyeceğini göstermek

Dört yıl önce çektirdiğim mamogramda, mememde bir leke gördüler. Biyopsi yaptırdım, kanser dediler. Çok başında olduğu için mememi kaybetmedim. Hayatı o kadar telaşlı yaşıyordum ki, bu hastalıkla Tanrı bana fren yaptırdı. Olayı bir nevi hamilelik olarak görüyordum. Belin ağrıyor, miden bulanıyor ve ömür boyu senin peşini bırakmayacak bir şey ortaya çıkıyor. Meme kanserini atlattıktan sonra bağırsak kanseri oldum. Yaşadığım 2.5 yılı bir hayat dersi olarak gördüm. Koroya katılmamın sebebi, bu hastalıktan ölünmeyeceğini göstermek ve moral vermek.

Prof. Dr. Selma Tükel
Mamografi zamanını devlet hatırlatmalı


Koroda yer alan doktorlardan biri Prof. Dr. Selma Tükel, meme kanseri korkusunu yenmenin bilgilenmekten geçtiğini söylüyor. Kitlenin ele gelmeden üç yıl önce tespit edilebildiğini ve tedavi şansının yüzde 92’lere vardığının altını çiziyor: “Bunun garantisi yok, bu yıl bir şey görülmeyebilir ama bir sonraki yıl bir şey çıkabilir. Her yıl mutlaka tahlilleri yaptırmak zorundalar. Biz tetkik edersek yakalayabiliriz ama onlar bize gelmezse bu şansımız olmaz.” Onkolog Prof. Dr. Deniz Yamaç da koristlerden. Amerika’daki gibi, devletin kadınları tek tek arayarak “Mamografi zamanın geldi” demesinin en doğru yol olduğunu söylüyor. “İki mememiz olduğuna göre bununla yaşayacağız ve korkmayacağız” diyor.

Haberin Devamı

Pembeli koronun şarkıları hayat kurtarıyor

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!