Pembe Viagra’da büyük hayal kırıklığı

Güncelleme Tarihi:

Pembe Viagra’da büyük hayal kırıklığı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2010 00:00

Cinsel istek azlığı, kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluğu. Hap, damla, jel, parfüm gibi yüzlerce ürün kadınlara ‘istek’ vaat ediyor. Ancak yakın zamana kadar sadece söz konusu sorunun tedavisine yönelik, reçeteli satılan bir ilaç geliştirilemedi. Ta ki antidepresan flibanserin etken maddesinin tesadüfen kadınlarda cinsel isteği artırdığı fark edilene kadar... Depresyonda beklenen etkiyi gösteremeyen ilaç hiç akla gelmedik bir alanda tedavi ajanı olmaya adaydı. Araştırmaların odağı kaydı. Beyin yoluyla etki eden ilaç raflardaki yerini almadan, sokakta ‘Kadın Viagrası’, ‘Pembe Viagra’ gibi isimler takıldı, esprileri yapıldı. Yüzüldü yüzüldü kuyruğuna gelindi. Üretici firma Boehringer Ingelheim, ne FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu) ne de AB’den ilaç için ruhsat alabildi.

Türkiye’de cinsel istek azlığını toplumda değerlendirebilecek yeterli çalışma henüz yok. Herhangi bir cinsel sorun nedeniyle hastaneye başvuranlarda yapılan sınırlı sayıdaki araştırmaya göre, Batı toplumlarında tüm hastaneye başvuran kadınların yüzde 30-49’unda cinsel isteksizlik bulunuyor. Ülkemizde bu oran yüzde 8-15 arasında değişiyor. Türkiye Psikiyatri Derneği Cinsellik ve Cinsel Sorunlar Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Şahika Yüksel, “Bu fark sorunun ülkemizde az görülmesinden değil, bu nedenle hekime başvurunun azlığından kaynaklanıyor. Batılı ülkelerde daha çok uyarılma, istek sorunları için yardım aranırken, ülkemizde kadınların doktora en sık başvuru nedeni vajinismus” diyor.

KÖTÜ KOKU, YIKANMAMIŞ BULAŞIK KAVGA VS. KADINI İSTEKSİZ YAPIYOR

Türkiye gibi geleneksel, cinsellik açısından baskıcı, ahlakçı kültürlerde yetişmiş olma ve cinsel gelişimin baskılanması kadınlarda cinsel isteksizlik gelişmesi açısından önemli risk faktörleri arasında. Çünkü kendi bedenine ve cinselliğine yabancılaşmış, cinselliğini hayatı boyunca baskılamış, cinsel isteğini gösterdiğinde kendisini kötü hisseden, hiç mastürbasyon yapmamış, geçmişte hiç cinsel fantezisi olmamış, aile ve toplum için değeri kızlık zarından fazla olmayan, evlenene kadar her türlü tehlikeden korunması gereken bir cinsel organdan ibaret düşünülen, istemediği biriyle evlendirilmiş kadınlar açısından cinsellik çoğunlukla haz yaşanan bir eylem olmaktan çıkıyor ve zorunluluk halini alıyor.
Prof. Dr. Yüksel, şunları söylüyor:
“İsteğin devam etmesi ve tekrarlaması için cinselliğin keyifle yaşanması, doyurucu olması gerekiyor. Cinsel istek fantezi düzeyinde ve fantezi için beynimiz yeter. Beynimiz çok fazla sosyal ve kültürel etkiye açık. Cinsel istekte birden fazla neden (kültürel, sosyal, dini, psikolojik, bedensel) rol oynuyor. Erkeklere göre kadınların cinselliği daha kırılgan. İlişkilerinin genel gidişinden ve o cinsellik sırasında yaşanan psikolojik faktörlerden etkilenirler. Çevre koşulları, gürültü, koku ve başka olumsuz koşullar yine kadınları erkeklerden çok etkiliyor. Cinsel arzuları hasar görüyor. Örneğin evleri yeterince toparlanmamış, temizlenmemiş, bulaşıklar yıkanmamışsa yatak faslına geçme isteği yaşayamayabiliyor. ”

BİR HAPIN GEÇİRMESİ ZOR

Cinsel istekte etkili faktörlerin çokluğuna bakınca, bir hap yutup bunların üstesinden gelmenin mümkün olacağına inanmak zor. Prof. Dr. Yüksel, “Arzu çıkarsın diye bir ilaç bana son derece tehlikeli ve uygunsuz geliyor. İstek zorla uyandırılmamalı. Arzuyu denetleyen bireysel, bedensel, kültürel, sosyal koşulları yok sayamayız” diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!