Güncelleme Tarihi:
Nasıl bir çocukluk geçirdin?
- Çok rahat ve çok huzurlu olduğunu söyleyemem. Annemle babam ben üç yaşındayken ayrılmışlar. Ben ablam ve annemle büyüdüm daha çok. Çok uzun dönem maddi sıkıntılar içinde yaşadık aslında. Ama büyüdüğüm ortamda her zaman sevgi vardı. O yüzden sevgisiz büyüyen negatif bir çocuk olmadım. Sadece maddi imkansızlıkların getirdiği sıkıntılarla büyüdük diyelim. Onun dışında genelde evde oynayan apartman çocuğuydum. Harçlıklarımı biriktirip satın aldığım oyuncaklarla bir dünya kurmuştum ve o dünyanın içinde yaşıyordum. Babaannemin yanına gittiğimde daha çok “mahalle” ve “top oynama” kültürüyle haşır neşir oluyordum.
Müzikle uğraşmasaydın hangi meslekle uğraşırdın?
- Aslında teknik olarak hâlâ biyokimya öğrencisiyim ama bölümümle ilgili bir iş yapacağımı bir an olsun düşünmedim! Psikiyatri istiyordum, tıp istiyordum. Demek ki yeterince istememişim ki olmadı. Bir de hikayecilik tutkusu var küçüklükten beri... Yazar olabilirdim. Bir de oldum olası reklama ilgi duydum. ıstanbul’a gelince de Portfolio Yaratıcı Reklamcılık Okulu’na kabul edildim. Eğitimimi tamamladım. Reklamcılık hâlâ büyük bir tutku benim için.
İleride müzik dışındaki diğer uğraşlarınla ilgili bir şeyler yapmak istiyor musun?
- Aslında şu an liseden beri beraber yazıp çizdiğimiz bir arkadaşımla “Pembe Mezarlık”ın romanını tamamlamaya uğraşıyoruz. Çok az kaldı. Yazarlık çok ilgili çeken bir dal. Müzikten ayrı tutamıyorum onu. Ama ikisi beraber çok zor, bakalım ne olacak. Bir de tabii reklamcılık var. O hevesimi de jingle’larla ya da gelen reklam tekliflerinin metinlerine karışarak tatmin etmeye çalışıyorum.
Dünya standartlarında bir grup olmak için neler yapmak lazım sence?
- Özgün olmak lazım öncelikle... Yani dünyada o kadar fazla özgün şey var ki. Her şeyin en iyisi başka bir yerlerde yapılıyor zaten. ınsanların fark etmesi ve kulak vermesi için, grubun önce özgün bir ses çıkarması ve özgün bir resim çizmesi lazım. Ya da bir sanatçının... Senden başka kimsenin yapamayacağı bir şeyler yapmalısın. Özgün bir ses, özgün bir tarz ve özgün bir üslup şart. Kafayı açıp çok özgür düşünmeli... Uçmak lazım yani. Sıkışmış kalıpların arasında dünyanın dikkatini çekecek bir ses duyurmak imkansız. ıçinden ne geçiyorsa kural tanımadan dışarı vurmak lazım.
En son hangi kitapları okudun?
- Aslında bayağı karıştı... Çünkü son dönemde yarım bıraktıklarım da var. En son Chuck Palahniuk’in “Ölüm Pornosu”nu okuyordum. Aynı günlerde Neil Gaiman’ın “Sandman” çizgi romanına başladım. Bir de arada Baudelaire’in “Kötülük Çiçekleri”nden şiirler okuyorum açıp açıp. Ve bir de Poe şiirleri...