Güncelleme Tarihi:
*“Abimm!”de canlandırdığınız “Arif”i anlatır mısınız öncelikle?
- Çok iyi yazılmış, çok iyi işlenmiş bir karakter. ınsanların kafasındaki Levent Üzümcü’yü değiştirecek güçte bir tip. Zihinsel engelli biri Arif.
* Nasıl hazırlandınız bu role?
- Açıkçası bu role girebilmek için çok uğraştım. İki ay boyunca prova yaptık, ki bu bir film için uzun bir süredir.
* Rolü kabul etmenizdeki etken neydi?
- Sevmek. Çünkü bir şeyi sevince, yani yapmak zorunda olmayınca, daha iyi yapıyorsunuz. Televizyon dizilerinde iş biraz daha maddi boyuta taşınıyor ve sanki bazı şeyleri yapmak zorunda kalıyoruz.
* Sizin zorunluluktan üstlendiğiniz bir rol oldu mu?
- Ben İstanbul’a, buraya göre nispeten ucuz illerden geldim. O yüzden dolmuş ücretlerine falan aklım uçtu! şimdiki eşim Ebru’ya (o zamanlar sevgiliydik) “Benden 750 lira dolmuş parası istediler” demiştim şaşkınlıkla. Hâl böyle olunca önüme gelen ilk teklife atladım ve “Küçük ıbo”da oynamaya başladım.
‘KÜÇÜK İBO’ YÜZÜNDEN AFOROZ EDİLDİM
* Konservatuvardaki hocalarınız ne dedi bu duruma?
- Aforoz ettiler! Ama bunları yaparken tiyatroya da hep devam ettim. Hâlâ da oynuyorum. şimdi “Maskeliler”deyim mesela...
* Sizi aforoz eden hocalarınız, sonradan sizi anlayışla karşıladı mı?
- Beni anlayışla karşılamalarına gerek kalmadı, birçoğu dizilerde rol aldı zaten. Kendi öğrencilerine “dizilerde oynamamalarını” öğütleyen hocalar gelip burada dizilerde rol aldı. Hayatın bu gerçeğiyle yüzleşmek zorundaydık. Kaldı ki ben oyunculuk eğitimi aldım ve bu bizim işimiz, ayıp değil ki! Ben yapmayayım da şarkıcılar, mankenler mi yapsın?
* Mankenler ve şarkıcılar oyunculuk yapmasın mı?
- Sonuçta onlar da görüntüsüyle para kazanan insanlar. Yapımcılar büyük büyük rakamlarla teklif götürdükleri zaman “hayır” mı diyecekler? Yok, rolü yapamıyorsa da yapımcıyı suçlamak lazım. Haftada 75 bin, 100 bin lira kazanan adamlar var. Ama ona göre de yaşaman lazım.
* Bir bedeli var değil mi kazandıklarınızın?
- Evet var. Ağır da olabilir, herkes kaldıramaz.
* Siz haftada ne kadar kazanarak yaşamayı tercih ederdiniz?
- İnsanca yaşamaya yetecek kadar kazanmayı tercih ederim.
* İki çocuklu bir aile babası olarak insanca yaşamanın bedeli nedir, asgari ücretin kaç katı?
- Minumum 10 katı. Bu bizim yaşam kalitemizi de gösteriyor. Bu metrobüsler insanlar biraz daha sesini çıkarmasın diye yapılıyor. “Paran yok, akbile zam yapıyorum, ama metrobüsü de ben yaptım. Millet özel arabasıyla şurdan şuraya geçemiyor ama sen metrobüsle 5 dakikada geçebilirsin. 1,5’tan 2 lira olmuş, abartma. Ben sana hizmet ediyorum” diyorlar. Tamam, bunu kabul ediyor insanlar ve 5 dakikada karşıya geçiyorlar ama kendilerine kalan 55 dakikada ne yapıyorlar? Parası var mı, tiyatroya mı gidiyor, insanca yaşamak için ne yapıyorlar?
KÜÇÜKKEN PAZARLARDA AYAKKABI SATTIM
* Nasıl bir çocuktunuz?
- Herkesin dövmeye çalıştığı bir çocuktum. Güzel bir çocuktum ben. Düzenli ve özenli bir ailem vardı.
* Nerede büyüdünüz?
- İzmir... Bornova’da, çingene mahallesinde doğmuşum. ızmir’in birçok yerinde oturdum, mahallede büyüme yaşlarım Karşıyaka’da geçti.
* Küçükken sokakta, çarşı ya da pazarda çalıştınız mı?
- Çalıştım. “Cızlavet” denilen köylü ayakkabıları sattım. Zeytin fabrikalarında çalışanlar alırdı, çünkü zeytin asidine dayanıklıydı.
* Aileniz nasıldı?
- Çok fakir ama onurlu insanlardı. Annem babam göçmen çocuklarıydı.
* Ne olmak istiyordunuz?
- Dedem gibi pilot olmak istiyordum ama annem pek istemedi.
* Hiç uçuş yaptınız mı?
- Yok yapmadım, bundan sonra da yapamam herhalde. Artık uçmaktan korkuyorum, çünkü iki çocuğum var.
* Baba olunca neler değişti hayatınızda?
- Bunlar değişti işte. Maceracı biriydim, daha temkinli biri oldum.
SÜNNET BENDE BÜYÜK TRAVMA YARATMIŞTI
* Pilot olmaktan ne zaman vazgeçtiniz?
- Olmak istediğim zamanlarda. Zaten olamazmışım da bu boyla. Denizli Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim, ama sonra asker olmak da istemedim. “Ben sana masraf olurum baba” dedim. O da “Peki” dedi...
* Olgun bir çocukmuşsunuz, yaramazlık yapmaz mıydınız?
- Çok yaramazdım.
* Komşular şikayet eder miydi?
- Tabii. Hatta bir gün kadının biri gelip “Ben oğlumu sizin oğlunuz dişini kırsın diye babasız büyütmüyorum” demişti. Çok ağır gelmişti. Sünnetliyken bir çocuk bana tekme tokat girişmişti, ben de bir tane yüzüne patlatmıştım, dişi kırılmıştı. Her gün o çocuktan dayak yiyorum, bir kere vuruyorum, dişi kırılıyor ve sonra bu ağır lafı işitiyorum. O zaman 12 yaşındaydım, yeni sünnet olmuştum ve çok canım yandığı için vurdum.
* Geç bir yaş değil mi sünnet olmak için?
- Çok geç sünnet oldum. Babam sendikacıydı. Toplu sünnet yapılacaktı, onu bekledik. Büyük travmadır. 100, 200 çocuk vardı ilk beni yaptılar, eski usulde büyük acı.
* Kaç kişi tuttu?
- Valla fotoğrafım var, dört kişi ayaklarımda, dört kişi kollarımda, siz hayal edin artık! Sırf bu yüzden ben oğullarımı doğar doğmaz sünnet ettirdim zaten. Bu arada bu konuyu “Sünnetim çok acılıydı” diye başlığa taşımazsanız sevinirim. (Gülüyor)
CANLI YAYINDA "KABADAYI" GERİLİMİ
Pazar akşamı “Medya Kralı”na konuk olan Levent Üzümcü’ye, bir izleyici “Kabadayı” filminde Kenan ımirzalıoğlu’nun oynadığı karakteri canlandırıp canlandıramayacağını sordu. Bu soruya içerleyen Üzümcü, “Bir şeyin çok fazla talep görüyor olması onun doğru olduğu anlamına gelmez. Bunu gidip Kenan’a sorman lazım, ‘Sen bu kadar tiyatro oyununda oynayabilir misin?’ diye. Gel bir kere sen beni tiyatro sahnesinde gör” dedi. Bu sözler üzerine Okan Bayülgen araya girerek ımirzalıoğlu’nu kızdıracak bir yorumda bulundu: “Levent dev gibi bir adam. Ancak bu cüssesine rağmen tiyatro sahnesinde şov yapıyor. O sahne kütük gibi, odun gibi kocaman adamlara göre değildir. Çünkü oynamak çok zordur. Levent kütük değil... O kadar yumuşak, o kadar iyi oyuncu ki, mutlaka izlemelisiniz.
OYUNU EMEKLEYEREK BİTİREBİLİRDİM
* “Hayatımın dönüm noktası” diyebileceğiniz anı anımsıyor musunuz?
- Eşref Paşa Lisesi’ndeyken bir tiyatro oyununda rol aldım. Oyun esnasında dizlerim kilitlendi ve düştüm. Sahneyi de ayağa kalkamadan emekleyerek bitirdim. Öğrenciler ne olduğunu anlamadılar ama bir sorun karşısında rolüne devam eden bir oyuncuyu görüp alkışladılar. işte o gün eve gidip anne-babama oyuncu olmak istediğimi söyledim.
* Neden kilitlendi dizleriniz?
- “Yaramaz çocuk hastalığı” olarak da bilinen aseptik nekroz hastalığım varmış. Bunu o zaman öğrendim. Genetik bir hastalık, şimdi bile ısınmadan çıkamam sahneye.