Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2007 00:00
Amasya’daki tarihi bir lokomotif dünyanın ilgisini çekiyor. Almanlar, İngilizler bu lokomotifin peşinde. Rahmi Koç Sanayi Müzesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu lokomotife talip. Amasyalılar da lokomotifin tamir edildikten sonra ait olduğu yerde, yani Amasya’da kalması gerektiğini savunuyor. 112 yıl önce Almanya’da üretilen bu ilk ışıklı lokomotifin bir eşi de Latin Amerika’ya gönderilmiş ama bir daha izine rastlanmamış.
Lokomotifin hikayesi 1895’te Almanya’nın Kassel şehrinde başlıyor. Bunu lokomotifin üzerindeki demir-döküm plakadaki "Henschel&Sohn Kassel 1895 No: 4153" ibaresinden anlıyoruz. Türkiye’ye ne zaman getirilmiş, bilen yok. Ama 1940’ların başında, Amasya’nın Suluova ilçesinde Devlet Demiryolları’na ait Eski Çeltek’teki maden ocağına kaydı yapılmış. Ocak, 1958’de Eski Çeltek Kömür İşletmeleri’ne devredilince lokomotif de işletmenin demirbaşına geçmiş. Halen Eski Çeltek’te iki lokomotif daha var. Biri 1910’da Münih’te üretilmiş buharlı lokomotif. Diğeri yine endüstri tarihi açısından önemli dizel lokomotif. Üçü de kömür nakletmek için kullanıldı. 1971’de kömür havzalarındaki taşımaların kamyonla yapılmasına karar verilince bir kenara atıldılar.
ALMAN LOKOMOTİF KULÜBÜ İKİ KERE GELDİ1987 ve 1988’de Alman Lokomotif Kulübü, lokomotifleri satın almak istedi. Kulüp, Almanya’daki dört tren müzesini işleten, bu müzelere dünyanın heryerinden araç, gereç ve obje toplayan gönüllü bir kuruluş. Özellikle 1895 Kassel yapımı lokomotif, Alman endüstri tarihi açısından önemli. Çünkü Almanya’da üretilmiş ışıklı ilk iki lokomotiften biri. 19. yüzyılda buharlı lokomotiflerde yapılan bir değişiklikle, vagonların buharla hem ısınması hem de buharlı dinamolardan elektrik ışığı elde edilmesi sağlanmıştı. Üretilen ilk iki ışıklı lokomotiften biri Güney Amerika’ya gönderilmiş ve bir daha izine rastlanmamış. Diğeri ise Eski Çeltek’te olan. Alman Lokomotif Kulübü, onun peşindeydi. 1910 yapımı ikinci lokomotifi de istediler. Ama Çeltek Kömür İşletmesi antik değeri nedeniyle lokomotifleri satmadı.
1997 ve 1998’de bu kez Rahmi
Koç Müzesi Müdürü geldi. Lokomotifleri onaracaklarını, çalışır hale getireceklerini, sonra da müzede sergileyeceklerini söyledi. Müze, lokomotifleri ücretsiz olarak devralmak istiyordu. Kömür işletmesi yine hayır dedi. İngiliz Tren Yolu Gönüllüleri adlı grup da Amasya’ya gelerek lokomotifleri gördü ve çok etkilendi. Amasyalılar onlara da satmayı düşünmediklerini söyledi.
Sonraki teklif İstanbul’dan geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bir rüyayı gerçekleştirmek için bu lokomotifleri istedi. Bu
rüya 1998’de bir grup gönüllü tarafından ortaya çıkarılan eski bir demiryolu hattının yeniden canlandırılması projesi. 1916’da Silahtarağa Elektrik Fabrikası’nın kömür ihtiyacını karşılamak için, fabrikanın önünden başlayıp Ağaçlı’da denizle buluşan bu yol, İstanbul’u Karadeniz’e bağlayan tek demiryolu hattıydı. 1955’te verimli olmadığı gerekçesiyle kapatıldı.
BELGRAT ORMANI’NIN GÖLGESİNDEKİ DEMİRYOLUProf. Dr. Emre Dölen ve koleksiyoncu Mert Sandalcı’nın girişimleriyle bu yol ortaya çıkarıldı. Fest Turizm, demiryolu hattında altı yıl önce turlar tertiplemeye başladı. Ve sonunda İstanbul’un Karadeniz’e bağlanması için bir proje ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıl mimar Tülin Ersöz ve İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı’nın bulunduğu İstanbul Turizm ve Kültür Atölyesi, Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç’ın da desteğiyle Haliç-Karadeniz Sahra Hattı’nın yeniden canlandırılması için çalışmalara başladı. Amasya’daki lokomotifleri görmek için Suluova’ya gidildi. Ersöz, 1895 ve 1910 yapımı iki buharlı lokomotifin de hat için ideal olduğu düşüncesinde: "Fakat, çalışır hale getirilmesinde biraz zorlanacağız. Devlet Demir Yolları’nda buharlı lokomotifler uzmanı eski ustalar, mümkün dediler. Koç Müzesi’ndeki mühendisler de yardımcı olacak. Haliç-Karadeniz Sahra Hattı gerçekleşince Eski Çeltek’teki yöneticilerle görüşüp lokomotifleri isteyeceğiz."
İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı, hattın altyapısının olduğu gibi durduğunu söylüyor: "Tren, tarihi su kemerlerinin altındaki gözlerden geçiyor. Kağıthane’yi, Kemerburgaz’ı aşıp Belgrat Ormanı’nın gölgesinde ilerliyor. Ormandan tek bir ağaç bile kesmeye gerek yok. Hat o kadar sistemli ziftlenmiş ki çoğu yerde ot bile büyümemiş. Tren yolunun güzergahındaki tarihi eserleri onaracağız. Haliç-Karadeniz hattı sayesinde buradaki köyler alternatif turizme açılacak."