Pavyondan kurtarıp kızına hediye etti

Güncelleme Tarihi:

Pavyondan kurtarıp kızına hediye etti
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 07, 2005 00:00

Doktor, yara bere içindeki vücudunu görünce ÅŸaÅŸkına döndü. ‘Kim dövdü seni?’ diye sordu, ‘Baban mı, kocan mı?’ Öyle ya baÅŸkası olamazdı. ‘Kocam’ dedi Nazlı. Doktor, hemen onun yanından polise telefon etti. (...) Cezaevi gibi bir yerdi o pansiyon. Dışarı çıkmak yasaktı. Kadınlar, gündüzleri pansiyonda oturuyorlar, gece ise pavyonda masalara konsomasyona çıkıyorlardı. Çalışmak zorunluydu.Kızını istemeye gelenlerin birbirini izlediÄŸini duyan baba, huzursuz oldu. Yıllardır evinden uzaktaydı, onu koruyup kollayacak durumu yoktu. Kızıyla ilgili dedikodular çıktığını, onunla bununla geziyor lafları edilmeye baÅŸlandığını duyuyordu. Ä°ÅŸsizlikten bunalıp, çalışmak için Suudi Arabistan’a gittiÄŸinde Nazlı henüz 6 yaşındaydı. Aradan yıllar geçmiÅŸ, Nazlı büyümüş, serpilmiÅŸ, bir genç kız olmuÅŸtu. O yaz tatilinde Türkiye’ye döndüğünde Nazlı’yı evlendirmeye karar verdi. Yaz tatili için memleketine döndüğünde yine evlerinin kapısını çaldı kızını isteyenler. Ä°lk isteyene vermeyi kafasına koymuÅŸ olan Selahattin, aileyi de, mobilya ustası olan Tamer adlı genci de beÄŸendi. Hiç uzatmadan, ‘Olur’ yanıtını verdi aileye.EvlendirileceÄŸini duyan Nazlı, ‘Ben evlenmem, okumak istiyorum’ diye tutturunca tepesi attı Selahattin’in. Evire çevire dövdü kızını. Nazlı, zorla niÅŸan yüzüğünü taksa da evliliÄŸi uzatmak için elinden geleni yapacaktı. Ticaret lisesinde son sınıfa geçmiÅŸti o yıl. 7-8 ay geciktirebilirse evlenmeden önce lise diplomasını eline alabilecekti. Fakat aradan birkaç ay geçince babası vazgeçmek istedi bu evlilikten. BaÅŸka bir talip çıkmıştı, onların maddi durumu daha iyiydi Tamer’e göre. Bu kez Nazlı diklendi. ‘Ben niÅŸanlandığım adamla evlenirim. BaÅŸkasıyla evlenmem’ dedi. Kendisi seçmemiÅŸti ama zamanla alışmış, sevmiÅŸti Tamer’i. Ä°yi davranıyordu ona. Selahattin, Arabistan’da olunca, uzaktan fazla etkili olamadı. DAYAKTAN ÖLECEĞİNÄ° SANDIAnnesi, kavga ettikleri bir gün evden kovdu Nazlı’yı. GözyaÅŸları içinde Tamer’e koÅŸtu Nazlı. ‘Hemen evlenmek istiyorum’ dedi. Tek koÅŸulu liseyi bitirmesine izin vermesiydi. Tamer’in bir itirazı olamazdı bu isteÄŸe. Bir ay geçmeden nikah günü belirlendi, düğün hazırlıkları baÅŸladı. Geri dönülemez bir noktaya gelindiÄŸini gören Nazlı’nın ailesi de onaylamak zorunda kaldı bu evliliÄŸi. Tamer, ayrı bir ev açamamış, anne-babasının evinde bir odaya gelin götürmüştü Nazlı’yı. Ama Nazlı, kayınpederini de, kayınvalidesini de sevdi.EvliliÄŸinin ilk üç yılı güzeldi. Nazlı, lise diplomasını almış, bir de kızı doÄŸmuÅŸtu. Ä°ÅŸleri bozulunca Tamer, strese girdi. Bir süre sonra iÅŸsiz kalınca iyiden iyiye deÄŸiÅŸti. Sorumsuz, acayip bir insan olup çıkıverdi. Bazen haber vermeden ortadan kaybolup, iki-üç gün gelmiyordu. Evde olduÄŸu günlerde de eskisi gibi sevgiyle davranmıyordu Tamer. Nazlı’nın evden çıkmasına izin vermiyordu. Bir gün kız kardeÅŸlerinden birinin evine gitti Nazlı. Kaynı evlenmiÅŸti, düğüne gidemediÄŸi için eve gidip tebrik etmek istemiÅŸti. Ancak eve döndüğünde korkudan kıpkırmızı oldu. Tamer, erken gelmiÅŸti. Nazlı’nın beklediÄŸi gibi bağırıp çağırmadı ama üç gün aÄŸzını açıp tek kelime bile etmedi. Küsmüştü. Üçüncü gün Nazlı sinirlendi. ‘Sen ne biçim insansın? KardeÅŸimin evine de mi gidemeyeceÄŸim’ diye bağırdı. Nazlı, frenlerini tamamen boÅŸladı:- Sen ne biçim insan oldun? Böyle devam edeceksen ne bana acı çektir, ne kendine. Bırak beni gideyim. Bu sözleri duyan Tamer öyle bir hızla fırladı ki yerinden, Nazlı bir anda yerde buldu kendini. Tamer üzerinde tepiniyor, neresine geldiÄŸine bakmadan tekmeliyor, yumrukluyordu. ÖleceÄŸini sandı Nazlı. Yorulup, yumruÄŸunu kaldıracak hali kalmayana deÄŸin dövdü Tamer.O gece sabaha kadar her yanı sızladı Nazlı’nın. ‘Allah beni öldürmediyse, bunu senin yanına bırakmayacağım’ diye söyleniyordu içinden. Ertesi sabah bir fırsatını bulup evden kaçıp hastaneye gitti Nazlı. Doktor, yara bere içindeki vücudunu görünce ÅŸaÅŸkına döndü. ‘Kim dövdü seni?’ diye sordu, ‘Baban mı, kocan mı?’ ‘Kocam’ dedi Nazlı. Doktor, hemen onun yanından polise telefon etti. Bunu duyan Nazlı, korkup kaçtı hastaneden. Annesine anlattı yaÅŸadıklarını. ‘Kocanın yanına geri dön. Ben sana bakamam’ dedi annesi.Nazlı, ‘Ben kendi başımın çaresine bakarım’ cevabını verdi. Annesi, dikbaÅŸlı kızını kararından vazgeçiremeyeceÄŸini anlayınca daha fazla ısrar etmedi. Bu kez beraber gittiler hastaneye. Onu gören doktor, gene polis çağırdı. Nazlı’nın da kaçmaya niyeti yoktu zaten. 20 gün hastanede yattı. Bu arada gözaltına alınan Tamer hakkında da dava açılmıştı. Nazlı ilk duruÅŸmada, ÅŸikayetçi olmadı, ‘Benden boÅŸansın yeter’ dedi.Nazlı’nın yaÅŸamında yepyeni bir dönem açılmıştı. Annesi kabul etmek istemiyordu, gidecek yeri de yoktu. Bu sırada Marmaris’te küçük bir lokanta iÅŸleten dayısından haber geldi. Oraya çağırıyordu. Bir gün Tamer, çıkageldi. Sanki onca dayağı atan o deÄŸildi. ‘Ben boÅŸanmak istemiyorum’ diyordu. Nazlı, üç ay kadar sonra, 1997 sonbaharında Marmaris’ten döndükten sonra açtı boÅŸanma davasını. Kızının velayetini babasına bırakacaktı. Kızı babaannesinin yanında kalacak, arada görebilecekti. Mahkeme boÅŸanma kararı verdi. Artık özgürdü Nazlı. Kendini geliÅŸtirmek için kurslara yazıldı. Daktilo, bilgisayar, Ä°ngilizce kurslarının ardından muhasebe kursuna devam etti. Büyük bir fabrikanın muhasebe servisinde iÅŸ buldu. Kızını da eskisine oranla daha rahat görebiliyordu. Tamer, evlenmiÅŸ, kızını annesine bırakıp baÅŸka bir eve çıkmıştı. Hayatını mahvedecek kiÅŸiyle orada tanıştı. Mahmut, fabrikada tekniker olarak çalışan bir gençti. Nazlı’dan küçük ve bekardı. Zamanla aralarında bir yakınlık doÄŸdu. Hayatında ilk kez seviyordu. Gece gündüz birlikte olunca gizli kalması mümkün deÄŸildi bu iliÅŸkinin. Bir hafta sonu beraber görülünce, ilk kızan patronu oldu. Ä°ÅŸten kovuldu Nazlı.Ä°ki ay kadar sonra yeniden çağırdılar fabrikaya. Ama patronun zaman zaman azarlaması, çalışanların alayları Nazlı’nın sinirlerini iyice gerdi. Mahmut da ailesinin, yakınlarının karalamalarından etkileniyordu. Birlikteyken telefon çalsa, ‘Hah iÅŸte sevgilin arıyor’ diyordu. Altı yedi ay kadar sürdü bu dönem. Sonunda Mahmut ‘Ben baÅŸka biriyle evleneceÄŸim’ deyip, aÅŸağıladı onu:- Sen bir fahiÅŸesin. Onunla bununla yatıp kalkıyorsun.2004 kışında bir gece aniden karar verdi ve ertesi gün evden kaçtı. Ne yapacağını bilmez halde dolaşırken küçük bir gazete ilanına takıldı gözleri. Günde 100 milyona restoranda çalışacak bayan eleman aranıyordu.‘Bu nasıl bir iÅŸ?’ diye düşünmeden ilanda verilen adrese gitti. Bir iki sorudan sonra iÅŸe kabul edildiÄŸinde bile ne iÅŸ yapacağını didiklemek aklına gelmedi. Hatta iÅŸin baÅŸka bir ÅŸehirde olduÄŸu söylendiÄŸinde de şüphelenmedi. MARAŞ’TAKÄ° PAVYONSaflığı tutmuÅŸtu genç kızın. O andan itibaren Nazlı hiç yalnız kalmadı. Eve telefon ederken bile başında bekliyordu adamlar. ‘İzmir’de bir lokantada iÅŸ buldum oraya gidiyorum’ diye telefon etti annesine. Bürodan bir adamın eÅŸliÄŸinde otobüse bindi. Tek bildiÄŸi otobüsün Maraş’a gittiÄŸiydi. Ä°lk dikkatini çeken, adamın belindeki tabanca oldu. Bir ara fırsatını bulup adama sordu. ‘Nasıl bir yere gidiyoruz?’ Bir pavyona gittiklerini söyledi adam. Hayatında pavyon nedir görmemiÅŸti, bilmiyordu ne olduÄŸunu. Ama adam, ‘Erkekler gelir eÄŸlenirler’ deyince panikledi Nazlı. Biraz düşününce sakinleÅŸti. ‘Mahmut bile bana fahiÅŸe dedikten sonra, ötesi ne olabilir ki?’ diye düşünüyordu.Maraş’ta arabadan inip, kadınların olduÄŸu pansiyona girince tam olarak anladı başına geleni. ‘Eyvah, kadın tüccarlarının eline düştüm’ dedi. Cezaevi gibi bir yerdi o pansiyon. Dışarı çıkmak yasaktı. Kadınlar, gündüzleri pansiyonda oturuyorlar, gece ise pavyonda masalara konsomasyona çıkıyorlardı. Konsomasyonla da kalmadı, tecavüze de uÄŸradı. Her gece aÄŸlıyordu yalnız kaldığında. ‘Allahım burada canımı alma. Kızıma neler derler?’ diye dualar edip, kaçma planları yapıyordu.Her gece pavyonda kapıyı gözlüyordu. Belki Mahmut zorda olduÄŸunu hisseder, çıkmayan sesini duyar gelir diye yolunu bekliyordu. Gündüzleri 2 ile 6 arasında cep telefonlarını alabiliyordu kadınlar. Nazlı’nın onu aramaya gücü de yoktu yüzü de.Bir gün, cep telefonu çaldı. Tam 42 gün olmuÅŸtu pavyona düşeli. Hiç beklemediÄŸi, umudunu yitirmeye baÅŸladığı anda karşısındaydı Mahmut. Åžaşırdı Nazlı. Mahmut, ‘Nasılsın?’ diyor, nerede olduÄŸunu soruyordu. Bir ÅŸeyler hissetmiÅŸti belli ki.Önce söylemek istemedi Nazlı. Fakat Mahmut ısrar edince, dayanamadı. ‘Ne duymak istiyorsun?’ diye sordu. Mahmut, yine ‘Neredesin?’ sorusunu tekrarladı. O zaman sinirleri boÅŸaltı Nazlı’nın. ‘Evet aÅŸkım ÅŸimdi gerçek bir fahiÅŸeyim. Bir pavyondayım. Åžimdi mutlu musun?’ deyip kapattı telefonu. Tekrar aradı Mahmut. ‘Seni kurtaracağım’ dedi. Birkaç gün sonra Nazlı pansiyonda otururken yine telefonu çaldı. Mahmut’tu arayan. Nazlı alışmıştı artık onun aramasına. Fakat bu kez farklıydı. Mahmut uzattıkça uzatıyordu konuÅŸmayı. Nazlı, kapatmak istedikçe de bir bahane bulup sürdürüyordu sohbeti.Nazlı, ne olduÄŸunu anlamaya çalışırken aniden kapı açıldı, polisler içeriye doluÅŸtu. MeÄŸer cep telefonundan yerini tespit etmeye çalışıyorlarmış.Az sonra Mahmut, karşısındaydı. İçinden bir ses ona koÅŸmasını, sarılmasını söylese de yapamadı. Kendisini ona karşı suçlu hissediyordu. Mahmut da uzak duruyordu. Gülüyordu ama soÄŸuktu. ‘Aramızda her ÅŸey bitti, baÅŸkasıyla sözlüyüm’ dedi. Sonra arkasına bakmadan uzaklaşıp gitti. O uzaklaşırken Nazlı’nın yüreÄŸi acıdı. Kendisini kızına hediye eden bu adamı sevmiÅŸti. O bir daha aramasa da sevmeye devam edecekti...OKURA PUSULAAÄ°LESÄ° BÄ°LMÄ°YORTahmin edileceÄŸi üzere, Nazlı, öyküdeki genç kızın gerçek ismi deÄŸil. Çünkü yaÅŸadığı olayı etrafında bilen çok az insan var. Ailesinin bile tümü bilmiyor başına gelenleri. YaÅŸadığı kentin, çalıştığı yerin ismini de kurduÄŸu yeni düzenin bozulmaması için yazmadım. GönderdiÄŸi mail’in ardından yine birkaç kez görüştüm. Ayrıntıları onun aÄŸzından dinledikten sonra öyküyü derledim.GELECEK ÖYKÃœKAVANOZDAKÄ° YEŞİL BÄ°TKÄ° MACERASIYaÅŸam öykünüzü bekliyoruzFax: (312) 428 53 18e-mail: fbildirici@ hurriyet.com.tr Mektup adresi: Anlatsam Roman Olur Hürriyet Bürosu Cinnah Cad.No 8 K.Dere/AnkaraWeb sayfası: www.hurriyet.com.tr/anlatsamÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!