Banu TUNA
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2001 01:46
Son zamanlarda adı çok geçen bir hastalık Parkinson. Belirtiler çok tipik: Hareketler yavaşlıyor, yüzdeki mimikler azalıyor, adımlar küçük küçük atılıyor, eller titriyor, monoton konuşma dikkat çekiyor. Rahatsızlık, çoğunlukla 40-60 yaş arasında ortaya çıkıyor.
Yavaş hareketler, mimikleri azalmış bir yüz, sertleşen kaslar, yürürken iki yanda sabit duran kollar ve küçük küçük atılan adımlar, öne bükülmüş vücut, titreyen eller, monoton ve ezik bir konuşma.
Bunlar Parkinson hastalığının tipik belirtileri. Mutlaka hepsinin birarada görülmesi gerekmiyor. Hastalığın kesin nedeni belli değil. Beyinde siyah cevher diye adlandırılan alanda dopamin (beyinden kaslara mesaj yollayan maddelerden biri) üretiminin azalması ve bu bölgedeki hücrelerin ölmesiyle ortaya çıkıyor. Bazı toksit maddelerin bu tahribatı yarattığına dair görüşler var.
Hastalar ilk olarak sırt ağrısı, titreme veya hareketlerde yavaşlama gibi şikayetlerle doktora başvuruyorlar. Öncelikle iç hastalıkları doktoruna gidildiğinden genellikle ilk teşhis depresyon oluyor. Parkinson çoğunlukla 40-60 yaş arasında ortaya çıkıyor. Daha genç yaşlarda ortaya çıkan türü de var.
Parkinson 5 devreye ayrılıyor. İlk teşhisten itibaren hastanın en son aşamaya varması ortalama 15 yıl sürüyor. 3. devrede hastaların yüzde 40'ında mental kayıp gerçekleşiyor. Yani, akli yetenekleri zayıflıyor, bellek bozuklukları ortaya çıkıyor.
BİR NEVİ DOPİNG
Teşhisten sonra hastaya ilk olarak hastalığı öğretiliyor. Pratisyen hekim kadar bilgi sahibi oluyorlar. Tedavisi için beyinde üretilemeyen dopamin maddesi ağızdan veya iğne ile veriliyor. Hastalığın dönemine göre verilen doz artıyor. Ancak ilacın kendisi halüsinasyon veya obsesyon (takıntı) gibi bazı ruhsal bozukluklara neden oluyor.
Şişli Etfal Hastanesi Nöroloji Servisi'nden Doçent Hulki Forta, Parkinson tedavisinin tam bir sanat olduğunu söylüyor. ‘‘Dozunu ve veriliş saatlerini ayarlamak çok zor. Hastanın diyetini de değiştirmek gerekebilir. Mesela aşırı protein alınması ilacın vücut tarafından emilmesini zorlaştırıyor.’’ Parkinsonlu hastalara B6 vitamini de verilmiyor. Çünkü B6 dopamin etkisini ortadan kaldırıyor.
Genellikle ağızdan verilen bu ilaçlar, çok yoğun çalışan kişilerde damardan enjekte edilebiliyor. Bu hastalarda ilaç dozu ve saati doktor tarafından belirleniyor; ancak önemli bir işi, toplantısı varsa kendi inisiyatifine göre doz artırma hakkı tanınıyor. Böyle bir ilaç yüklemesi hastaya 2-3 gün daha iyi bir dönem sağlıyor. İlacın etkisi geçmeye başladığında iradesiz hareketler ortaya çıkıyor. El ve ayaklarda bükülmeler meydana geliyor. Bu nedenle ilacın etkisi artsın diye dopaminin bağlandığı reseptörlerin duyarlığını arttıran ilaçlar da ek olarak veriliyor.
AMELİYAT TERCİH EDİLMİYOR
Dr. Forta çok seçilmiş hastalarda ameliyat ile tedavi yoluna gidildiğini belirtiyor. ‘‘Mesela 40 yaşında, karikatürist ve sağ elinde yoğun titreme olan bir hastaya ameliyat yapılabilir’’ diyor.
Şu ana kadar denenmiş 3 tip ameliyat var. Birincisi beyne genç hücre nakli. Pek fazla tutulmayan bu yöntem hala geliştiriliyor. İkincisi hastalığın oluştuğu beyin bölgesinin tahrip edilmesi. Bunun da başarı oranı çok düşük. En çok tercih edilen yöntem, aynı bölgeye bir stimülatör yerleştirilmesi. Hasta, kendi ihtiyacına göre göğüse ve vücudun bir başka bölgesine yerleştirilen bir kumandayla uyarı gönderiyor. Stimülatör çalışmaya başlıyor. Son beş yıl içinde gelişen bu yöntem, özellikle titremeleri engellemede başarılı.
Ameliyat pek tercih edilen bir tedavi yöntemi değil. Hastaların yüzde 98'i ilaçla tedavi ediliyor. Tedavi edildiği sürece Parkinson hastası 4. aşamaya kadar yaşamını birine muhtaç olmadan sürdürebiliyor.
Mihriban Günsel (79, emekli öğretmen)
En sinirlendiğim şey başımın sallanması
Parkinson sizde ne zaman ortaya çıktı ve nasıl farkettiniz?
- Bundan 9 yıl önce birdenbire elim titremeye başladı. Herkesin eli titriyor, görüyorum ama bu öyle değil. İçten bir titremeydi, cızırtılı sanki. Arkadaşlarıma söylüyordum, hadi canım hepimizin eli titriyor diyorlardı.
O zaman 70 yaşındaydınız. Kendinize ‘‘artık 70 yaşıma geldim, olur o kadar’’ demediniz mi?
-Hayır, ben hemen doktora gittim. Birincisi Parkinson dedi. Ama dedim elime paket alınca hemen geçiyor, ikinci bir doktora gittim. Sen kendini Parkinson sanıyorsun ama değilsin, ona yakın başka bir hastalık bu dedi. Ardından beyin cerrahı olan eski bir talebeme gittim. O, MR istedi. Sonuca bakınca beni şu andaki doktoruma yolladı. Hulki Bey bakar bakmaz Parkinson dedi.
Ne kadar zaman kaybettiniz?
-İki sene aşağı yukarı. Bu arada herhangi bir tedavi de uygulanmadı. Ama 2 sene içinde bir ilerleme de olmadı. Hala sadece elim titriyordu. Ancak daha sonra yavaş yavaş hareketlerim azalmaya, uykum bozulmaya başladı.
İlk duyduğunuzda ne hissettiniz? Parkinson hakkında birşey biliyor muydunuz?
-Yıkıldım. Çok zor ve uzun süren bir hastalık. Parkinson'un ne olduğunu öğrendim. Ondan sonra biraz rahatladım. Hemen tedaviye başladım.
Şimdi hayat nasıl?
-İlaçlarımı aksatmadığım sürece ellerim titremiyor, uykum da düzeldi. Ama adım atmakta zorlanıyorum. Televizyonda başka Parkinson hastalarını görüyorum. Onlarla kıyaslayınca benim durumum iyi. Şimdiye kadar çok iyi gitti. Doğuştan kalça çıkığım olmasaydı, daha kolay olacaktı.
Tedaviniz nasıl yapılıyor?
-İlaçlar alıyorum. 2 ayrı hapım var. Başta dışarıdan geliyordu. Şimdi burada üretiliyor. Rahatladım, bir sıkıntım yok Alllaha şükür. Bazen su içerken titriyor elim yalnız. Unutkanlık da var ama yaş icabı diyorum.
En çok nelerden şikayet ediyorsunuz?
-Bu aralar başım titremeye başladı. Gazete okurken farkediyorum. En sinirlendiğim şey başımın sallanması. Bir de koltuğun ucuna oturduğumda arkaya kaymaya başladım. Bu da yeni çıktı. Bu yüzden akşamları yemeğe çıkmak istemiyorum. Son birkaç yıldır sokağa da pek fazla çıkamıyorum. Çok küçük adımlar atabiliyorum ve denge kurmakta zorluk çekiyorum. Geçen günlerde iki defa evin içinde yüzüstü kapaklandım. Yürümek için ayağa kalkıyorum ama adım atamıyorum. Bazen kendi kendime söyleniyorum. Allahım nedir benim çektiğim, bırak da yürüyeyim diye yalvarıyorum.
Hayatınızı tek başına idare edebiliyor musunuz?
-Uzun süre kendi başımaydım. Yemeğimi kendim yaptım, evi kendi başıma idare ettim. Ama şimdi yardımcı gerekiyor. Geçen sene Eylül ayında akrabalarım sen artık yalnız kalamazsın dediler. Ama bugün yine mutfaktaydım. Bamya ve pilav yaptım. Bir iki defa alışverişimi yapayım diye arabayla dışarı çıkardılar ama ondan da vazgeçtim. Herkes bana bakıyormuş gibi geliyor.
1817'DE İNGİLİZ DR.PARKİNSON TARAFINDAN TANIMLANDI
James Parkinson tarafından 1817'de tanımlanan hastalığa titremeli felç de deniliyor ama aslında felç değil. Hastanın hareketsizliği, donmuş görünüşü kasların katılığından ve akinezi denen özel bir bozukluktan ileri geliyor. Akinezi kasları oynatabilme yeteneğinin kaybolması demek. Bozukluğun merkezi beynin tabanındaki boz çekirdekler. Bir takım zehirlenmelerden (karbon sülfür, karbon oksit, manganez zehirlenmesi), enfeksiyonlardan, art arda gelen beyin travmalarından (boksörlerde) sonra Parkinson hastalığı görülebiliyor.
EN ÜNLÜ PARKİNSON HASTASI
Amerikalı ünlü boksör Muhammed Ali Clay, dünyanın en ünlü Parkinson hastası. Muhammed Ali, hastalığına rağmen ya da tam tersine, hastalığı nedeniyle Atlanta Olimpiyatları'nda olimpiyat meşalesini yaktı. Böylece dikkatler Parkinson hastalığına yöneldi. Muhammed Ali'nin meşaleyi zorlukla ateşlediği anlar, hafızalardan silinmedi.