Güncelleme Tarihi:
Paris Hilton’un Türkiye ziyareti sırasında keşfettiği modacı Raşit Bağzıbağlı, Hilton'dan yeni siparişler aldığını açıkladı. Aynı zamanda B Rushh markasının yaratıcısı olan Raşit Bağzıbağlı, "Dünya standartlarında bir iş yaptığımı göstermiş oldum. Çok mutluyum. Paris iki tane daha elbise sipariş etti. Ama benim asıl amacım çağdaş Türk kadınını giydirmek" dedi.
n B Rushh markası nasıl ortaya çıktı?
- Yıllardır hayalini kurduğum bir şeydi. 12 yaşımdan bu yana modacı olmak istiyordum. O yaşlarda inanılmaz marka merakım vardı ve ben de böyle şeyler tasarlamak istiyordum. Sonrasında babama giderek, okulu bırakıp İtalya’da moda tasarımı okumak istediğimi söyledim. İsmim de hazırdı. Rushh benim takma adım. B de soyadımın baş harfi. Tüm eğitim hayatımı ona göre yönlendirdim. Londra’da da eğitim aldım. Lübnan’da Eli Saab ve Zuhal Murad’ın yanında kısa dönem staj yaptım. Orada onlarla bir arada bulunmak da bana çok şey kattı.
n Aileniz bu kararınızı ilk duyduğunda nasıl tepki verdi? Aileden bir yatkınlık var ama belki sizin için başka bir meslek düşlemişlerdi...
- Bir kumaş markasının veliahtı olarak zaten işin içerisindeydim ve farklı bir şey yapmam zaten beklenemezdi. İlk başlarda tepki gösterdiler. Modacıların cinsel tercihlerinden dolayı bende de öyle bir şey olur mu diye korktular. Sonra böyle bir şey olmadığını ve bu konuda azimli olduğumu gördüler. Yoksa hiçbir baba, oğluna 21 yaşında yüzbinlerce dolar harcayarak defile yapmaz. Defilenin ardından Levent’te kendi showroom’umu açtım ve çalışmaya başladım.
n Yaşınızın ya da soyadınızın bir dezavantajını yaşadınız mı?
- Geçen sene bunun dezavantajını gördüm. Ailemin adı yerine B Rushh olarak tanınmak istedim. Bunun için profesyonel bir şekilde ilerledik ama marka adı oturdu diye düşünürken Raşit Bağzıbağlı olarak tanınınca, "Bağzıbağlılar’ın oğluymuş" denildi. Tabii ki işimi yaparken bunun bana çok fazla avantajı var. Yaşımın da bir dezavantaj olduğunu gördüm. Ama artık müşterilerim bana oğlu gibi yaklaşıyor, yaşıtlarım ise arkadaşları olarak görüyor. Bir de dejenere olmamaya ve doğal olmaya çalışıyorum onlarla ilişkilerimde.
n Paris Hilton’un İstanbul’daki programında sizin kıyafetinizi giymesi dikkat çekti. Bu nasıl oldu?
- Paris Hilton benim çok beğendiğim bir isim. Gerçekten çok büyük bir hayranıydım. Ahu Aysal da müşterim olduğu için ondan rica ettim, o da elbiseyi odasına bıraktı. Halbuki o gün başka bir modacının tasarladığı elbiseyi giyeceği söylendi. Giydiğinde ben de şok oldum ama beğenmesi tabii ki tesadüf değil, tam tersine dünya standartlarında bir iş yaptığımı göstermiş oldu. İnsanlar da "İyi bir şeyler yapıyormuş" dedi. Çok fazla konuşamadık ama elbisenin tarzı olduğunu ve beğendiğini dile getirdi. Benim için o an bir hayaldi ve gerçekleştiği için çok mutluyum. Paris iki tane daha elbise sipariş etti, daha onları yollayamadım bile.
TEK EĞLENCEM MODA
n Müşterilerinizin talepleri ne yönde oluyor?
- Bana gelen müşteri kaliteli kumaş kullanılacağını ve ortaya iyi bir model çıkacağını biliyor. Müşteriler bir süreden sonra kendilerini bana teslim ediyor ve ben de onların vücutlarına ne yakışacaksa ona göre bir tasarım yapmaya dikkat ediyorum. Türkiye’de houte couture kavramını daha doğrusu koleksiyon kavramını anlamış değiller. Bazı müşteriler vücudunun bilincinde olmayarak ellerinde dergilerden bir sayfayla "Bana bunu yap" diyorlar. Bunu kabul etmiyorum. Türkiye’deki tasarımcılar bunu o kadar çok yapıyorlar ki, ben bunu yapmayarak bu anlayışı değiştirmeye çalışıyorum. Siz bana tasarımcı diye geliyorsanız orada benim imzam olmalı, ortaya iyi bir taklit koymamalıyım.
n Tasarım adı altında taklit kıyafet hazırlanması artık doğal karşılanıyor ama...
- Taklit, modacıya da haksızlık. Benim yaptığım tasarımı bile bir Türk tasarımcı taklit etti geçtiğimiz yıl. Yurtdışındakileri bıraktılar, artık yurtiçindekilerin de taklitlerini yapıyorlar. Hatta aynı modeli, aynı kumaşa dikmiş ve aynı modele giydirmişti. Mesela geçenlerde birinin üzerinde bir elbise gördüm. Kumaşı ve modeli tamamen Cavalli. Sorduğumda ise bu modeli bir Türk modacısının yaptığını söylüyor. İnanamadım. Bunu çok yapıyorlar. Web sayfama girenler bile bana "Bunlar senin tasarımın mı" diye soruyor. Bunun kadar saçma bir soru var mı? Halk o kadar çok taklite alıştı ki benim web sayfamda benim tasarımlarım olacağına bile inanamıyor. İnşallah bu kanıyı zaman içerisinde değiştireceğim.
n B Rushh hazır giyim markası haline de dönüşecek mi?
- B Rushh henüz bir yaşında. Markamı dünya çapında bir yere getirmek istiyorum. 2007 yılı benim için çok zor bir sınavdı, her şey çok çabuk gelişti. Kısa bir dönem bocaladım ama 2008’e güzel gelişmelerle girdim. Hálá insanlar geçen sezonki elbiselerden isteyebiliyor. Bu da iyi bir iş yaptığımı gösterir. Modayı önden takip ettiğimi düşünüyorum. İlk mağazamı Londra’da açmak istiyorum. Versace tadında yüksek kaliteli ürünlerin olduğu bir hazır giyim markası olma hedefindeyim.
Çizim yapamayan modacı nasıl olur anlamıyorum
n Giysilerde ne tür kumaşlar kullanmayı seviyorsunuz?
- Yaz sezonunda şifonlar, pullu ve payetli kumaşları kullanıyorum. Tek tip swarovski taşım var, onları kullanıyorum. Kışın daha gramajlı şantuklar ve taftalar kullanmayı seviyorum. Tek istediğim, müşterilerimin buradan memnun olması ve etraflarına bu kıyafetlerle hava atabilmeleri. Bazı insanlar "Kendine eğlenecek başka bir şey bulsun" diyorlar. Benim tek eğlencem bu. Kim kiminle eğlenecek, sonunda göreceğiz. 1 ay sonra kış sezonu koleksiyonumun çalışmalarına başlayacağım. Kıbrıslı olduğum için orada bir defile yapmayı düşünüyorum.
n Peki siz modacı oldunuz mu?
- Türkiye’nin en genç tasarımcısıyım. Elbisenin her aşamasıyla bizzat ilgileniyorum. Güzel bir ekibim var ama teyellemesini de, makine dikişini de ben yapıyorum. Bir modacı çizimden dikişe kadar her konuda yetenekli olmalı. 5 yaşındaki bir çocuk bile resim çizebilirken çizim yapamayan modacı nasıl olur anlamıyorum. Bu konuda kendimi daha fazla donanımlı buluyorum. Bana modacı denilmesinden hoşlanmıyorum. Evinde oturan kadınlar bile birden modacı olmaya karar verebiliyor. Bana modacı yerine tasarımcı denmesini daha uygun buluyorum. Modacı olmak ve kabul ettirmek yıllar alan bir şey. Şarkıcı ve sanatçı kavramları gibi.
Petek Dinçöz’e melek kanatlı giysi hazırladım
"Yaz koleksiyonumu hazırladım. Hem yoğunluktan hem de organize edemediğimiz için bir moda çekimi yapamadık. Ayşe Hatun Önal ve Tuğba Özay tüm davetlerde benim kıyafetlerimi giyiyorlar. Geçtiğimiz günlerde Türkiye Engelliler Vakfı (TÜREV) yararına düzenlenen gecede Petek Dinçöz’e melek kanatlı giysisini hazırladım. Toplumsal projelerde yer almayı çok seviyorum. Onlar adına bir şeyler yapıyor olmak kendimi huzurlu hissettiriyor. Onların dışında sanat ve sosyete dünyasında giydirdiğim çok isim var. Sadece onları giydiren biri olarak değil de çağdaş Türk kadınını giydiren bir tasarımcı olmak istiyorum."