Güncelleme Tarihi:
Bu iki özellikten ilki Line Renaud, Michel Galabru ve Karin Viard gibi büyük yıldızların iyi oyunlarla sahneye çıkmaları... Diğer özellik ise ülkemizde bazı köşe yazarlarının ‘bir kriz’ içinde olduğunu iddia ettikleri Fransız Devlet Tiyatroları’yla ilgili...
Comedie Française 1673 yılından beri her akşam perdelerini açmış, mükemmelliyetçiliğiyle tanınan bir kurum. Comedie Française’in bu bahar sahnelediği oyunlardan önümüzdeki günlerde bahsedeceğim. ‘Peer Gynt’, ‘On Ne Badine Pas Avec l’Amour’, ‘Amphitryon’ ve ‘Une Puce, Epargnez-la’ Paris’te istisnasız her akşam salonları dolduruyor. Bu oyunlardan birini eleştirmenlerin beğenmemesi ve oyunun kötü eleştiriler alması bile Parisli tiyatroseverlerin o oyunun bütün koltukları doldurmalarına engel olamıyor.Özel tiyatrolarda oynamalarına rağmen salonları doldurabilen üç başarılı oyuncuya gelince...
BERRAK
Arjantinli yazar Rafael Spregelburd’un dünyasıyla ilk kez 2008 yılının ilkbaharında Chaillot Ulusal Tiyatrosu’nda tanışmıştım. 1970 doğumlu yazarın üç buçuk saatlik oyunu ‘La Estupidez’ Marcial di Fonzo Bo’nun başarılı yönetimi ve Marina Foïs’le Karin Viard’ın sıradışı oyunculuklarıyla aklımda kalmıştı. Arjantinli yazar dört yıllık aradan sonra yeni oyunu ‘Lucide’le bu bahar da Marigny Tiyatrosu’nun konuğu oldu.
Karin Viard’ın bu kez başrollerini Lea Drucker, Philippe Vieux ve Micha Lescot’yla paylaştığı ‘Lucide’de Viard’ı abartılı, dengesiz, otoriter bir anne rolünde izliyoruz. Yönetmen yine Marcial di Fonzo Bo. Arjantinli yazarın rüyalar ve entrikalarla dolu renkli dünyasını izlerken Pedro Almodovar’ın 80’li, 90’lı yıllardaki filmlerini ve o Almodovar atmosferini anımsadım. Seyircileri zaman zaman kahkahalara boğmayı başaran ‘Lucide’ zaman zaman da dokunaklı, hisli, derin bir oyun. Rafael Spregelburd’un farklı, yeni bir komedi dili yarattığı ‘Lucide’de annesiyle (Viard) uzun zamandır görmediği ablası (Drucker) arasında kalan ve gerçekleri arayan genç adam rolünü Micha Lescot bütün incelikleriyle oynuyor. Karin Viard’ın enerjik, dokunaklı, çılgın anne rolünde yine kendini aştığı oyun sezonun başarı hikâyelerinden biri...
HAROLD ve MAUDE
Fransa’nın tecrübeli oyuncularından Line Renaud, bir anlamda Fransızların sevgilisi... Oyunculuk yapan, şarkı söyleyen ve hayır işleriyle ilgilenen 83 yaşındaki oyuncu, ülkenin en sevilen sanatçıları arasında yer alıyor. Line Renaud kendisine 10 yıl önce teklif edilen ‘Harold ve Maude’ oyunuyla bu yıl Antoine Tiyatrosu’nun sahnesine çıkmayı kabul etmesiyle Paris tiyatro çevrelerini hareketlendirdi. Line kendisine başrolde eşlik etmesi içinse genç oyuncu Thomas Soliveres’i seçti. 1971 yılında Colin Higgins’in yazdığı ve Hal Ashby’nin yönettiği ‘Harold and Maude’ filminden uyarlanan oyunda Line Renaud ve Thomas Soliveres o kadar başarılılarki 1 Nisan’a kadar devam etmesi beklenen oyun, bu haziran günlerine kadar uzatıldı. Gelen yoğun istek üzerine oyunun 2013 yılının başında turneye çıkacağınıysa Thomas bu hafta Twitter’dan hayranlarına duyurdu.
‘Harold et Maude’ oyununda Maude, 18 yaşında intihar etmeye karar veren şaşkın, zeki, duyarlı bir genç adamla tanışıyor. Tanımadığı insanların cenazelerine katılan ve intihar denemeleri yapan Harold’u daha çok ‘L’Oncle Charles’ ve ‘Canım Dostum’ gibi sinema filmlerinden tanıdığımız Thomas Soliveres canlandırıyor. Genç oyuncunun canlandırdığı Harold gizemli, samimi ve sevgiye hasret bir insan. Line Renaud’nun Maude’u ise en az oyuncunun kendisi gibi anı yaşayan, güzel, zeki, mütevazı ve hayat dolu bir kadın. Birbirine taban tabana zıt iki karakterin komik, sevgi dolu hikâyesini anlatan oyun ‘Bir hayat nasıl kurtarılır?’ sorusuna cevap arıyor... Bir oyunu ya da bir oyuncuyu çok nadiren ayakta alkışlayan Parisli tiyatroseverlerin dakikalarca ayakta alkışladıkları Line Renaud, Antoine Tiyatrosu’nda seyircileriyle sezonun en büyük aşk hikâyelerinden birini yaşıyor...
89 YAŞINDAKİ DEHA
Fransa’nın sevilen yazarlarından Marcel Pagnol 1974 yılında hayata gözlerini kapamış olsa da bu sezon Paris’te ‘La Femme du Boulanger’ oyunuyla hiç gündemden düşmedi. Hebertot Tiyatrosu’nun ocak ayından beri dolup taşmasının tek sebebi ise hem Cesar hem de Moliere ödüllerinin sahibi olan büyük bir oyuncu...
89 yaşındaki Michel Galabru’yu ‘La Femme du Boulanger’ (Fırıncının Karısı) oyunuyla 2010 yılında televizyonda izlememe rağmen büyük ustayı canlı seyretmek için Hebertot Tiyatrosu’nda yerimi aldım. ‘La Femme du Boulanger’ için Fransa’da bir köydeyiz. Karısının kendisini aldattığını öğrenen bir fırıncının hikâyesini izliyoruz. Oyunda her şey yerli yerinde. Sahne dekorundan ışığa, oyunculardan müziğe kadar her şey başarılı. Sıradışı olan tek şey Michel Galabru. Hikâyeyi bilmeme, oyunu daha önce görmüş olmama rağmen Michel Galabru beni şaşırtıyor...
Galabru’nün efsanevi statüsünün farkında olan tiyatro yönetimi perde açılmadan önce bir anons yapıyor. İlk önce cep telefonlarının kapatılmasını isteyen ses, daha sonra seyircilerden farklı isteklerde bulunmaya başlıyor. Hoparlördeki ses o sahneye çıktığı zaman bizden alkışlamamızı, onun ismini bağırmamamızı, onunla konuşmaya başlamamızı tembihliyor. Michel Galabru her şeye rağmen sahneye çıktığı zaman belki kendisine laf atan, ismini bağıran biri olmuyor ama kulakları sağır edebilecek kuvvette bir alkış kopuyor. Galabru oynamak için birkaç saniye beklemek zorunda kaldıktan sonra başlıyor...
Büyük oyuncuyu fırıncı rolünde izlerken Michel Galabru’nün bu rolü oynamak için yaratıldığını düşünüyoruz. Akıllardan hiç çıkmayansa Galabru’nün yüz ifadeleri... O sevecen, mahsun yüz ifadesini kelimelerle anlatmak o kadar zor ki... 1 Temmuz’a kadar Hebertot Tiyatrosu’nda sahneye çıkacak olan Michel Galabru’nün ‘La Femme du Boulanger’ oyunu 9 Haziran akşamı da France 2 televizyonunda yayınlanacak.
Michel Galabru’nün tiyatro sahnesindeki büyük başarısı ise bizlere şunu düşündürüyor... 90’lı yaşlara gelmek, durmak için, ışıkları söndürmek için bir bahane olamaz... Hayata...