Pardon’da sevdiklerim sevmediklerim

Güncelleme Tarihi:

Pardon’da sevdiklerim sevmediklerim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2005 00:00

Pardon’u, İbrahim (Ferhan Şensoy), Muzo (Rasim Öztekin) ve Aydın (Ali Çatalbaş)’a kaldıkları çocuk koğuşunda ‘müjdeli haber’ verilen noktaya kadar çok beğendim.Mert Baykal bu noktaya kadar, iki üç kişi arasındaki diyaloglara ve kapalı mekanlara sıkışan bir metni (Pardon’un aslı Ferhan Şensoy’un bir oyununa dayanıyor) görsel açıdan zenginleştirmekte büyük başarı elde etmiş. Baykal, ilk yarım saate polis ( Bülent Kayabaş) sorgulamasını geri dönüşlerle çok iyi işlemiş. Aşama aşama bir suçun nasıl suçsuz insanların kucağına bırakıldığını, bunun insanlarda bıraktığı ‘çaresizlik’ duygusunu iyi anlatmış. Sonra haksız tutuklanma... Sinop Cezaevi’nde geçen yargılanma günleri ve kendilerini bir türlü aklayamayıp 24 yıl hapis cezası alan adalet kurbanları... Bu arada adalet kurbanlarının ellerinden kayıp giden hayatları... Pardon’daki öykü aslında hepimize çok tanıdık. Çok Türk. Baykal da bu Türklüğü metin el verdiğince iyi işlemiş. Ferhan Şensoy’un yazdığı metni asla küçümsemiyorum. Türkiye’de işkence gerçek, kötü çalışan adalet sistemi gerçek. Çoğumuz susarken, bu gerçekleri böylesine güzel bir ‘hiciv’le gözümüze sokmak nasıl küçümsenebilir? Ancak... Mahkûmların ‘müjdeyi’ alma biçiminin çok sıradan olduğunu, bu noktadan sonra da filmin finalinin, filmin başını taşımadığını düşünüyorum. Sanki Ferhan Şensoy sıkılmış ve bir an önce metni sonuçlandırmak istemiş gibi. Asker’in ikna edilmesi ve eve uğrama sahneleri de çok aceleye getirilmiş. İşi iyice Türkleştirmiş.Ferhan Şensoy’un oyun yazarlığı, senaryo yazarlığı dehasıyla oyunculuğunu kesinlikle ayırmak gerekiyor. Pardon’da Ferhan Şensoy, İbrahim rolü için kesinlikle yanlış seçim. Mert Baykal’ın çok iyi bir ‘bıçkın delikanlıya’ gereksinimi varmış. Ferhan Şensoy ise bıçkın delikanlıyı oynamıyor, daha doğrusu oynayamıyor, bıçkın delikanlıyı ‘yansıtıyor’. Doğru oyuncu seçilse Pardon daha keyifli bir film olurmuş.Rasim Öztekin her zamanki gibi kusursuz oynuyor. Pardon’da iki oyuncu dikkatimi çekti. Aydın’ı oynayan Ali Çatalbaş ve Enişte’yi oynayan Sermiyan Midyat. Ali Çatalbaş çok doğal oynuyor. Sermiyan Midyat ise iki kare göründü ve gözümde hayat boyu ‘iş bitirici’ bir kimlik kazandı. Daha ne olsun. Gidelim mi? Çabaya değer.Yeşim Kızılçeç olmasaydıTiyatrokare’de Nedim Saban’ın sahneye koyduğu ‘Yetişkinlere Özel’i izledim. Ünlü yazar Elanie May’in oyununun konusuna diyecek yok. Bir grup porno yıldızı, Yale mezunu bir senarist aracılığıyla ilginç bir sanat yolculuğuna çıkıyorlar. Bir yandan sanatsal porno çekerken, diğer yandan senaristin zoruyla Flaubert’i, Yeats’i, Behan’ı okuyup, aydınlanıyor, Yale mezunu senaristin yazdıklarını bile beğenmez hale geliyorlar. Nedim Saban oyunu yerelleştirmeden olduğu gibi ‘Amerikanca’ sahneye koymuş, burada da sorun yok. Ama ‘Yetişkinlere Özel’ oyunculara çok iş düşen bir oyun. Jimbo rolünde Rıza Karağaçlı, Frosty Moons rolünde Nazlı Tosunoğlu’nu izlemek çok zevkli. Ayşe Tolga’nın adı dışında oyuna bir katkısı yok. Zararı da... Diğer oyuncular da ellerinden geleni yapıyorlar. Ama Heidi the Ho rolünü oynayan Yeşim Kızılçeç sayesinde ‘Yetişkinlere Özel’ izlenmesi ıstırap veren bir oyun haline dönmüş. Televizyoncu seks yıldızını oymakta çok zorlanmış Kızılçeç. Rol üzerinde iyi durmamış. Niye Nedim Saban böyle bir seçim yapmış anlamadım. Eğer bu role daha uygun biri bulunsaydı, kesin kaçırmayın derdim. Şimdi, size bırakıyorum.CUMA İTİRAFLARISecond_nick; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 29; İl: İstanbulİnternette tanıştığım biriyle buluşacaktım. Ancak o gün iç çamaşırımı değiştirmemiştim. Kendimi çok rahatsız hissediyordum. İş çıkışı bir alışveriş merkezine uğrayıp güzel bir külot aldım. Tuvalete gidip değiştirdim. Eskisini poşete koyup çöp kutusuna bıraktım. Aynaya baktığımda gördüm ki yüzüm de epey solgun. Hemen kozmetik reyonuna uğrayıp alacakmış gibi denemeler yaparak yüzümü adam ettim. Oradan ayrılıp malum kişiyle buluştum. Fakat ne yazık ki tüm o yaptıklarıma değmeyecek biriymiş! athena-x; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 31; İl: İstanbulEvlendikten sonraki ilk Sevgililer Günümüz olacağı için eşime aşk dolu bir hediye vermek istedim. Bütün gün mağazaları gezip aromaterapi için vücut peelingi, küvet için enerji verici tabletler, aromatik mum ve masaj yağı aldım. Romantik romantik şaraplarımızı içtik. Sonra da banyodaki bütün işlemlerden başarıyla geçtik. Sıra yağ ile masaja geldi. Önce ben eşime yaptım. Eşim bana masaj yaparken o kadar rahatlatıcı faaliyetten sonra nasıl olduğunu anlayamadan uyuyakalmışım! Allahım, bu adam bana ne dese haklı tabii yaaa! Cuma TakıntısıBu hafta size İzmir Çeşme Dalyanköy’de 12 yıldır ‘marka’ haline gelen Balıkçı Hasan’ın Yeniköy’deki Boğaz manzaralı İstanbul şubesini öneriyorum. Hem şömine keyfi yapın, hem de maçların keyfini çıkarın. Benim meze favorim közlenmiş patlıcan, siz kendinize göre takılın.Cuma AlıntısıBen de liberal solcuyum (Yol filminin yönetmeni Şerif Gören).Yorum: Bilerek bu hafta iki itiraf veriyorum. İkisinde de ayrıntılara boğulan kadının dramı var. Kadınları anlamak gerçekten zor. Bu kadar ayrıntılarla uğraşacakları yerde erkekler gibi doğrudan sonuca gitmeye çalışsalar ya. Emin olun ortada sorun falan kalmaz.Yalan mı?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!