Parayı veren Bedüğü çalar

Güncelleme Tarihi:

Parayı veren Bedüğü çalar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2007 00:00

Bedük (28), ilgiyi belki ismiyle, belki de müziğiyle çekti. Aslında Bedük onun soyadı, ismi ise Serhat. Müzik dünyasına soyadıyla çıktı, İngilizce dans müziği parçalarıyla adından söz ettirmeye başladı.

Söz yazarlığından parçaların kaydına kadar her işini kendi yapıyor. Tek amacı dans müziğinin sadece DJ ve bilgisayarla değil, canlı performansla da yapılabileceğini göstermek. Piyasada garip isimli, iyi müzik yapan adam olarak anılan Bedük’le albüm yapma çabalarını, 2006 Miller Music Factory ödülünden sonra değişen hayatını ve son albümü Even Better’ı konuştuk.

Her an inip çıkabilen bir ses, farklı tarzları barındıran iyi bir dans müziği ve sahnede ne yapacağı belli olmayan beyaz takım elbiseli bir adam. Bedük’ü böyle özetleyebiliriz. Onu şu sıralar televizyonlarda dönen ilginç "My Woman" klibi ya da son albümü Even Better’la tanımış olabilirsiniz, ama doğduğu kent Ankara’da 16 yaşından beri tanınıyor.

Evde sürekli müzik dinleyen ve gitar çalan ablası Didem Tuncel’in de etkisiyle klasik gitar kursuna başladı. Okula da arada bir sırtında gitarla gidiyordu. O sırada bir orkestra kurmak isteyen öğretmenler, eline bir bas gitar tutuşturdular, Bedük’ün sahne hayatı başlamış oldu.

O yıllarda metal müzik dinliyordu, orkestranın çaldığı Stand by Me gibi popüler şarkılar hiç ona göre değildi ama sahne keyfi kanına bir kez girdikten sonra bu işe devam etmeye karar verdi. 18 yaşında arkadaşlarıyla kurduğu Juice grubuyla Ankara’nın iyi kulüplerinde sahneye çıktı. Ancak sürekli müzikle uğraşması üniversite sınavındaki başarısını düşürdü. Önündeki boş geçecek bir yılı, desen kursuna giderek değerlendirdi. Konservatuvara gitmeyi ise hiç aklının ucundan geçirmedi. Çünkü müzikte bir yere bağımlı olmak istemiyordu.

Tam burs aldığı Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde okumaya başladı. Dört yılını gündüzleri okula gidip, geceleri sahneye çıkarak geçirdi. Bu sırada birçok grup kurdu ve birçok gruba katıldı. Metal müzikten çok rock ve grunge yapmaya başladı. En son kurduğu Porselen grubuyla Ankara’nın farklı barlarında haftada dört gün müzik yapmaya başladı. Üniversiteden sonra İstanbul’a gidip kendini hem grafik, hem de müzik alanında geliştirmeye karar verdi.

GRAFİKLE PARA KAZANDIHEPSİNİ ALBÜME YATIRDI

2001’de geldiği İstanbul’da Cen Ajans’ta sanat yönetmeni olarak çalışmaya başladı. Müzisyenlerle de ilişkisini geliştirdi ve ilk yapımcısı Aykut Gürel’le tanıştı. Bir sene sonra da bütün düzenlemelerini kendisinin yaptığı Nefes Almak Zor isimli albümü çıktı. Son Sigaram ve Sibel Alaş’ın Adam şarkılarının yeni versiyonlarını yaptı. Ancak amacı üzerinde çalıştığı çok daha farklı tarzdaki İngilizce parçaları için albüm yapmaktı. Ancak bu proje hiçbir yapımcıya cazip gelmiyordu. "Görüşmediğim müzik yazarı, yapımcı, prodüktör ya da aranjör kalmadı. Ama hepsi beni tersliyordu. Çünkü yeni bir şey yapmak istiyordum. Bu tarzın tutacağına inanmıyorlardı."

Geçinebilmek için freelance grafik işini de sürdüren Bedük, sonunda kendi albümünü kendi yapmaya karar verdi. Kredi ve borç aldı. Kazandığı tüm parayı işe yatırdı. Albüm adının altında "çok kişilikli gösteri" yazmasının sebebi de işte bu. Çünkü tüm enstrümanları o çaldı, yapımcılığını, geri vokalleri üstlendi, miksajı yaptı. Hatta kayıt tuşuna bile kendisi basıp koşarak stüdyoya girdi.

YARIŞMA SAYESİNDE KENDİNE GÜVENİ GELDİ

Bu çabalar sırasında Bedük, arkadaşlarından Miller Music Factory yarışmasını duydu. "Like Tomorrow Will Never Come" adlı parçayı 2006’da yarışmaya gönderdi. "Şarkının adını Türkçe’ye ’bir daha yarın hiç gelmeyecekmiş gibi yaşayacağım’ diye çevirebiliriz, bu biraz durumumu da anlatıyordu. Bu parçayla En İyi Dans Prodüktörü dalında birincilik kazanınca artık bazı şeylerin yolunda gittiğini anladım. Maddi açıdan da çok önemliydi, albümü çok beğendiler ve ilk klibe sponsor oldular. Ödül, benim için bir katalizör oldu ve albüm çalışmalarım daha da hızlandı."

Bedük, albümünün dağıtımını geçen mayısta Seyhan Müzik’le yapmaya başladı. Aynı anda bir grup kurmak için harekete geçti. Yedi kişiyle başlayan çalışmalar, Sertaç Özgümüş (klavye ve Live DJ set), Selim Siyami (gitar ve geri vokal), Taçkın Bilal (bas gitar) ve Emrah Yıldırım’la (davul) son şeklini aldı. Grup şu sıralar yazın verdiği onlarca konserin yorgunluğunu üzerinden atıp albüm çalışmalarına devam ediyor. Önümüzdeki bir yılda çıkması beklenen albümün parçaları yine Bedük tarafından yapılıyor ama bu kez grubu sayesinde her işe koşturmak zorunda kalmıyor.

NEDEN BEYAZ TAKIM ELBİSE

Beyaz takım elbise giyerek kendime özgü bir karakter yaratmak istedim. Albümü hazırlarken normalde dokuz kişinin yaptığı işi tek başıma yaptım; söz, müzik, aranjman, mix, kayıt, sanat yönetmenliği, yapımcılık gibi... İçimde bir sürü kişilik oluştu. Beyaz takım elbiseli halim de albümdeki değişik kişiliklerin üzerindeki Tanrısal gücü elinde bulunduran kişiyi simgeliyor. Elimde çevirdiğim toplar da bu kişilikleri yansıtıyor.

NASIL DANS EDİLİR KLİBİ

Dokuz İngilizce, dört Türkçe ve iki remiksten oluşan Even Better albümünün ilk klibi My Woman’a çekildi. Murat Küçük’ün yönettiği klipte "Nasıl dans edilir" başlığı, bir kitap şeklinde işleniyor. Klipte üzerine sonradan eklenen dans adımı resimleri dikkat çekiyor. Bir bölümünde profesyonel dansçılar üzerlerine nasıl basılacağını yazılarla da anlatırken, diğer bölümde Bedük’ü onların üzerine basmaya çalışıp dengesini kuramayan biri olarak görüyoruz. Albümün bir sonraki klibi de Better Than My Baby olacak. Bu kez Snatch filmindeki gibi dövüşlü bir senaryo bizleri bekliyor.

PHONEM BY MILLER’DA SAHNE ALACAK

2006 Miller Music Factory’de En İyi Dans Prodüktörü seçilen Bedük, 9 Kasım’da Phonem by Miller festivali kapsamında Otto Santral’de sahne alacak. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 1-10 Kasım arasında düzenlenen etkinliğin bir diğer dikkat çeken gecelerinden biri 7 Kasım’da Babylon’daki The Field&Monolake konseri. Minimal tekno akımının temsilcilerinden Monolake ile The Field biraraya gelecekler. Phonem by Miller’ın kapanış gecesi de REM, U2, Red Hot Chili Peppers, Franz Ferdinand, Futureheads, The Rapture gibi pek çok grubun ilham kaynağı olarak kabul edilen Gang of Four; Jon King, Andy Gill, Dave Allen ve Hugo Burnham’dan oluşan orijinal kadrosu ile ilk kez Türkiye’de olacak. Konser 10 Kasım’da Garajistanbul’da. Biletler 10-50 YTL.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!