Papazlar bile tiryakimiz oldu

Güncelleme Tarihi:

Papazlar bile tiryakimiz oldu
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2006 02:36

Yabancı Damat’ın iki dev sanatçısı Sumru Yavrucuk ve Erdal Özyağcılar, "Yunanistan’daki ilgiyi görmeden anlayamazsınız" diyorlar...

SUMRU YAVRUCUK...

Olağanüstü sanat gücüyle insanın içine işleyen, sahnede, ekranda, yolda içtenliği yüzünden okunan bir güzel insan. Kanal D’nin Türkiye ve Yunanistan’da izlenme rekorları kıran dizisi "Yabancı Damat"ın Feride’si... "Leenane’in Güzellik Kraliçesi"nin muhteşem sanatçısı... "Yorum Yok" ve "Seni Seviyorum Roza"nın unutulmaz yıldızı... "Çıplak"ın Ayla’sı... Şimdilerde Can Yücel’in dilimize çevirdiği "Bahar Noktası" adlı komediyle İstanbul Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi’nde yeniden seyircisiyle buluşuyor, kaçırmayın.


ERDAL ÖZYAĞCILAR...

Sahnelerin, ekranların, beyazperdenin usta sanatçısı. 42 yılını ödün vermeden tiyatroya adamış bir meslek mecnunu. "Şehnaz Tango"nun Muhsin’i, "Züğürt Ağa"nın Kekeş Salman’ı, "Yılanların Öcü"nün Haceli’si, "Şabaniye"nin Şehmuz’u, "Altın Kafes"in Cevher Kehribar’ı, "Karakolda Ayna Var"ın Eşref’i... "Abdülhamit Düşerken"in İsmail Kemal’i, "Bizimkiler"in Şükrü’sü... Ve "Yabancı Damat"ın baklavacı Kahraman ustası... Bugünkü bayram şekerlerimizi alkışlarınızla buyur edelim. Hoş geldiniz Feride hanım ve Kahraman usta.


Dizide oynamak ciddi bir iştir

Erdal Özyağcılar gibi bir büyük sanatçıya sinemada başrol verilmemesi haksızlık değil de nedir?
Hürriyet
- Teşekkür ederim Yenerciğim ama, sen de biliyorsun ki, ben Ertem Eğilmez’in yatılı değil, nihari (yatılı okula sadece gündüz gelen öğrenci) öğrencisiydim. Orada öncelik yatılı öğrencilerindi, bana sıra geldiği zaman zaten Türk sineması büyük bir tökezleme içine girmişti. "Bizimkiler" dizisine başladığımda, sinemalarda "Arabesk" oynuyordu. Aslında Uğur Yücel’in rolü ilk başta bana teklif edilmişti. Ertem Ağabey benim oynamamı çok istiyordu. Ama ben tam o sırada "Bizimkiler"e başlamıştım, onları yarı yolda bırakamazdım. Şimdi geriye baktığımda, keşke o rolü oynasaymışım diyorum... Diziler de çok önemli. Şu anda dizi filmler, seyirci olarak eski Türk sinemasının mirasını yiyor. Dizi filmi çok ciddiye almak lazım. Bazı tiyatrocu arkadaşlar dizileri sadece para kazanma aracı olarak görüyor. Yanlış, dizi film çok ciddi bir iş, onda da sanat var. En güzel örneklerinden biri de "Yabancı Damat". Bundan sonra bütün diziler, inşallah Yabancı Damat gibi titizlikle çekilir. Haksızlık etmeyeyim, böyle çekilmiş 4-5 dizi var.

KAHRAMAN KADAR DUYGUSAL DEĞİLİM

Kahraman Usta ile Erdal Özyağcılar arasındaki benzerlikler, farklar...


- Kahraman Usta’nın benimle pek ilişkisi yok. Ben onun kadar duygusal değilim, biraz mantığı koyarım araya. Ama çocuk ve aile sevgisi konularında tamamen örtüşüyoruz. Ben Kahraman kadar sinirlenmem, ilkelerimin çiğnenmeye kalkışılması dışında. Saygısızlığa çok kızarım, maalesef Türkiye’de bu çok bol. Ben hayatımın hiçbir döneminde, hiç kimseye saygısızlık yapmadım. Beni sevmeyebilirsin ama beni saymak mecburiyetindesin. 42 senemi vermişim bu sanata. Bir de şuna çok kızıyorum. Sanatçıya telefon ediliyor, "Falanca dizide oynar mısın" diye. Hatta karşılıklı oturup anlaşılıyor. Sonra "Biz size haber vereceğiz" deniliyor. Gidiş o gidiş, ne arayan var, ne soran. Çok mu zor be kardeşim, "Sizinle konuştuk ama, şu şu nedenlerle çalışamayacağız. Teşekkür ederiz" diye telefon etmek. Bu saygısızlık Yıldız Kenter hocaya da, Sumru’ya da, bana da yapıldı. Oyuncuyu nasıl karşılıyorsan, öyle de uğurlayacaksın. Be hey gafil, sonunda yine benimle yapacaksın. 10 tane, 100 tane Sumru, Erdal yokki.

PAPAZLAR BİLE TİRYAKİMİZ OLDU

Dizinin Yunanistan macerasını bir de Kahraman Usta anlatsın.

- Yunanistan’da ne kadar meşhur olduğumuza önceleri karım Güzin de inanmıyordu. Geçen yılbaşını birlikte Atina’ya gittik, gözlerine inanamadı... Ünlü Plaka’da yemeğe gittik gece. Yürürken 4 dükkan şampanya patlattı "Hoş geldin Kahraman" diye. Yunanistan Olympic Havayolları bizim sponsorumuz. Son gidişlerimden birinde VIP kapısını açtım, baktım 3 papaz yan yana oturuyor. Daha kapıdan adımı atmadan papazlar, "Kahraman Bey, yanımıza buyurun" diye davet ettiler. Yol boyunca diziyi konuştuk, meğer ne kadar dikkatli izliyorlarmış.

Şive yüzünden ayrılacaktım
Hürriyet
Feride’nin görünüşünün aksine, Sumru o kadar zarif, ona Antep şivesi o kadar yakışıyor ki...

- Feride rolü bana teklif edildiğinde, şive konusu beni çok korkuttu. Üç değişik kelime varsa, bir tanesini bile doğru söyleyemiyordum. Korkumdan diziden ayrılmayı bile düşündüm. Ama tiyatro gibi provalı oynayalım dedik, çok da iyi oldu. Önce Gazi hocadan ders aldık, vurguları, öğrendik. Genelde bizlerde "Ben yaptım oldu"culuk var. Mesela, olay doğuda mı geçiyor, karmakarışık bir dil kullanılıyor. Aslında bu seyirciye büyük saygısızlık bence. Biz en baştan bunu disipline aldık, çok da iyi ettik. Erdal, Beyazıt Kütüphanesi’ne gidip Gaziantep ağzı ile ilgili bütün eserleri alıp getirdi. Ondan sonra Antepli 2 hoca gelip bize ders verdi. Aslında en büyük şansımız, Arif Güzelbeyoğlu’nun aramızda olması. Arif Ağabey, bizatihi doğma büyüme Gaziantepli. Senaristlerin yazdığı bölümler önce Arif Ağabey’e gidiyor. Arif Ağabey, tekstteki bütün diyalogları Gaziantep ağzına çeviriyor. Ayrıca, elimizde 2 sayfalık bir de kılavuz var. Azerbaycan kaynaklı bir yumuşama var Antep şivesinde. Dizimizin başarısı, böyle küçük detayların bir araya gelmesinde gizli aslında.

DİZİ BENİM YAŞAM BİÇİMİM OLAMAZ

Feride ile Sumru Yavrucuk arasında dağlar kadar fark var mı?

- Dizi hayatı belirliyor ama benim yaşam biçimim olamaz, mümkün değil. Benim yaşam biçimim tiyatrodur, onu yaparım. Dizilerdeki kahramanları insanlar kendilerine örnek alıyor. Bir diziyle insanların nabzı, hareketi, yürüyüşü değişiyor. Böyle olunca, sanatçı olarak ister istemez bir misyon üstleniyorsunuz. Sanatçı olarak bir misyonunuz olmayabilir, sanatçı olarak örnek olmak zorunda da değilsiniz. Ama oynadığınız rolle örnek olmak zorundasınız. Ben bu dizide Feride’yle gerçekten güzel bir misyon üstlendiğimi düşünüyorum. Güzel kalpli, anaç, arabulucu, yer yer hezeyanları olan ama her şeye rağmen ailesine kol kanat geren bir anne. O kadar olumlu tepkiler, kutlamalar alıyorum ki, müthiş bir ilgi var. Aslını ararsanız, benim annem de Feride’nin Rusya’dan geleni, o kadar benziyor.

FERİDE’YLE ORTAK YANIMIZ SEVGİ

Türkiye onu içten bir Anadolu kadını, sevecen bir eş ve anaç, hoşgörülü bir kaynana olarak sevdi. Ya Yunanlılar?

- Feride çok evinin içinde, eviyle var olan, yetiştirdiği çocuklarla yaşayan, onlarla çoğalan bir insan. Ben de aileme bağlıyım, ailemle yaşıyorum ama çok daha sosyalim. En azından iş kadınıyım bir kere. Feride’yle tek ortak yanımız, içimizdeki sevgi. Bu rol yüzünden sokakta tek başına dolaşmam yasaklandı sanki. Beni her gören, "Kahraman nerede" diye soruyor. Atina’da caddelerde yürürken de "Where is Kahraman" diye sesleniyorlar. Erdal’a da beni soruyorlarmış. Yunanistan’da bizim diziye olan ilgi korkunç, görmeden inanamazsınız. 5 papaz benden özel imza almak için kuyrukta bekledi, müthiş bir olay. Bu dizinin Türkiye ile Yunanistan ilişkilerine yaptığı olumlu katkıyı kimse görmezden gelemez.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!