Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2003 02:00
Amerikalı efsanevi sinema oyuncusu Katharine Hepburn'ün önceki gün 96 yaşında hayata veda etmesiyle birlikte, sanatçının çağdaş kadının statüsüne ve sosyal hayatına kattığı değerler de gündeme geldi. Hepburn, çağdaş kadın kimliğinin gelişmesindeki önemli modellerden biriydi.
Döneminin yuvarlak hatlı Hollywood güzellerinin aksine, çocuksu bir figüre sahipti ve daima pantolon giyerdi. O günün değerleriyle kadınsı olmayan bu giysi, Hepburn'ün farklı çizgisinin simgesiydi. Pantolonun kadının gardırobuna girmesinde Hepburn imajı büyük rol oynamıştı.
O, sinemaya ilk başladığında beyazperdedeki kadınlar, narin, güzel, korunmaya muhtaç olanı ya da baştan çıkaran ateşli dilberi oynamanın çok da ötesine geçememişlerdi. Sadece seyirlik, gerçek dışı ve kurgu kahramanlardı.
Hepburn ise hayatta kendine ait bir alan oluşturmaya çalışan, mücadeleci, güçlü, önce insan olan kadın kahramanları perdeye taşıdı. Onun ünlenmesini sağlayan ilk filmlerinden biri, yine bir kadın yazar olan Louisa May Albcott'un yazdığı ‘‘Küçük Kadınlar’’ın ilk
sinema versiyonu oldu. Filmde Joe (josephine) adında, yazar olmaya çalışan o zamanın özgür kızını oynamıştı. Daha sonra canlandırdığı karakterler de farklı değildi. Hepsi erkeklerin sahiplendiği dünyadan payını almak isteyen kadınlardı.
Genelde erkek aktörler için yazılan senaryolar, replikler Hepburn için yazılmaya başlamıştı. Kişiliği de filmleriyle özdeşleşmişti sanki, gururlu ve kendinden emin bir duruşu vardı. Sivri elmacık kemikleri yüzünü daha da karakterli kılıyordu.
O zamanlar için alışılmadık kadın portreleri çizen Hepburn, erkekler tarafından da çok sevildi. Erkekler onu bir seks objesi olarak değil, arkadaş olmak, hayatı paylaşmak istedikleri ideal kadın olarak görüyorlardı.
Tüm diğer kadın oyuncular ona hayrandı, çünkü Hollywood erkek egemen bir yerdi ve kadın kahramanların ön plana çıktığı çok fazla metin yazılmıyordu. O, kadınlar için yazılmış en iyi metinlerin tek kahramanı gibiydi. Nerdeyse o düşünülerek yazılmış metinlerin uyarlandığı filmlerle 12 kez Oskara aday gösterildi. 4 kez de heykelciği eve götürdü.
Hepburn'un ölümünün ardından Elizabeth Taylor, yaptığı açıklamada ‘‘zannedersem dünyadaki tüm aktrisler ona bakıp bir gün onun gibi olmayı istemişlerdir. Ona asla kıskançlıkla bakmazdık çünkü hem zarif hem de çok etkileyiciydi’’ diyordu.