OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 22, 2004 00:00
Kaptan Cousteau 1997’de ölünce ekibin başına o geçti. Francine Cousteau, kırmızı bereli dalgıçlar ve ekibin teknoloji harikası turbo yelkenlisi Alcyone’la keşif serüvenlerini sürdürüyor. Bugünlerde Kızıldeniz’deler. Kaptan Cousteau’ya 50 yıl önce Oscar kazandıran Silent World (Sessiz Dünya) belgeselinin yenisini çekiyorlar. UNESCO ve İsviçreli saat firması IWC’nin desteğiyle çekilen Silent World Revisited (Sessiz Dünyaya Yeni Ziyaret) adlı belgesel projesini Nice Üniversitesi’nden Prof. Jean Jaubert yönetiyor. Cousteau’nun 40 yıllık dalış arkadaşı, 74 yaşındaki Claude Wesly de ekipte. Onlarla Mısır’ın Hurghada sahilinde demirli teknelerinde üç gün birlikte daldık. Francine Cousteau’yla da konuştuk. Eşiniz Kaptan Cousteau’nun ölümünden bu yana büyük bir kültür mirasının yükünü taşıyorsunuz, bununla nasıl başediyorsunuz?-O öldüğünde benden çok fazla şey bekleneceğini biliyordum. Vaktimin yüzde 98’ini işe ayırıyorum, bu beni mutlu ediyor. Cousteau hep insanlara sualtı dünyasının ne kadar güzel ve kırılgan olduğunu göstermek isterdi. Ona söz vermiştim, bunu tutuyorum.Cousteau Topluluğu’na nasıl katıldınız?- Aslında hukuk eğitimi aldım. 23 yıl Air France’ta çalıştım. Önce kurumun dergisindeydim, sonra ana şirkete geçtim. Bir yandan insan kaynakları eğitimi aldım. 23 yılın sonunda büyük bir bölümün üst düzey müdürü olmuştum. Air France’ı yöneten 7 kişiden biriydim. Cousteau ile 1976’da tanıştığımda dalgıçlık da yapıyordum. 1992’de Cousteau bana çocuklar için yeni bir programı başlatmayı teklif etti. Zor bir görevdi. Air France’tan 2 yıl izin aldım, gönüllü çalışmaya başladım. Gördüm ki bu iş tam istediğim gibi dünya ve insanları tanıma fırsatını veriyordu. Zaten kendi alanımda istediğimi yapmış, gelebileceğim noktaya ulaşmıştım. Cousteau için bir dergi hazırlamaya başladım. Aynı zamanda çocuk programında kalmamı istedi. Hayatımda büyük bir dönüm noktası yaşadım. Her şeyi terk ettim, ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Sadece dünyanın tüm denizlerinde dalmak istiyordum. KEŞFET, SEV VE KORUDaldığınızda ne hissediyorsunuz?- Özgürlük. Çünkü başka bir boyuttasınız. Hiçbir baskı hissetmiyorsunuz. Fiziksel olarak tamamen rahat hissediyorum. Sudan çıktığımda kendimi yenilenmiş ve rahatlamış hissederim. Bu belki de en fantastik şey: Güzellikler içindesiniz, özgürsünüz ve uçuyorsunuz.Bu projeyle ne hedefliyorsunuz?-Kızıldeniz eko turizm için büyük kaynakları olan biyo çeşitliliği geniş bir bölge. Projenin ilk hedefi Kızıldeniz’de özellikle mercan kayalıklarındaki tahribatı araştırmak. İkinci hedef Silent World Revisited belgeselini çekmek. Projenin bir diğer hedefi ise denizin korunması için eğitim vermek. Kaptan ‘keşfetmeli, sevmeli ve korumalıyız’ derdi. Bu yüzden eğitim de projenin bir parçası. Belgeselin ismi Matrix Reloaded’ı hatırlatıyor. Cousteau ekibi neden Kızıldeniz’e geri geldi?-Ekip bu belgeseli 50 yıl önce çekmişti. Şimdi ‘yeniden ziyaret’ versiyonunu çekiyoruz. Belki 50 yıl sonra Kızıldeniz’in tüm kıyıları yerleşim alanına dönüşecek. Belgesel bize karşılaştırma yapma fırsatı veriyor. İlk kez ticari bir kurumdan ekonomik destek alıyorsunuz, buna nasıl karar verdiniz?-Biz bağımsız bir kuruluşuz, devletlerden yardım almayız. Bağışlarla ayakta duruyoruz. IWC bize bağımsızlığımızı zedelemeyecek bir teklif getirdi. Bu desteğe çok ihtiyacımız vardı. IWC’nin gemide sadece bir bayrağı bulunuyor. Bize çektiğimiz filmi kullanma konusunda da büyük bir özgürlük veriyorlar. Sizce deniz doğasına en büyük tehdit nereden geliyor?- İnsanlar bize ‘denizler için ne yapabiliriz’ diye soruyor. Çok şey yapabilirler. Denizleri koruyacak uluslararası kanunların çoğu uygulanmıyor. Oysa bütün ülkeler kurallara uymalı. Bireyler ülkelerine baskı yapabilir. Örneğin Türkiye’nin denizleri, doğası çok güzel. Yıllar önce Pamukkale’ye gitmiştim. Harika bir yerdi. Ama oraya otel yapmaya devam ederseniz, bu güzellik bitecek. Nüfus artışına bağlı olarak yapılaşma dünyanın her yerinde inanılmaz hıza ulaştı. İnsanlar evlerinden baktıklarında deniz görmek istiyor. Denizi seviyorlarsa neden bir tekne alıp denize açılmıyorlar?Rüzgarın Kızı ve ekibiAlcyone ‘Rüzgarın Kızı’ demek. 1985’te Calipso emekli edilince bu gemi göreve başlamış. Alcyone baca görünümlü iki turbo yelkene sahip. 30 metre uzunluğunda. Normalde 5, keşif turunda 12 kişiye ev sahipliği yapıyor (üstteki fotoğraf). Gemide dalgıçlar Kaptan Cousteau’nun geleneğini sürdürerek kırmızı bere takıyor. Kaptan Patrice Qusnel, 1997’den beri Alcyone’u kullanıyor: ‘Sürekli gemide yaşamak sıkıntı doğurabiliyor. Morallerinin bozulmaması için hep güleryüzlü olmalısın. Gemide kadın olsa her şey daha zor olurdu.’ Dalışa başladıklarında saat 8,30 civarında oluyor. 1-1,5 saat süren dalışa 5-6 kişi gidiyor. İki veya üç dalgıç kameranın önünde görüntü oluşturuyor. COUSTEAU’NUN YOL ARKADAŞI İHTİYAR KURT, CLAUDE WESLY 100 metre derinde bir ay birlikte yaşadıkJacques Cousteau çok güçlü biriydi. Becerekliydi ve harika işler başardı. Ondan bahsederken çok duygulanıyorum. Çünkü bu adamı çok seviyorum. Birlikte yaşadığımız en inanılmaz tecrübe Sudan’da Shab Rumi’de 100 metre derinlikte yapılmış bir evde bir ay yaşamam oldu. Cousteau da bunu filmleştirdi. Bugün Cousteau Topluluğu için okullara gidip konferanslar veriyorum ve çocuklar bana onu soruyor. Onunla birlikte çalıştığım için kendimi çok şanslı sayıyorum.IWC’NİN CEO’SU GEORGES KERNCousteau, Napolyon’dan sonra en ünlü Fransız Cousteau Topluluğu’nun güvenilirliği bizim için çok önemli. Kaptan Cousteau belki de dünyada Napolyon’dan sonra en ünlü Fransız. Biz de sosyal sorumluluk sahibi bir firmayız. Özellikle ekoloji alanında bir projeye katkı vermek istiyorduk. Bu standart bir sponsorluk olmadı. Başka şirketler teknenin adını değiştirmeyi de teklif ederdi ama biz tekneye sadece bir bayrağımızı koyduk. Başka hiçbir yerde adımız geçmiyor. Ekiple ortak bir çalışma yapmaktan son derece memnunuz.PROJE BAŞKANI JEAN JOEBERKızıldeniz, Akdeniz’e akıyorKızıldeniz’deki hayatı, özellikle de mercan resiflerinin durumunu inceliyoruz. Resiflerin durumu iyi. Ama yapılaşma artarsa büyük tehdit altına girecekler. Turizm nedeniyle Mısır kıyılarında yapılaşma artıyor. Akdeniz Çanağı 5 milyon yıl önce Cebelitarık boğazının açılmasıyla doldu. Süveyş Kanalı açıldıktan sonra kanalın içindeki tuz gölleri 70 yıl boyunca bitki,
balık ve mikroorganizmaların kuzeye geçmesine engel oldu. Nil Nehri’nin akıntısı da kanalın kuzey ucunu temiz tuttu. Ancak artık bu bloklar yok. Organizmalar kanalı geçip Akdeniz’e yerleÅŸiyor, bazı ekolojik boÅŸlukları dolduruyor. Daha sonra bu konuda da araÅŸtırma yapacağız.Â
button