Güncelleme Tarihi:
İŞTE TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ KOLEKSİYONERLERİ - FOTO ANALİZ
Aslında Türkiye’de resim koleksiyonerliği, 30-35 yıllık bir geçmişe sahip... İlk sanat galerilerinin ve resim koleksiyonerlerinin ortaya çıkışı, 1970’li yıllara rastlıyor. Ancak 40 yılda katedilen yol inanılmaz. Geçtiğimiz kasım ayında Burhan Doğançay gibi önemli bir çağdaş ressamın ‘Mavi Senfoni’ tablosuna verilen 2,2 milyon TL, bu pazarın ne kadar hızlı geliştiğinin de en açık göstergesi.
Sanat talebine bağlı olarak Türk resim piyasasının hacmi de yükseliyor. Bundan 10 yıl önce 20 milyon dolarlık bir pazardan bahseden sanat uzmanları, bugün bu rakamın 200 milyon dolar civarında olduğunu tahmin ediyor. Sanat uzmanları, son 6 ayda çağdaş eserlerde fiyatların yüzde 100 arttığını belirtiyor.
Koleksiyonerliğe gönül vermiş isimler de müze açmak için fırsat kolluyor. Sanat dünyasının duayenlerinden Antik A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı Turgay Artam, “Sanat eserlerine olan ilgi sürekli artış eğiliminde… Yurtdışından getirilen önemli sergiler ve bu sergilere gösterilen ilgi, insanların sanat olaylarına bakışının değişmesini sağladı” diyor. X-İst’in kurucularından Daryo Beskinazi de “Sanat eserlerinde kâr marjlarının hem de yaşayan sanatçılar için 6-7 haneli rakamlara çıkmış olması, alım arzusunu ve risk iştahını artırıyor” diye konuşuyor.
Tabii koleksiyonerliğin gelişmesinde Sabancı Müzesi, İstanbul Modern, Santral İstanbul, Pera Müzesi ve Elgiz Çağdaş Sanat gibi özel müzelerinin kurulmasının da ciddi etkisi var.
“Geçtiğimiz 10 yılda koleksiyoner sayısında çok hızlı artış olduğu gerçek” diyor Art Depo Sanat Galerisi yöneticisi Erhan Ersöz, ancak Türkiye’de iyi koleksiyoner sayısının 200 kadar olduğunu tahmin ediyor. Koleksiyoner olma yolunda resim alanların sayısının ise 2 bin kişiyi bulduğunu düşünüyor.
Daryo Beskinazi ise Türkiye’de son dönem gelişmelerin ciddi bir koleksiyoner potansiyeli olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Ancak Beskinazi’ye göre Türkiye’
DEĞER BİÇMEK ZOR
Türkiye’de koleksiyonerlerin ellerindeki eserlerin değerini belirlemek ise çok zor. Kimin, hangi esere sahip olduğu,
Örneğin Salih Tatlıcı’nın ölümü sonrası yapılan araştırmalarda 6,5 milyon TL değer biçilen 800’e yakın tablosu bulunmuştu. Eserlerini İstanbul Modern’de sergileyen Oya-Bülent Eczacıbaşı’nın da müzedeki eserlerinin değerinin
100 milyon doları aştığı tahmin ediliyor. Cengiz Çetindoğan’ın Demsa Grup Koleksiyonu olarak oluşturduğu koleksiyonunun maliyetinin 100 milyon doların üzerinde olduğu söyleniyor.
Koleksiyonerler de kendi koleksiyonları için belli değerlemelerde bulunabiliyor. Örneğin Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı
YENİ MÜZELER GELİYOR
“Genç yaşımda müze kurma hevesim vardı” diyor Can Has ve ekliyor: “Koleksiyonerliğe başladığınızda öğrenme süreci başlıyor, eserler topluyorsunuz. Ancak bir süre sonra bu yeterli olmuyor ve müze fikri oluşuyor. Eserlerinizi gün ışığına çıkarmak büyük haz veriyor” diyor. İşte koleksiyonerliğin bir adım ötesi, özel müzelerin kurulma isteği de böyle doğuyor. Son dönemde açılan Sabancı Müzesi, İstanbul Modern, Santral İstanbul, Pera Müzesi ve Elgiz Çağdaş Sanat gibi özel müzeler, bu yolda diğer koleksiyonlere de örnek oluyor.
Yunus Büyükkuşoğlu, Cengiz Çetindoğan,
Lucien Arkas, gelecek planları içinde koleksiyonunu paylaşmak olduğunu söylüyor ve ekliyor: “İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ekonomi Üniversitesi ortaklığıyla Eski Tekel fabrikasını tarihi kimliğini koruyarak kültür-sanat üreten ve paylaşan ‘Reji’ isimli bir Kültür Merkezi’ne dönüştürmek için çalışıyoruz.” Rezzan Has Müzesi’nde eşi Ahu Has ile oluşturdukları koleksiyonlarını geçtiğimiz ay sergilemeye başlayan Can Has da her yıl kendi koleksiyonundan yeni eserlerle sergi düzenlemeyi planladığını belirtiyor. İstanbul Modern Mütevelli Heyeti’ne yer alan Ünal Göğüş de eserlerini bu çatı altındaki sergilerle paylaşıyor.
Elçin Cirik / CAPİTAL