OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 06, 2005 00:00
Çocuklarının eğitimi için İstanbul’a yerleşen eczacı Ataman Ailesi, pahalı ilaçlarla kazandığı parayla değişik yatırımlar denedi. 10 yıl önce ‘Uni’ markasıyla ıslak mendil pazarının yerli markası oldu. Ataman Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı Ataman Özbay, ‘Şimdi 90 değişik ıslak mendil ürünümüz var. Bu yelpaze kimsede yok’ dedi.ÇOCUK bakımı ve hijyen gerektiren her şartta hayatımızı kolaylaştıran ‘ıslak mendil’ Türkiye’de bir ailenin hayatını şekillendirdi. Amerika ve Avrupa’da gördükleri ıslak mendili Türkiye’de üretmeye karar veren ve 1995’te ‘Uni’yi yaratan eczacı Ataman Ailesi bugün dünya devlerini peşinden koşturan bir şirkete dönüştü.HOCAM EŞİM OLDU: Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinde doğup büyüyen Ataman Kozmetik’in Yönetim Kurulu Başkanı Ataman Özbay, İstanbul Eczacılık Fakültesi’nde okuduğu yıllarda hocası olan eşiyle tanışıp evlendiğini ve birlikte Hayrabolu’da kısa sürede zengin olduklarını kaydetti. Özbay ilginç yaşam öyküsünü şöyle anlatıyor: ‘Babam matbaacıydı ve ben 8 yaşımdan itibaren gazete satarak harçlığımı çıkarırdım. Sıkıntılı günler yaşadık. Üniversiteyi lisedeki öğretmenimin yardımlarıyla okudum. Üniversitede okurken tanıştığım hocamla evlenip Hayrabolu’ya döndüğümde ise kısa sürede çok çalışarak zengin olmayı başardım.’PAHALI İLAÇLA ZENGİN OLDUK: Eşiyle birlikte önce iki eczane açtığını söyleyen Özbay, ‘1960’lı yıllarda kimse pahalı ilaç satamazken biz en pahalıları satıp büyük paralar kazandık. Daha sonra yağ fabrikası kurdum. Baba mesleğim olan gazetecilik ateşiyle matbaa da kurdum ve gazete çıkarmaya başladım’ dedi. Bu sırada iki de çocukları olduğunu vurgulayan Özbay, onların istikbalini düşünürek ilkokul çağına geldiklerinde tüm varlıklarını satarak İstanbul’a yerleştiklerini belirtiyor. Özbay, ‘Önce depo kurarak uzun bir süre eczanelere toptan mal vermeye başladık. Daha sonra Sirkeci’de bir eczane açtık. Islak mendil serüvenimiz ise eşimle Avrupa ve Amerika’ya yaptığımız seyahatler sırasında başladı’ dedi.2 YIL ISLAK MENDİL ARAŞTIRDIK: O dönemde Türkiye’de birkaç ithal ıslak mendil markası bulunduğunu, fiyatların ise bugüne göre 3-4 kat yüksek olduğunu hatırlatan Özbay, ‘Tam 2 yıl araştırma yaptıktan sonra 1995 yılında ilk ıslak mendili ürettik. Aradan geçen 10 yılda ıslak mendil çeşidimiz 90’a yaklaştı ve bu konuda dünyadaki tek firmayız’ dedi. Kendisinin eşinin ve oğlunun eczacı, kızının ise endüstri mühendisi olduğunu söyleyen Özbay, ‘Şirkette eşim Ar-Ge’den, oğlum pazarlamadan kızım ise imalattan sorumlu. Ben de onlara patronluk yapıyorum. Tüm kararları birlikte veriyoruz’ diye konuştu. 15 milyon dolarlık ıslak mendilin yüzde 35’i bizimBAŞARILARININ sırrının insanları sevmek olduğunu, bu yüzden şirketlerinde kimsenin işi bırakmadığını söyleyen Ataman Özbay, ıslak mendil pazarı hakkında şöyle konuşuyor: ‘10 yıl gibi bir sürede ıslak mendil alanında Türkiye’nin en büyüğü olduk. Yüzde 35’lik pazar payıyla uluslararası markaların çok ilerisinde satış yapıyoruz. Türkiye’de hálá insanlar ıslak mendil kullanma konusunda bilinçli değil. Şu anda 15 milyon dolarlık bir pazar var. Bunun yüzde 60’ı ise merdivenaltı. Bizim toplam ciromuz 7-8 milyon dolar. Bunun yüzde 25’ini ihracattan elde ediyoruz. Önümüzdeki dönemde ihracatı artırmayı planlıyoruz.’Çin bizi taklit ediyorMENDİLİN üstüne su ve kolonya sürüp ürünlerini taklit edilmesinden yakınan Özbay, ‘Şu anda hem Çin hem de Türkiye’de çok ciddi şekilde taklit ediliyoruz. Dünyada taklit edilen belki de tek Türk markasıyız. Ama yılmadan mücadele veriyoruz. Devletin bu konuda bir desteği yok. Hijyen şakaya gelmeyecek bir şey ve taklit mallar insan sağlığına zararlı’ yorumunu yapıyor. Çin’de ürünlerinin aynısını aynı isimle taklit ettiklerini hatırlatan Özbay, ‘Bunun üzerine ordaki isim hakkını da aldık. Bu kez aynı ambalaj üzerinde sadece ismi ‘Uni’ yerine ‘Amy’ yaparak taklite devam ettiler’ diye konuştu.100’üncü ürüne ulaşınca ortaklığı düşüneceğimATAMAN Özbay, ürettikleri ıslak mendillerle dünyada büyük başarı elde ettiklerini söyleyerek, ‘Ar-Ge çalışmalarımıza çok önem veriyoruz. Ürün çeşitliliğinde dünya lideriyiz. Bugün 90’a yakın ürünümüz var. Bebek, cilt, temizlik gibi bir çok alanda çok fazla ıslak mendil çeşidimiz var’diye konuşuyor. Özbay, uluslararası şirketlerin ilgisini ise şöyle anlatıyor: ‘Bir çok dünya devi ortak olmak için uzun zamandan beri peşimizde. Son karar ailemin. Bu şirket yarın çocuklarıma kalacak. Ama elbette önümüzdeki dönemde uluslararası bir şirketle ortak olup, dünyada daha fazla büyümek istiyoruz. Ama bu düşünceyi ancak ürün çeşidimizi 100’e çıkardıktan sonra hayata geçirebiliriz.’10 dakikada mikropları yok eden mendil yaptıkSON dönemde gazetelerde mikropların yol açtığı hastalıklar ve ölümlerle ilgili çıkan haberlerden çok etkilendiğini ve bu yüzden hemen harekete geçtiklerini kaydeden Ataman Özbay, ‘Premax markamızla yüzde 99.9 hijyen sağlayan antibakteriyal yepyeni bir ürün çıkardık. Bu oranda hijyen sağlayan dünyada başka bir ürün yok. Ev, işyeri veya arabanızda kullanacağınız bu ürün sildiğiniz yerdeki tüm mikropları 10 dakikada yok etme özelliğine sahip’ diye konuştu. Özbay, bu ürünün gerek yurtdışında gerekse yurtiçindeki tüm testlerden başarıyla geçtiğini sözlerine ekledi.Kurumsallaşamazsak büyük balıkların hedefi oluruzTÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yeni çağda kurumsallaşmadan ayakta kalmanın mümkün olmadığına işaret ederek, ‘Kurumsallaşmazsak küçük
balık olarak kalırız ve kolayca büyük balıkların hedefi haline geliriz’ dedi.KOBİ’LERİN HAZIRLANMASI: TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen ‘AB Müzakere Sürecinde KOBİ’lerin Rekabete Hazırlanması’ sempozyumunda konuşan Hisarcıklıoğlu, AB’ye üye olan 10 yeni ülke ve Çin’in dünya ticaretine adapte olmasının küreselleşme sürecine yeni bir ivme kazandırdığını belirterek, tüm faktörleri göz önüne alarak geleceğin iyi planlanmasının bir zorunluluk olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, AB müzakere sürecinde hangi sektörlerin ön plana çıkacağının ve hangi sektörlerin rekabetçi olamayacağının ortaya konulması, bir sanayi envanteri sisteminin tamamlanması ve yatırım teşvik sisteminin buna bağlı olarak yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söyledi. PLANLAYARAK İŞ YAPALIM: Şirketler açısından, ezbere iş yapmayı bırakıp, hesap yaparak, planlayarak iş yapmaya giden bir süreç yaşandığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: ‘Şunu bilmek durumundayız: bu yeni çağda kurumsallaşmadan ayakta kalmak mümkün değildir. AB’ye uyumdan anlamamız gereken de esas olarak budur. Ülkemizdeki şirketlerin büyük bölümü aile şirketidir. Ancak bu şirketlerimiz kurumsallaşmadıklarından, sadece yüzde 20’si büyümekte, kalanlarının ömrüyse en fazla 20 yıl olmaktadır. Yani kurumsallaşmazsak küçük balık olarak kalırız ve kolayca büyük balıkların hedefi haline geliriz. Şirketlerimizin önündeki ikinci hedef de üretim ve faaliyet süreçlerini gözden geçirmek olmalıdır. Nasıl üretiyoruz, hangi kalitede ne maliyetle üretiyoruz? Artık eskisi gibi satış hacmine, üretim kapasitesine ve şirket büyüklüğüne değil, ne kadar katma değer sağladığımıza ve ne kadar verimli çalıştığımıza odaklanmalıyız.’KOBİ’LERE 2005’TE 170 TRİLYON: Hisarcıklıoğlu, Halkbank’a kaynak aktarmak suretiyle, geçen sene 4 bin KOBİ’ye 150 trilyon, bu sene de 5 bin KOBİ’ye 170 trilyon lira tutarında, 1 yıl vadeli ve düşük faizli işletme finansmanı olanağı sağladıklarını anımsattı. Hisarcıklıoğlu, ayrıca AB’den sağlanan 18 milyon euroluk kaynakla, Gaziantep, İzmir ve Kocaeli’nde başlatılan iş geliştirme merkezleri projesiyle, KOBİ’lerin dışarıya açılmalarına destek verdiklerini kaydetti. KOBİ’leri BASEL-2’ye hazırlamak üzere, Bankalar Birliği’yle birlikte, çeşitli şehirlerde seminerler düzenlendiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, kasım ayı içinde, fikri ve sınai mülkiyet hakları konusunda yeni bir seminer gerçekleştireceklerini de söyledi.Referans, Kayseri’de AB sürecini tartışıyorREFERANS Gazetesi ve Açık Toplum Enstitüsü tarafından bugün Kayseri’de, ‘AB sürecine nasıl bakmalı’ konulu bir konferans düzenleniyor. Kayseri Belediyesi, Kayseri Ticaret Odası ve Kayseri Sanayi Odası’nın da destek verdiği konferans Kayseri Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Saat 13:00’te başlayacak olan konferansa Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Ali Babacan ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yanısıra, Avrupa Konseyi Eski Genel Sekreteri, İspanya Dışişleri Eski Bakanı Marceliono Oreja Aguirre, 2004 Bağımsız Türkiye Komisyonu Üyesi, Avusturya Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşarı Albert Rohan da katılacak. Tüfek üreticileri ÖTV indirimi istiyorTÜRKİYE’nin av tüfeği üretiminde önde bölgelerinden olan Konya’nın Beyşehir İlçesi’ne bağlı Üzümlü Beldesi’nde üreticiler, ÖTV oranlarının yükseltilmesine tepki gösterdi. Üzümlü Belde Belediye Başkanı Salih Şenoğlu, silah sektörünün, bugüne kadar devlete hiçbir zaman yük olmadığını, bunun yanı sıra yıllardır devlet bütçesine önemli katkılarda bulunduğunu belirtti. Üzümlü’de av tüfeği üreticilerinin ÖTV oranlarındaki yükselme nedeniyle zor günler geçirdiğini ifade eden Şenoğlu, ‘Av tüfeğindeki yüzde 6.7 olan ÖTV oranının yüzde 20 seviyelerine yükseltilmesi nedeniyle, sektörde faaliyet gösteren üreticiler büyük sıkıntı içine girdi’ dedi. Şenoğlu, Türkiye’nin av tüfeği üretiminde önde gelen yerleşim birimlerinden olan Üzümlü’yü ayakta tutan av tüfeği sektörüne yerel yönetimler olarak sahip çıkmak durumunda olduklarını vurgularken, şunları kaydetti: ‘Lüks tüketim malları arasında gösterilen av tüfeğinde yüzde 60’lara yaklaşan vergi uygulamalarından sektör temsilcilerimiz oldukça rahatsız. Sektörün kayıt dışı üretime yönlenmemesi için ÖTV’nin kaldırılması ya da çok makul seviyelere indirilmesi gerekir.’ Unakıtan: Lalapaşa’yı Edirneliler alsın MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, Türkiye’de çimento sanayinin en kárlı sektörlerden biri haline geldiğini belirterek, ‘Edirneliler’in bir kuruluşu satın almak için bir araya gelmesi olumlu bir girişimdir. Lalapaşa Çimento Fabrikası’nı Edirnelilerin almasını arzu ediyorum’ dedi. Lalapaşa İlçesi’nde faaliyet gösteren Lalapaşa Çimento Fabrikası’nı satın almak için oluşturulan Edirne Ortak Girişim Grubu, İstanbul DSİ 14. Bölge Müdürlüğü Tesisleri’nde, Maliye Bakanı Unakıtan’ı ziyaret etti. Edirne Ortak Girişim Grubu içinde yer alan AK Parti Edirne Milletvekili Ali Ayağ, ziyarette, Lalapaşa Çimento Fabrikası’nı almak için oluşturulan hareketin, güzel bir girişimin olduğunu ifade ederek, fabrikanın alınması için Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği ile Trakya’daki işadamlarının desteğini de aldıklarını bildirdi. Gaziantep sedefi Amerika pazarındaGAZİANTEPLİ ustaların uzun zaman ve bol emek harcayarak hazırladığı sedef ürünlerin, ABD başta olmak üzere çok sayıda ülkeye ihraç edildiği bildirildi. Gaziantep’te sedef hediyelik eşya üretimini sürdüren Mustafa Bıyık, sedefçiliğin Türkiye’de Gaziantep yöresine özgü bir el sanatı olduğunu belirtti. Gaziantep’te halen 100’den fazla sedef hediyelik eşya üreten küçük ve orta ölçekli işletme bulunduğunu kaydeden Bıyık, üretilen ürünlerin bir bölümünün aracı firmalar tarafından ihraç edildiğini ifade etti. Bıyık, hazırladıkları sedef hediyelik ürünleri önceleri Gaziantep’e gelen yabancı turistlere daha sonra yabancı turistlerin çok ilgi gösterdiği sahil kentlerindeki mağazalara sattıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu: ‘Zeugma Antik Kenti’ne ilişkin yayımlanan
haberler üzerine antik kenti ve buradan kurtarılan mozaikleri görmek için Gaziantep’e gelen turistler sayesinde satışlarımız arttı. Bu turistler sayesinde ürünümüzü tanıttık, satışımızı artırdık. Åžimdilerde ABD baÅŸta olmak üzere Ä°ngiltere, Ä°talya, Ä°spanya, Japonya, Hollanda, Danimarka, Ä°srail ve Arap ülkelerine ihracat da yapıyoruz. Alınterimizin dövize dönüşmesinden mutluluk duyuyoruz.’Â
button