Faik KAPTAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2006 00:00
Adı Rafet Yanardağ. Lakabı "Pan American Rafet." Siz ona kısaca Pan-Am Rafet diyebilirsiniz, çünkü tanıyanlar öyle yapıyor. İstanbul Atatürk Havaalanı’nda 46 yıl önce başlayan iş hayatı, havalimanında Delta Havayolları’nda sürüyor. Havalimanının duayeni, alana kurtların indiği dönemi bile hatırlıyor.
Pan-Am Rafet, havalimanında Trol adlı taşıyıcı firmada işe başladığında 20 yaşındaymış. Şimdi yaşı 66. Hálá sabahın köründen hava kararana kadar havalimanında. "1960 yılının 11 Kasım’ında Yeşilköy Havaalanı’na geldim" diye başlıyor hikayesini anlatmaya. İlk şirketini Havaş satın alınca, buraya geçmiş ve 1962’den itibaren Pan-Am Havayolları’nın uçaklarına hizmet vermeye başlamış. Şirketin New York’tan kalkan 1 sefer sayılı uçağı doğudan batıya, 2 sefer sayılı uçağı ise batıdan doğuya dünyayı dolaşarak New York’a dönermiş o günlerde.
YAZIN AYÇİÇEK TARLASI KIŞIN BEYAZ ÖRTÜİstanbul her iki seferin de durak noktası. Pan-Am Rafet’in görevi "Co Mail" diye adlandırılan servis. Yani uçağa önemli evrak ve malzemenin verilip alınmasından sorumlu. Daha sonraki yıllar kargo bölümüne, en sonunda da ikram bölümüne geçmiş. Lakabı o günlerden kalma. Şu anda ise Delta Havayolları’nda da ikram ve temizlik işlerinden sorumlu.
Pan-AM Rafet havalimanındaki ilk günlerini şöyle anlatıyor: "Yeşliköy’e ilk geldiğim yıllarda havaalanının etrafı, yazın ayçiçek tarlasıydı. Kışın ise bembeyaz örtü kaplar ve aç kurtlar havaalanı civarına kadar gelirdi. Ben işe bisikletle gelirdim. Kar yağdığında omuzuma av tüfeğimi alırdım. O zamanlar İstanbul’a gelen uçakların yolcuları için her şirketin kendi servisi vardı. Başka ulaşım aracı da yoktu. Sefaköy’deki evimden yürüyerek geldiğim de olurdu."
Üç çocuk, altı torun sahibi Rafet Yanardağ, eşini başlık parası olmadığı için kaçırmış. Aynı nedenle gelinini de oğluyla birlikte kaçırmış. O zamanlar Hürriyet’in Kelebek Eki’nde "Ortadirek Rafet kız kaçırdı" diye
haber olmuş.
YOLCUNUN TİMSAHI KAÇTI 12 SAAT RÖTAR60’lı yıllarda Yeşilköy’de üç polis, dört gümrük muayene memuru, sekiz de gümrük muhafaza memuru varmış. Pan-Am Rafet, yine o yıllara dönüyor: "Uçak transit geçtiği için yolcular bazen aprona inip hava alırlardı. Bir gün transit yolculardan bir Amerikalı kadın, kargo bölümündeki köpeğine hava aldırmak istediğini söyledi. Uçak iki saat bekleyeceği için biz de hayvanı çıkarıp sahibine verdik. Kadın köpeğini gezdirirken elinden kaçırdı. Köpek büyük bir hızla Yeşilyurt istikametinde kayboldu. Kadın çok üzüldü. Köpeğini bulana ödül vereceğini söyleyip uçağına bindi ve Amerika’ya uçtu. Ben köpeği bir hafta aradıktan sonra buldum, Kadın Amerika’dan geldi, köpeğini aldı ve bana teşekkür edip 150 dolar verdi."
Rafet Yanardağ’ın bir başka hikayesi de kargo bölümünden kaçan yavru timsahlarla ilgili. Uçağı tam 12 saat geciktiren olay şöyle:
"Bir yolcu, Uzakdoğu’dan yavru timsah satın almış. Uçak İstanbul’a geldiğinde, yolcu kargo bölümünde kafesin içinde duran timsahını kontrol etmek istedi. Baktık, timsah kafeste yok. Panik yaşandı. Timsahı bulsak, kim yakalayacak. Bunun üzerine ben Topkapı’ya gittim ve oradan Veteriner Müdürlüğü’nden özel aleti olan bir eleman alıp getirdim. Saatler süren arama sonucu timsahı bulup kafesine koyduk. Uçak bu yüzden on iki saat rötar yaptı."
Pan-Am Rafet, şimdi Askeri Müze’de sergilenen 1. Dünya Savaşı, İnönü ve Sakarya muhaberelerinde başarılı keşif uçuşları yapan Vecihi Hürkuş’un kullandığı uçağı da bulan isim. Uçuş kulesinin arkasındaki arazide bir barakada üç adet eski küçük uçağı bulduğunda çok heyecanlandı. Kilitli kapıyı levyeyle açınca, Türk havacılık tarihinin unutulmaz uçakları karşısındaydı. Her tarafı örümcek kaplamış, yabani otların içinde iki uçak... Bu satırların sahibi de yanındaydı. 1980’li yıllardı ve İstanbul’da sıkıyönetim vardı. Uçakların haberi Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanınca, havalimanından sorumlu komutan Ahmet Çörekçi, konuyla hemen ilgilendi. Uçaklar Askeri Müze’ye gönderildi. Biri, efsanevi pilot Vecihi Hürkuş’un uçağıydı.
Rafet Yanardağ’ın anıları anlatmakla bitmiyor. Ve o 46 yılın ardından, emekli olmayı hálá düşünmüyor.