Özgür, Niko'dan daha tutkulu

Güncelleme Tarihi:

Özgür, Nikodan daha tutkulu
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 18, 2006 00:00

"Yabancı Damat"ın Nazlı'sı Nehir Erdoğan, dizide tutkulu bir aşk yaşadığı Niko'yu oynayan Özgür Çevik'i anlattı:"Bence Niko'yla Özgür arasında şöyle bir fark var. Niko yaşına göre fazla tutarlı ve olgun. Özgür ise aşk hayatında bu kadar tutarlı ve olgun sayılmaz, çünkü daha tutkulu..."

Haberin Devamı

Aşk vuslata kadardır

Kanal D’nin sevilen dizisi "Yabancı Damat"ın isyankár aşıkları Nazlı ile Niko, tüm itirazlara rağmen nikáh masasına oturdu. Ama şimdilerde boşanmanın eşiğindeler. Bu iki karakteri canlandıran Nehir Erdoğan ve Özgür Çevik’le buluştuk, "Neden?" diye sorduk. Yanıt, önce Çevik’ten geldi: "Çünkü aşk vuslata kadardır!"

izi giderek daha heyecanlı hale geldi. Bu aÅŸk için büyük mücadele veren Niko bile sonunda ayrılma kararı aldı. Neydi sizce bu kararın sebebi?Â

/images/100/0x0/55eacfe7f018fbb8f898437a

Nehir Erdoğan: "Aşk vuslata kadardır" sözüne inanırım ben. Ondan sonrası mutlu beraberlik, zaman zaman yaşanan heyecanlar şeklinde devam eder. Ama hastalık anlamında, canını acıtan, gözünü döndüren, delirten durum, dediğim gibi kavuşana kadardır. Ayrılıklar ise insanı heyecanlandırır. İlk defa Niko’dan da böyle bir teklif geliyor.

Haberin Devamı

Özgür Çevik: Artık burnumdan geldi, çocuğumuz olmasına rağmen ayrılalım dedim. Niko da birden ne kadar erkek olduğunu hissetti. Güvensizliğin birikimi bana kalırsa... Niko’nun kendi onuruyla alakalı bir durum... Çünkü Nazlı bunca zamandan sonra artık kendisine güvenmeliydi diye düşünüyor.

- Dizide, evlendikten sonra ilişkinizde problemler yaşamaya başladınız. Sizce evlilik aşkı öldürüyor mu?

N.E: Gerçek anlamda evlenmeden bilemeyeceğim. Ama dizide Niko’yla Nazlı’nın aşkı hálá sürüyor. Öte yandan evlenmemize rağmen onunla birbirimize tam olarak ait de değiliz. Çünkü aile

/images/100/0x0/55eacfe7f018fbb8f898437c
problemlerimiz bile bitmedi bir türlü.

Ö.Ç: Sonuçta insan bir şeyi görevi gibi yapmaya başladığında, ondan soğur. Evlilikte eşler birbirini kendine benzetmeye çalışıyor. Bu neredeyse bir amaç haline geliyor. Bir de üstüne görevler ve sorumluluklar eklenince, sorunlar yaşanmaya başlanıyor. Sonra çocuk oluyor, ona odaklanıyorsun. Aradaki aşk merkez noktasını kaybediyor. Artık merkezde çocuk oluyor ve o yüzden sorunlar doğuyor.

Haberin Devamı

N.E: Eğer iki insan bir arada olmak istiyorsa, ne aileler, ne sorunlar, ne ayrı ülkeler bunun önünde durabilir. Ama taraflardan biri "Bir dakika ya" diyorsa, o zamada bütün dünya toplansa onları bir araya getiremez. İki değişkene bağlı bir durum bu...

- Bu diziyle oyunculuk anlamında epey yol kat ettiğinizi düşünüyor musunuz?

N.E: Bu yolda 100 basamak tırmandım diyebilirim. Ayrıca çok da düzgün bir proje. İçinde sevgi, hoşgörü gibi iyi duyguları barındırıyor. Kadroda da çok önemli insanlar yer alıyor. Ne Sumru Yavrucuk’tan ne Zeki Alasya’dan ne Erdal

/images/100/0x0/55eacfe7f018fbb8f898437e
Özyağcılar’dan öğreneceğimiz şeyler biter. Çok verimli bir set. Bu sette üretim hiç bitmiyor. Kimse "Aman bir an önce çekelim de bitsin" demiyor.

Haberin Devamı

Ö.Ç: Ben zaten oyunculuğa adımımı bu diziyle attım. Çok şanslı bir başlangıç oldu benim için. Set için kendi adıma tam bir okul diyebilirim. Ama daha çok şey öğreneceğim. Bu dizide yapılan işle herkes gurur duyuyor. Bir işi yaparsın ve para kazanırsın; bizde öyle değil, herkes gurur duyuyor yaptığı işle. Dediğim gibi bu ilk oyunculuk deneyimim. Ve sanırım bu proje gelmeseydi, ben şu an başka işler yapıyor olurdum.

- Çok uyumlu bir çiftsiniz, bunu farklı projelerde de sürdürmek istiyor musunuz?

N.E: Her şey projeye ve uygun şartların oluşmasına bağlı. Geçen yıl konuşurken Özgür "Seneye bu iş biterse ne yapacağız? Başka işler başlarsa, sen gidip başka adamlarla öpüşeceksin, nasıl yapacaksın? Ben nasıl bakacağım başka bir kıza" dedi. Ben de bir durup düşündüm, "Evet ya, haklısın" dedim. Yani söylediğim gibi her şey projeye bağlı.

Haberin Devamı

Ö.Ç: Partner olmak kolay değil, ciddi mesai harcıyorsun. Zaman zaman tartışıyor, bunların sonucunda birbirini daha iyi tanıyorsun. Çok da emek veriyorsun. Biz bu süreci geçirdik, ortak noktalarımızı keşfettik. Artık birbirimizi tanıyoruz. Birbirimizi tanıdıktan sonra birbirimizi sevmeyebilirdik, hoşlanmayabilirdik, ama öyle olmadı. Biz anlaştık. Bu uyum her zaman yakalanmaz. Öyle biri çıkar ki karşına, ne yaparsan yap olmaz, bir türlü uyuşamazsın. Kanın ısınmaz. Bu çok kötü bir şey. Onunla sen iki sene dizi çekmek zorundasın bir de, düşünün kabusu...

- Bir dönem ikiniz arasında aşk söylentileri çıkmıştı. Bu durum dostluğunuzu yıprattı mı?

N.E: Ben şundan eminim ki, Özgür’le dostluğumuz çok sağlam oldu. Bir anda karşına bir kız ya da çocuk getiriyorlar, "Hadi öpüşün, hadi aşık olun" diyorlar. Tabii iki oyuncu olarak kameralar önünde verilen rolü çok rahat yapıyorsun, ama gerçekte karşındaki kişiyi sevmek zorunda değilsin. Biz Özgür’le "hadi artık partneriz, her yere birlikte gidelim, ne kadar seviyoruz birbirimizi" gibi bir duruma girmedik. Bizim uzun süre birbirimizde telefonumuz bile olmadı. Eminim ki dostluğumuz ömür boyu sürecek. Çünkü biz birbirimize sağlam bir şekilde yavaş yavaş açıldık. Hiç kullanmadık birbirimizi. Şimdi istediğimiz gibi arkamızı döneriz, aylarca görüşmeyebiliriz, ama biliriz ki istediğimiz an birlikte oluruz.

Haberin Devamı

Ö.Ç: Birbirimizin güzelliğini veya partnerlik durumunu kullanmadık dışarıda.

/images/100/0x0/55eacfe7f018fbb8f8984380

- Sette yaşadığınız enteresan anılarınız var mı?

Ö.Ç: Ben ilk başladığım zaman ne rezillikler yaptım zaten, bir anlatsam! O kadar komikti ki halim hareketim... Adamlar sette işaret koyuyorlar, "Şurada duracaksın" diye gösteriyorlardı. Ben işaretli yerde durmayı bile beceremiyordum. Çekim bir başlıyor, ben kadrajda yokum, tabii durduruyorlar çekimi... Çok yaşandı bu.

N.E: Yunanistan’da da gerçekten çok fazla izliyorlar bizi. Oradaki bir vatandaş, havaalanında valizlerimizi taşımamız için araba satın almış, inanabiliyor musunuz? Bir de hiç pasaport sormadan diplomatlar bölümünden bizi içeri alıyorlar. Türkiye’ye dönüyorsun, pasaport soruyorlar. Orada ayrıcalıklarımız ortaya çıktı yani...

HER ROLE GÄ°RERÄ°Z

- Oyunculukta sınırlarınız var mı?

N.E: Yok tabii ki... Bu sınırlar projeye bağlıdır. Eğer yönetmene, senaryoya güveniyorsam, sınırlama koymam. Zaten yönetmene güvenmiyorsam, hiçbir şekilde o projenin içinde olmam. Yoksa ben her rolü oynamak isterim.

Ö.Ç: Beni oyunculuk anlamında ilerletecek her rolde olurum. Çünkü saygı duyulması gereken bir meslek bu...

Özgür, Niko’dan daha tutkulu

- Niko’yla Özgür, Nazlı’yla Nehir arasında ne gibi farklılıklar var?

N.E: Bir kere benim hayatımı ben yazıyorum, Nazlı’nın hayatını ise senaristler... Sonuçta ben kendi deneyimlerimden yola çıkarak diyalogları oluşturuyorum. Bir bakıma kendi yazdığım hayatı yaşıyorum. Rol yaparken kendinden bir şeyleri değil, her şeyi katıyorsun. Sen ne kadar gözlem yaparsan yap, o gözlemler sonuçta senin hislerinden geçtikten sonra dışarı çıkıyor. Yani bu senaryoyu gerçek hayatta yaşıyor olsaydım da tepkilerim aynen böyle olurdu.

Ö.Ç: Bence Niko’yla Özgür arasında şöyle bir fark var; Niko yaşına göre fazla tutarlı ve olgun. Özgür ise aşk hayatında bu kadar tutarlı ve olgun sayılmaz, daha tutkulu...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!