Özel askerlerin kimlik savaşı

Güncelleme Tarihi:

Özel askerlerin kimlik savaşı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2012 00:00

1992’de Roland Emerich’in yönettiği filmle başlayan Evrenin Askerleri serisi, John Haymes imzalı dördüncü filmde üç boyutlu. Serinin temel taşları Jean Claude Van Damme ve Dolph Lundgren filmde bir görünüp bir kayboluyor. Asıl başrol Scott Atkins’de. Video oyununu andıran dövüş sahneleriyle ‘Evrenin Askerleri: İntikam Günü’; kan, kavga, gürültüden fazlasını vaad etmiyor.

Haberin Devamı

Çocuklardan ve en az onlar kadar çocuk olan babalarından biliyorum. ‘All Star’ ya da ‘Smack Down’ gibi video oyunları var. Kim bilir daha neler de vardır da ben bu kadarına vakıf olabildim!
Bunlarda adamlar birbirine vurur da vurur.
Saatlerce sürer bu kavga dövüş.
Ekrana kilitler oynayanları.
Hipnotize eder, uyuşturur sanki.
İşte ‘Evrenin Askerleri: İntikam Günü’ filminin de aynı böyle bir etkisi var.

BİZİM MESLEĞE HÂLÂ EĞLENCELİ DİYEBİLİYOR MUSUNUZ!

Kaslı, yapılı adamların bitip tükenmeyen kavgasını yapmışlar, adını da film koymuşlar.
Benim gibilerin çok dayanabileceği bir tür değil, hatta işkence bile diyebilirim.
İş icabı sonuna kadar izlemek zorunda kaldım tabii, bizim mesleği eğlenceli sananlara buradan duyurmak isterim.
Bahsettiklerim, bana işkence gelen bu tarzın meraklılarına bir şölen olabilir ama, bunu da söylemeden geçmemek lazım.

Haberin Devamı

AÇILIŞ DEĞME KORKU FİLMİNE TAŞ ÇIKARIR, AMA YA SONRA?

John Hyams’ın yönettiği ve Jean Claude Van Damme, Dolph Lundgren ile Scott Atkins’in oynadığı ‘Evrenin Askerleri: İntikam Günü’ ne de güzel bir açılış yapıyor oysa.
“Baba, evde canavarlar var” diye anne-babasının yatak odasının kapısında beliren kız çocuğu gerilimin habercisi.
Açılış, değme korku filmine taş çıkarır.
Baba, evin odalarının kapılarını birer birer açtıkça müziğin de etkisiyle izleyenlerdeki korkulu bekleyiş daha da fena bir hal alıyor.
Yönetmen John Hymas, bundan sonrasında kendini ne yazık ki video oyunundan bozma kavga dövüş sahnelerine kaptırmış.
Senaryo ve karakterlerle uğraşmamış bile.

ÖZEL ÜRETİM ASKERLERİN KİMLİK SAVAŞI

John, “Baba evde canavarlar var” diye kapıda beliren kızının ve eşinin gözünün önünde katledilmesine tanık oluyor.
Kendisi de saldırıda ağır yaralanıyor, aylarca komada kaldıktan sonra hastaneden çıkar çıkmaz intikam almak için yollara düşüyor.
Laboratuvarda üretilen üstün askerin, kendi kaderlerini çizme yolunda karşılaştıklarıyla olan mücadelesi tabii ki bol kavgalı, kanlı, kırıklı, çıkıklı oluyor.

VAM DAMME’IN ADI VAR

Van Damme hayranı olarak bu filme gideceklere kötü bir haberim var; kendisi sadece birkaç sahnede kendini gösteriyor.
Ve nerede eski Van Damme, nerede şimdiki dedirtiyor.
Van Damme olan yerde kavga, dövüş, kan, kemik sesi vardır diyorsanız doğru adrestesiniz tabii.
Evrenin Askerleri serisini 1992’de başlatan Roland Emmerich, sonradan kariyerini çok daha büyük bütçeli felaket filmleriyle devam ettirmişti.
Seriyi üçüncü filminde devralan John Hyams ise aynı kısırdöngü içinde, vurdu, kırdı ve kısır senaryo ile yürüyor.
Bu filmin seriye kattığı tek yenilik üç boyutlu olması.

Haberin Devamı

UNIVERSAL SOLDIER: DAY OF RECKONING
EVRENİN ASKERLERİ: İNTİKAM GÜNÜ

HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ

OPERASYON ARGO

İran’da operasyon

Geçen haftalarda vizyona giren The Master’dan sonra bir Oscar yolcusu daha gösterimde: Argo. Ben Affleck’in Geroge Clooney ile birlikte ortak yapımcılığını üstlendiği, yönettiği ve başrolü oynadığı Argo, gerçek bir hikayeden yola çıkıyor ve İran devrimi yıllarında gerçekleşen bir CIA operasyonunu perdeye taşıyor. Mükemmel bir anlatım diline, kurguya, hicve ve özellikle son yarım saatinde gerilime sahip olan Argo’nun 2013 Oscarları’nda şansı hayli yüksek. Filmin İran’da geçen sahnelerinin bir kısmının Türkiye’de çekildiğini, İstanbul’un da ismi ve özellikle Ayasofya görüntüleri ile filmde yer aldığını belirtelim.
Filme adını veren Argo, 1979 yılında CIA tarafından gerçekleştirilen bir operasyonun adı. 4 Kasım 1979’da, Şah’ın devrilişinden sonra İran devriminin en sıcak döneminde, militanlar Tahran’daki ABD Büyükelçilik binasına girip 52 Amerikalı’yı rehin alıyorlar. Bu kargaşanın arasında altı Amerikalı kaçmayı başarıyor ve Kanada Elçiliği’ne sığınıyor. Yakalanmaları ve öldürülmeleri an meselesiyken CIA uzmanı Tony Mendez (Ben Affleck) onları kurtarmak için sadece filmlerde olabilecek, riskli bir plan yapıyor. Planın içinde film de var. Ve tabii Hollywood da. Hollywood’un iç dinamikleriyle de bolca dalga geçen Argo, buradan bakıldığında, Oscarları belirleyecek Akademi üyeleri için de kuşkusuz ayrı bir yerde duracaktır. Filmin nefes kesen son yarım saati ise değme gerilim filminden daha fazla ter döktürüyor izleyenlere. Ben Affleck’i son dakikalardaki kurgu becerisi ve yönetmenliği için ayrıca tebrik etmek gerek. Affleck’e Alan Arkin ve John Goodman eşlik ediyorlar. Arkin, bu rolle birlikte En İyi Yardımcı Oyuncu Oscar’ına bir kez daha yaklaşır gibi duruyor. Argo hem tarihe ışık tutması, tozlu tarih yaprakları arasından ancak filmlerde rastlanacak kadar ilginç bir olayı gün yüzüne çıkarmış olması hem de enfes bir seyir sunması nedeniyle, en azından şimdilik, benim Oscar yarışındaki favori filmim oldu. Son olarak bu filme yapımcı, yönetmen ve oyuncu olarak adını yazdıran Ben Affleck’in, oyunculuğuyla dalga geçildiği yılları geride bırakıp, Amerika’nın en saygın ve değerli yönetmenleri arasında girdiğini de söylemeli...
 
7 DAYS IN HEAVEN HAVANA’DA 7 GÜN

Haberin Devamı

Sinemayla Küba’ya direk uçuş

Paris, Seni Seviyorum ve New York Seni Seviyorum’dan sonra bir başka şehir güzellemesi. Bu kez yönetmenler kameralarını Havana’ya çeviriyor. 7 farklı yönetmenden Havana’da 7 günde, 7 farklı hikâye anlatıyorlar. Aktör olmaya çalışan genç bir Amerikalı, Havana’daki film festivaline gider ve şehirdeki ilk gecesinde gezdiği bir dizi parti esnasında çeşitli dil problemlerinin var olduğu yabancıların arasına karışır... Öte yandan ünlü bir yönetmen de bu film festivaline son derece sarhoş ve kendini kaybetmiş bir halde katılıp türlü trajikomik olaylara neden olur... Bunlardan farklı olarak genç bir kız, katıldığı bir ayin sırasında cinsel kimliğini keşfeder... Birbirlerinden tamamen farklı yedi hikayeyi ortak noktada buluşturan şey ise egzotik Havana şehri olur! Gaspar Noe, Julio Medem ve Laurent Cantet gibi ünlü yönetmenleri bir araya getiren filmde ünlü oyuncu Benicio Del Toro’yu yönetmen olarak, ünlü yönetmen Emir Kusturica’yı da oyuncu olarak görme şansına erişiyoruz. 7 kişi arasında tek Küba’lı yönetmen Juan Carlos Tabio. Film, 7 yönetmenin imzasını taşıyor olsa da senaryo tek bir kalemden çıkma; Küba’nın uluslar arası alanda tanınmış romancısı Leonardo Padura Fuentes. Türk Hava Yolları’nın Küba’ya direk uçuş başlattığını da göz önüne alırsak Havana’da 7 Gün’ün gayet isabetli bir dönemde vizyona girmiş bir film olduğunu söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

 VAN GÖLÜ CANAVARI

Korkulu değil, eğlenceli

Göllere musallat olan canavarların konu alındığı filmlerden yola çıkarak Van Gölü Canavarı’nı korku filmi sanabilirsiniz. Aksine eğlenceli bir hikâyeyle geliyor Van Gölü Canavarı. Dört metrelik heykeli bile dikilen efsanevi canavar 90’larda gündeme otursa da evveliyatı 1800’lere kadar uzanıyor aslında. Doğma büyüme Van’da yaşayan üç çoban arkadaş bir gün çobanlık yaptıkları sürüyü bir şanssızlık eseri kaybediyorlar. Oradan oraya yeni bir iş peşinde dolaşırlarken akıllarına Van Gölü sahilinde sahte bir canavar maketi yapıp, bundan para kazanma fikri geliyor. Kısa sürede gölde canavar olduğu dedikodusu yayılıyor ve şehre İstanbul’dan gazeteci ekipler geliyor. 3 kafadar ekipteki gazeteci kadınlara aşık olunca komik olaylar birbirini izliyor. Yapımcılığını Mustafa Çetin’in üstlendiği projede oyuncu kadrosunda Selahattin Taşdöğen, Naci Taşdöğen, Ceylan Yılmaz ve Erciş Tiyatro Grubu’ndan gençler yer alıyor. Filmin çekimleri 2008 yılında başlamasına rağmen yaşanan maddi sıkıntılardan dolayı tamamlanması tam dört yıl sürdü. Bu süreçte yaşanan Van Depremi sonrası filmin senaryosunda da değişiklikler oldu.
 
GÖRÜNMEYENLER

Haberin Devamı

Nedeni belirsiz

Haftanın korku, gerilim türündeki tek filmi olan Görünmeyenler, yeni taşınılan evde görünmeyen varlıkların yarattığı gerginlik üzerinden ilerliyor. Selin ve Onur henüz küçük yaştaki kızları Merve ile yeni bir eve taşınıyor. Başta her şey normal giderken bir süre sonra evde ve kızları Merve’de bazı gariplikler fark ediyorlar. Merve’nin vücudunda nedeni belirsiz morluklar var. İlk şüphelenilen bakıcı oluyor tabii. Eve güvenlik kameraları kurduran çift sorunun bakıcıda olmadığını anladıklarında çok geç oluyor. Onur bir iş gezisine çıkınca evde baş başa kalan anne-kızı gergin günler beklemekte. Yönetmenliğini Melikşah Altuntaş’ın üstlendiği korku ve gerilim türündeki filmin senaryosu Caner Özyurtlu ile Serhat Hasanoğlu’na ait. Filmin oyuncu kadrosu Nihan Okutucu, Duru Ok ve Deniz Özmen’den oluşuyor.

SİMURG

Ölüm oruçlarını unutmayalım!

Ölüm oruçlarının sıcak gündemden henüz düştüğü bir dönemde vizyona giren Simurg, 1996 yılında F Tipi cezaevlerine karşı başlatılan ölüm oruçlarına dönüyor. Refik, Cafer, Çiğdem, Hüseyin Muharrem, Ali Ekber ve Delil 1996 yılında F-tipi hücre sisteminin getirilmesine karşı başlatılan ölüm orucu eyleminde yer almışlardı. Ölüm orucunda geçen 69 günün sonrasında Wernicke Korsakoff hastalığına yakalandılar. Konuşma zorluğu, istemsiz kasılmalar, hafıza kaybı ve unutkanlık gibi sorunlar yaşayan eski eylemciler bu belgeselle yeniden bir araya geliyor. 2000’e gelindiğinde ölüm oruçları yeniden başlıyor ve altı arkadaş, bu sefer dört sene önce yaşamını yitiren İdil Erkmen’in mezarı başında buluşarak, hem geçmişte yaşadıkları günlere geri dönüyor, hem de devam eden eyleme tekrar destek veriyorlar. Ruhi Karadağ’ın yönettiği Simurg Adana Film Festivali’nde İzleyici Ödülü, İzmir Film Festivali’nde ise SİYAD Ödülü almıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!