Güncelleme Tarihi:
Topraklarımız dramaya bol malzeme verecek örf ve âdetlere sahip.
Bunu doğru kullananların başarıya ulaşması kaçınılmaz.
Tıpkı Özcan Deniz’in bu filminde olduğu gibi.
Deniz’in dramatik yönü en ağır basan filmlerinden biri Su ve Ateş.
Dramatik hikâyenin merkezinde örf ve âdetlerimize yenik düşen bir aşk hikâyesi yatıyor.
UÇAKTA ROMANTİK TANIŞMA
Hikâyenin aşk kısmı uçak korkusundan yola çıkan tesadüfi bir tanışma sahnesiyle başlıyor.
Romantik komedi kıvamlı bu açılıştan sonra uçakta çakan kıvılcımın alevleneceği Londra sahnelerine geçiyoruz.
Sarışın, ürkek ve saf bir kız olan Yağmur ile esmer, yakışıklı ama gizemli Kemal’in aşkı etraflarındaki üçüncü şahısların eşliğinde büyüyor.
Yağmur her anını yakın arkadaşı ile paylaşırken, Kemal’in etrafında silahlı akrabalar var.
Londra’da rüya gibi ilerleyen bu aşk, Kemal’in Türkiye’den getirdiği aşiret, kan davası çıkışlı sorunlu geçmişi nedeniyle sekteye uğramaya başlıyor.
Bundan sonrası her iki taraf için de hüzün ve gözyaşı demek.
Sadece onlar için değil, izleyici için de tabii.
DOĞU BATI ÇATIŞMASI
Su ve Ateş, Özcan Deniz’in üçüncü filmi. Ama sanırım aynı zamanda en fazla kendine ait hissettiği film de.
Evim Sensin’de uyarlama bir senaryoyla gelen Deniz, burada bizim topraklardan filizlenen bir dramaya soyunuyor.
Filmin müzikleri her Özcan Deniz filminde olduğu gibi senaryoya paralel, uyumlu ve etkileyici.
Görsellik de ortalama Türk filmlerinin hayli ötesinde.
Ama Su ve Ateş’in en iddialı olacağı alan, hikâyesi olacak.
Deniz, gişe sinemasının kalıplarının malzemesini çok iyi bilen bir isim olarak burada bizden bir konuyu, Doğu-Batı çatışmasını, sentezini doğru bir matematikle perdeye taşımış.
YASEMİN ALLEN GÜZEL, DURU VE İLGİ ÇEKİCİ
Yağmur rolündeki Yasemin Allen’ın duru ve saf güzelliği rolüne hayli uyum sağlamış görünüyor.
Oyunculuğu ise film boyunca inişli çıkışlı bir grafik sergilese de filmi sekteye uğratmıyor.
Özcan Deniz, Kemal karakterinin sert duruşu yanındaki aşk adamı duruşunu iyi oturtmuş.
Filmin en iyilerinden biri Nupelda rolündeki Pelin Akil. Tutkulu Doğulu aşk kadını rolünde parlıyor.
Yağmur’un babası rolündeki Hüseyin Tamer Levent’in sahneleri de keyifle izlediklerim arasındaydı.
DIŞ SES İYİ BİR YERE BAĞLANIYOR
Özcan Deniz, hikâyesini tutarlı ve sendelemeyen bir anlatımla sunuyor izleyenlere. Aşiret, kan davası odaklı kısımların dizilere aldırmasının nedenlerinden biri de kuşkusuz konu ve karakter benzerlikleri.
Filmin hikâyesini bir dış sesin okuduğu romandan dinliyoruz.
Ve bu durumdan da pek hoşlanmıyoruz aslında.
Ama film boyunca, “Acaba neden böyle bir anlatım tarzı benimsemiş” dediğimiz Özcan Deniz, finali öyle güzel bir sahneye bağlıyor ki, o ana kadar düşündükleriniz, kafalardaki soru işaretleri bir anda ortadan kalkıyor.
Özcan Deniz güzel müziklerle gelen hüzünlü aşk filmlerine bir yenisini daha eklerken bu kez toplumumuzun kanayan yaralarından birinden de beslenerek bu filmle gişe başarısı konusunda alanı genişletecek gibi görünüyor.
Su ve Ateş’in gişe canavarı olması kuvvetle muhtemel dedikten sonra finali filmin efsanevi “Daha lahmacun yiyecek seviyeye gelmedik” repliği ile yapalım.
LAHMACUN YİYECEK SEVİYEYE GELDİK Mİ?
Sarışın, Batılı kız Yağmur’la (Yasemin Allen) esmer, Kürt kökenli Doğulu adam Kemal’in (Özcan Deniz) ilk buluşmaları.
Kızın arkadaşı buluşmaya özenip bözenip gitmeye hazırlanan kıza şöyle diyor: “Ne uğraşıyorsun ki bu kadar, nasıl olsa lahmacun yiyeceksiniz!”
Ama beklenenin aksine son derece şık bir lokantada şaraplar eşliğinde geçiyor akşam. Yağmur da kıkır kıkır gülerek arkadaşıyla geçen diyaloğu anlatıyor Kemal’e. Kemal işte o anda patlatıyor bombayı: “Daha lahmacun yiyecek seviyeye gelmedik, lahmacun yesek iş bitmiş demektir zaten.”
Su ve Ateş’in en akıllı, en hınzır, en efsanevi ve en unutulmayacak cümlesini kurmuş oluyor böylece.
Sadece Su ve Ateş’in değil, sinema tarihinin belki de.
Özcan Deniz, Doğululara etiketlenmiş çiğköfte, lahmacuna karşı çıkıp, “Hayır biz şarap içmesini de biliriz”e getiriyor olayı. Ama lahmacun göndermesiyle de bir ilişkinin ilerlemesi, samimi hale gelmesinin matematiğini ortaya koymuş oluyor.