Bazıları onu hálá ‘Çocuklar Duymasın’ dizisinin ‘Taşfırın erkeği Haluk’ ya da ‘Yağmur Zamanı’nın Fırat’ı olarak biliyor. Ama Tamer Karadağlı, Haluk’u, Fırat’ı geride bırakıp, ülke sınırlarının dışına çıktı bile. Önce Selanik
Film Festivali’nden 8 ödül alan, ama ülkemizde henüz gösterime sokulmayan ‘Bir Tutam Baharat’ta rol aldı. Sonra Yıldızlar Savaşı Bölüm III: Sith’in İntikamı’nda Darth Vader’ı seslendirerek uluslararası bir ödül daha kazandı.
Karadağlı, geçen hafta bu ödülünü almak için Amerika’daydı. Lucas Film, onu, zamanında Ronald Reagan’ın girmesine bile izin verilmeyen Skywalker Ranch’de ağırladı. Türkiye’ye gelir gelmez ise, afiş çekimlerini Los Angeles’ta gerçekleştirdiği Mustafa Altıoklar filmi ‘Beyza’nın Kadınları’nın çekimlerine başladı.
Bu kadar da değil... Yakışıklı oyuncu, çekimler biter bitmez başrollerinde Michael Madsen ve Ling Bai’nin rol aldığı Hollywood yapımı ‘Living and Dying’ filminde rol almak üzere tekrar Amerika’nın yolunu tutacak.
- Önce Türkiye diyelim ve şu anda çekmekte olduğunuz filmden söz edelim.
‘Beyza’nın Kadınları’ Mustafa Altıoklar’ın yönettiği bir polisiye gerilim. Bir seri katil hikayesi. Ben bir polisi, Komiser Fatih’i oynuyorum.
-
Bıyıklar da bu film için galiba?
Cinayet masası polisleri daha ciddiler, katillerle, ağır suçlularla uğraştıkları için yürüyüşleri bile farklı. Bıyığı bir renk olarak kullanalım istedik. Bu farklı, ciddi duruşa uygun olduğunu düşündük.
TÜM POLİSLER ÖNCE İŞLERİYLE EVLİ
-
Amerikan filmlerinde katillerin peşindeki polislerin genelde hüzünlü bir hikayesi olur. Komiser Fatih de bu prototipe uyuyor mu?
Evet, işine o kadar bağlı ki, karısı onu terk etmiş. Polisliğin ne kadar zor olduğunu bu film için ön hazırlıklar yaparken anladım. İşlerine aşıklar, mecburiyetten yapmıyorlar. O da evliliklerinin yolunda gitmemesine neden olabiliyor. Polisler işleriyle evli...
- Filmdeki polisler Amerikan filmlerinde izlediklerimiz kadar sistematik mi çalışıyor?
Rolüme hazırlanmak için Türkiye’de pek çok karakol dolaştım. Ne yalan söyleyeyim, onların bu kadar profesyonel olacaklarını hiç tahmin etmemiştim. İnanılmaz iyiler. Benim canlandırdığım karakter de bu anlamda Türk polisini örnek alıyor.
-
Nasıl peki Türk polisi?
-Genç bir kuşak yetişiyor. Eskiden komiser denilince, orta yaşlı, göbekli, Hulusi Kentmen’in canlandırdığı tipler gelirdi akla. O günlerle şimdiyi kıyaslayınca çok şaşırıyor insan.
GEORGE LUCAS İLE BULUŞACAĞIM
- ‘
Beyza’nın Kadınları’nın afiş çalışmalarını Los Angeles’ta yapmışsınız.
Filmin afişlerini Emrah Yücel yapıyor. Pek çok Hollywood filminin tanıtımlarında onun imzası vardır. Ben oraya gitmişken aradan çıksın istedik ve stüdyosunda çekimler yaptık.
- Darth Vader heykelciği, görkemli duruyor.
Sith’in İntikamı için yaptığım seslendirmenin ödülü bu heykelcik. Lucas Film, San Fransisco’da Skywalker Ranch Stüdyoları’nda özel olarak ağırladı beni. Filmin Türkiye’deki başarısına katkılarım nedeniyle de bronz Darth Vader büstü armağan edildi. Bu hediyeyi ve daveti aldığım için Türkiye adına büyük onur duyuyorum.
- Skywalker Ranch efsanevi bir yer. Gerçekten anlatıldığı kadar var mı?
Hakikaten etkileyici bir yer. Pek çok filmin dijital efektleri de orada yapılıyor. Titanik’in batışından, Gladyatör’e kadar... 6 ay sonra George Lucas’la buluşmak için Skywalker Ranch’e tekrar gideceğim.
Ben niye Clooney’e benzemek isteyeyim- ‘
Keloğlan’ filmi nedeniyle Mehmet Ali Erbil’le bir polemiğe girdiniz. Filmdeki karakterin ismini (Göttensen) uygun bulmadığınız için rolü kabul etmediğiniz söylendi?
Valla bilmiyorum. Ben o filmde oynayacağımı hiç söylemedim ki. Ayrıca sözü edilen karakterin filmde olduğunu da sanmıyorum.
-
George Clooney’e benzetilmekten hoşlanmıyormuşsunuz. Çirkin biri değil ama!
Bir oyuncunun diğerine benzetilmesini güzel bulmuyorum. Bir de kır saçlı herkesi ona benzetiyorlar. Sarışın olan herkes de yerli Brad Pitt.
-
Yok canım daha neler!
Evet, evet. Yerli Brad Pitt’ler, Sivaslı Cindy’ler. En kötüsü de bunu biz istiyormuşuz gibi lanse ediliyor. Ben niye Clooney’e benzemek isteyeyim ki? Üstelik alakam bile yok.
Michael Madsen ile oynayacağım-
Los Angeles’tan yeni geldiniz ama birkaç ay sonra yeniden Amerika’nın yolunu tutacaksınız. Yolculuk bu kez Teksas’a. Söz konusu olan ise Hollywood yapımı ‘Living and Dying.’ Nereden çıktı bu film?
Bir süredir gündemdeydi ama ben kesin anlaşma yapılmadan duyurulmasından yana değildim. Alay konusu olmak istemedim açıkçası. ‘Ne oldu? Balon! O da gidecekti, gidemedi’ gibi laflardan uzak kalmaktı amacım. Ben zaten yıllardır tırmalıyorum Hollywood’u. Sık sık oradaki sistemi çözebilmek, yakından tanımak için Los Angeles’a gidiyordum.
- Filmden söz edersek...
‘Living and Dying’ bir New Films International filmi. Yazan ve yöneten Jon Keeyes. Aksiyon, polisiye diyebilirim. Altta bir aşk hikayesi var. Filmin afişlerini Emrah Yücel, müzikleri ise Rahman Altın yapacak.
-
Başrollerde kimler var?
‘Rezervuar Köpekleri’nde seslendirmiş olduğum ünlü oyuncu Michael Madsen başrolde. Onu Kill Bill filmlerinden hatırlarsınız.
- Şu anda vizyonda olan ‘Günah Şehri’nde de bir rolü var. Ya kadın oyuncu?
Ling Bai. ‘Mumya’ filminde Imhotep’i canlandıran Arnold Vosloo da kadroda.
- Ve bir de Deniz Akkaya tabii.
Evet. Ama onun rolünün detaylarını bilmiyorum.
-
Yabancı filmlerde Türk oyuncular aksan problemleri nedeniyle, ya bir Türk’ü ya da bir göçmeni canlandırıyorlar. Size de böyle bir rol biçildi herhalde?
Hayır. Ben Duca’yı oynayacağım. Ve kendisi bir Amerikalı. Önce İngilizce, sonra Türkçe öğrendiğim için, aksanla ilgili bir sorunum yok. Amerikalıyı rahatlıkla oynarım.
- İngilizce’yi sekiz ayrı aksanla konuşuyormuşsunuz. Merak ettim, nasıl oldu bu iş?
8 yaşıma kadar Amerika’da kaldım, buraya dönünce de İngilizce eğitimime Ankara Koleji’nde devam ettim. Taklit yeteneğim ve hafızam kuvvetli olduğu için dinlediğim pek çok farklı aksanı taklit edebiliyorum. Alabama aksanı, Teksas aksanı, New York ve çevresi, Teksas, Los Angeles gibi farklı bölgelerin aksanlarını konuşabiliyorum. Okula girerken Shakespeare’i İngilizce oynayarak girdiğim için, onun ritmini de yakaladım.
Profesyonel danışmanlık alıyorum-
Hollywood’u bu kadar sık ziyaret ettiğinize göre sorayım. Nedir onların bizden farkı?
Oyunculuk açısından her şey aynı. Ama orada sendikalar var ve herkesin hakkı korunuyor. Ahbap işi, ‘Ya baba, hallederiz işte’ ile başlayan cümleler burada var sadece. Oralarda işi avukatlar götürüyor.
- Siz profesyonel anlamda danışmanlık alıp, Doret Habib ile çalışmaya başlayarak, belki de bu ahbap çavuş ilişkisinden kurtulmak istediniz.
Evet, iletişim konusunda doğru adım attığımı düşünüyorum. Oturup stratejiler geliştiriyoruz Doret’le. Hangi işlere önem vermeliyiz, hep birlikte çalışıyoruz. Çıkan
haberler de daha bir kontrollü oluyor.
-
Oyunculuğa kısa bir süre önce başlayıp, ‘Ben artık oldum’ edalarıyla ortalarda dolananlar var. Uzun bir tiyatro geçmişi, dizi ve sinema filmlerinin ardından siz ‘Oldum’ diyebiliyor musunuz?
Ben hiçbir zaman olmayacağım ki! Can erik gibi kalacağım. Oyunculuk bir nişan değil ki, bir kere iyi oyuncu nişanı alıp, sonra oturmak olmaz. Onu sürekli beslemeniz, araştırmanız, zaman harcamanız gerekir. Olmamak, can erik gibi kalmak hiç de kötü değil yani.