Oyunculuk yapan aktör çok az

Güncelleme Tarihi:

Oyunculuk yapan aktör çok az
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2010 01:00

Oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu şu sıralar deyim yerindeyse “yükseliş dönemi”nde. Kilo verdi, “Geniş Aile”de çok sevildi, oyunculuk üzerine bir kitap yazdı. Bunlara ek olarak bir de “Misafir” adlı filmle izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Hafta Sonu dergisine konuşan güzel oyuncu, “Komedi oynamak çok zevkli ama şahane bir aşk kadınını da oynamak istiyorum” dedi.

Haberin Devamı

YEŞİM CEREN BOZOĞLU FOTOĞRAFLARI 

“Kişisel oyunculuk atlasım” diye tarif ettiğiniz “Dersimiz Oyunculuk” adlı kitabınızla başlayalım sohbetimize...  

- “Dersimiz Oyunculuk”, benim için iki temel ihtiyaçtan yola çıkarak gerçekleşen bir rüya. Birincisi, hocalık ve oyuncu koçluğu yaptığım bilindiği için, meslekten ya da meslek dışından oyuncu olmak isteyenler bana danışıyordu. Bunlara tek tek cevap vermektense, bir kitapla cevap vermenin çok daha uygun olacağını düşündüm. ıkincisi de, özellikle bu meslekte olanlardan, konservatuvara hazırlanan öğrencilerden ve seyircilerden gelen “Her oynadığınız karakterde başka birisi oluyorsunuz. Her birinde fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak değişmek nasıl oluyor?” sorusunun cevabına bir girizgâh hazırlamaktı.
 
Eskiden çocuk ya topçu ya da popçu olsun istenirdi. şimdilerde süreç “oyuncu olsun”a doğru mu gidiyor? 

- Evet, oyunculuk çok popüler bir meslek haline geldi. Görünmek ve takdir edilmek, başka başka rollerin içine girip hayatı deneyimlemek muhteşem bir durum. Mesleğime aşık olma sebeplerimin en önemlilerinden biri de bu. Herkes oyunculuk yapabilir ama herkes aktör olamaz. O, sahici oyunculukla, her seferinde başka bir şey oynamakla ilgili. Bunu yapabilmek için ne kadar çok çalışmak gerektiğini, kaç kere başarısız olup tekrar ayağa kalkıp denemek gerektiğini anlatmak adına da bu kitabı yazdım.

Eğitmen gözüyle baktığınızda yeni nesil oyuncuları nasıl buluyorsunuz?

- Yeni nesil oyuncuları çok çalışkan buluyorum. Sadece çok fazla enfarmasyona ve bilgiye boğulduklarından, çok fazla seçenek içerisinde yaşadıklarından, bizlerden farklı olarak odaklanmayla ilgili problem yaşadıklarını düşünüyorum. Ama bu mesleğin disiplinini idrak eden her yeni meslektaşım bizden çok daha hızlı ilerliyor ve bunu da memnuniyet verici.

BENİ SIRTIMDAN BIÇAKLAMAYA KALKTILAR

Kitabınızda sette, tiyatroda ve kulislerde yaşananların perde arkasını da anlatıyorsunuz. ılginç bir hikâyenizi paylaşır mısınız?


- Kitapta çok dikkat çeken hikâyelerden bir tanesi şu: ılk profesyonel tiyatro oyunum bir rüyanın, mucizenin gerçekleşmesi gibiydi. Türkiye’nin en önemli yönetmenlerinden Yücel Erten ile Bertolt Brecht’in “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi”ni Zafer Ergin, Zafer Algöz, Taner Birsel, Osman Vöber gibi bir rüya takımı ile oynama fırsatım oldu. Oyun AKM Büyük Salon’da oynanacak. Çok ciddi bir prova sürecinden sonra ellerim titreyerek makyaj yapmaya çalışırken, Devlet Tiyatrosu oyuncusu hanımefendilerden biri odaya geldi. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve bana “Genel provanızı seyrettim, çok kötü oynuyorsun. Ama üzülme önünde iyi oynamayı deneyebileceğin uzun yıllar var” dedi, ardından alnımdan öptü ve gitti. ılk hatırladığım şey kanımın vücudumdan çekildiğiydi. Ardından sinir krizi geçirerek ağlamaya başladım. Yere çökmüş ağlarken oyundaki başrollerden birini oynayan Zafer Algöz beni gördü ve ne olduğunu sordu. Arkadaşım durumu anlattı çünkü ben ağlamaktan konuşamıyordum. Yanıma geldi, beni ayağa kaldırdı ve “Hemen kendini toparlıyorsun, bu bir gelenektir. Senin gibi gençlerin önünü kesmek isteyen kurtlar gelir ve ‘sahnede kötü oyna’ diye böyle sırtından bıçaklarlar. Kendini sırtından bıçaklatma” dedi. Bunun üzerine toparlandım, hızlıca makyajımı yaptık ve sahneye çıktım. O gece Zafer Ağabey oradan geçip bu lafları söylemeseydi, muhtemelen çok kötü bir oyun oynayacaktım. Bu deneyimden sonra da bir daha kendimi bıçaklatmadım.

Bu kişi, ismini bildiğimiz biri mi?

- Meşhur birisi değil.

GÜZELLİK OYUNCULUK İÇİN KISTAS DEĞİL

Birlikte oynadığınız oyunculardan “Rol yapmayı beceremiyor” dediğiniz oldu mu?


- Oyunculuk yapan aktör sayısı çok az. Zaman zaman başarılı bulduğum, ancak bir başka işte performansının düştüğünü gördüğüm profesyonel oyuncular elbette var. Ama daimi başarı sergileyen Uğur Yücel, şener şen, Haluk Bilginer, Zuhal Olcay, Yılmaz Erdoğan gibi isimler de var. Cem Yılmaz’ın şaşırtıcı bir oyunculuğu olduğunu düşünüyorum. Mesela Binnur Kaya jenerasyonumdan en beğendiğim kadın oyuncular arasında yer alıyor. Bu isimlerin çok iyi olduklarını düşünüyorum.

Basın bülteninizde “Yaşamda ve oyunda sınır yoktur” gibi bir ifade kullanmışsınız. Bununla ne demek istediniz? Oyuncunun sınırı olmamalı mı?

- Hayır, oyunculuğun sınırı olmalı. O, ruhsal ve zihinsel anlamda engeli kabul etmemek anlamında söylediğim bir cümleydi. Evet, dersimiz oyunculuk. Hepimiz bu işi yaptığımız sürece öğrenciyiz ve her yeni iş yeni bir sınav olacak. O anlamda engeller bize sınır olmamalı. Ancak bir şeyi iyi oynamak için insaniyetten, masumiyetten ve vicdandan vazgeçemezsiniz.

Oyuncu olmak için yakışıklı ya da güzel olmak yeterli mi?

- Daha ticari, mesela sadece aşk kurgusu üzerinden giden işlerde başroller için güzellik önemli bir kıstastır. Fiziksel güzellik önemlidir. Ayrıca hepimiz beyazperdede güzel ve estetik tipler görmeyi seviyoruz. Bunda hiçbir sıkıntı yok. Ancak Charlize Theron’un da Oscar’ını “Monster” filmi ile aldığını unutmamak gerek. Dünyanın en güzel kadınları arasında gösterilen ve mankenlikten oyunculuğa geçen Theron, bu film için oyuncu koçlarıyla çalışmış, 15 kilo almış ve çirkin bir kadın haline gelmişti. Ama o rol ona Oscar’ı getirdi. Dolayısıyla güzellik iyi oyunculuk için bir kıstas değildir diyebiliriz.

ARTIK AşK KADININI OYNAMAK ıSTıYORUM

Dizileri izliyor musunuz? Oyunculukları nasıl buluyorsunuz?


- Televizyon dizilerini maalesef izleyemiyorum. Çünkü ben aktörlük mesleğimi gerçekleştirebilmek adına askeri bir disiplinde yaşıyorum. Spor saatinden teneffüs saatine, okuyacağım kitaptan gezeceğim sergiye kadar ciddi anlamda bir program yapıyorum. Ruhumu ve zihnimi beslemeye çalışıyorum. Kalan zamanda ise dünya sinemasını ve yeni gelen filmleri izlemeye çalışıyorum.

“Geniş Aile” dizisi nasıl gidiyor? Rojda Demirer ekibe uyum sağladı mı?

- “Geniş Aile” ekibi ve setimiz hakikaten aile olduğu için Rojda da aileye gelen yeni kardeş gibi. Onunla çalışmaktan mutluyuz.

Rolünüzün gelişimi konusunda farklılık hissediyor musunuz?

- İlk defa televizyon dizisinde komedi oynadım. Bu da beni düzenli olarak takip eden seyircide ciddi bir ters köşe durumu yarattı. Beni takip eden seyirciyi şaşırtmayı seviyorum. Sanıyorum onlar da beni seviyorlar ki aynı iltifatla gelmeye devam ediyorlar. Komedi oynamak elbette çok zevkli ama sonrasında da gerçekten şahane bir aşk kadını oynamak istiyorum.

O zaman buradan duyuralım...

- (Gülüyor) Aşk kadını oynamak istiyorum.

Haberin Devamı

“DOKTORLAR”DA OYNAMAM MAALESEF MÜMKÜN DEĞİL

“Doktorlar” dizisi ekranlara dönüyor. Size teklif geldi mi?


- “Doktorlar” dönüyor ama maalesef ben aralarında olamayamacağım. Çünkü şu anda “Geniş Aile”den vakit ayırıp iki set sürdürmem mümkün değil.

Bundan sonra sizden neler bekleyelim, ikinci bir kitap gelecek mi?

-İkinci kitap, sahici oyunculuk denilen şeyin reel anlamdaki teknik ve taktikleri nelerdir üzerine olacak. Bu yaz yönetmen Ozan Aksungur tarafından çekilen, Lale Mansur ve Halit Ergenç ile oynadığım “Misafir” adlı film vizyona girecek. ınsanlar ezber bozan bir film izleyecekler. Onun dışında daısmail Güneş’in çekeceği, Hakan Karahan’la başrolünde olacağım bir töre hikâyesi var. Gerçek hayattan yola çıkan çok acıklı bir hikâye, seyirciler mendillerini hazır tutsunlar diyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!